- 394 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Niye her konu çatışmaya sebep olmakta ülkemizde ?
(Burada kastettiğim terörle/teröristle çatışma değil tabi ki...)
Maalesef ülkemizde hemen hemen her konu,tartışılmak yerine çatışarak çözülmeye çalışılmakta bu da beklenen sonuçları vermek yerine tam tersi sonuçlar doğurmaktadır.
Bunun psikolojik,sosyal,siyasi ve kültürel boyutları olduğu tartışmamız kabulümdür.
Bir kitapta şöyle bir cümle okumuştum,çok da hoşuma gitmişti:
-Tartışma kültürü olmayanlar,çatışırlar!
Öncelikle karşımızdakinin de insan olduğunu bilerek,söze/sohbete başlamak gerek kanımca.Sonra düşünce ve savlarımız mutlaka "kesin doğru"dur dememek lazım.
Bunları "tartışma" konusu yapmak,zaten ola ki "yanlıştırlar" konusunda ikna olmaya da hazır halde olduğunu /olduğumuzu kabul etmek demektir.
Ancak buna zihinsel ve düşünsel olarak hazır olmamız gerekmektedir.
On yıl kadar önceydi.
Sevdiğim bir grupla sohbet ederken,konu nasıl olduysa "Hz.Ömer’e geldi.
Hemen "biz Ömer’e itirazı olan insanlarız" deyiverdiler.
Hiç tartışmadan ve konuyu çok da bilmeden tabi ki.
Ama "tarihi hakikatler" sizi doğrulamıyor diye itiraz ettim.
Mesela Hz.Hüseyin,10 Ekim 680 günü Kerbela’da şehit edilirken yanında beş çocuğu da var,birinin adı da Ömer’dir dedim.
Adlarını saydım art arda.
Ali Ekber,Ali Asgar,Zeynel Abidin (Ali Esvat) ve kundaktakiler de biri Hasan,biri Ömer.
-Olamaz/olmaz nerede yazıyor bunlar diye sordular.
Sakince dinledim,yarın geliniz kitabı da getirip,size gösteririm ama ola ki benim okumalarım yanlıştır,siz de bana doğrusunu getiriniz dedim.
Ve Hz.Ali’nin "Ümmü Gülsüm "adlı kızının da Hz.Ömer’in eşi olduğundan bahsettim.
İtirazları arttı ...
Ve ertesi gün,kitabı alıp,sohbet ettiğimiz çay bahçesine gittim,bu bilgilerin sayfalarının da fotokopisini çekip,verdim!
Siz de bana başka bir kaynakta,bunların "yanlış" olduğunu gösteren bir kaynak/belge getiriniz,söz,yanlışlarımı düzelteceğim dedim.
Çatışmadan bir tartışma yaşadık uzun süre.
Aradan uzun yıllar geçti,ne gelen var,ne giden!
Oysa kitap da çok rahatlıkla bulacağımız Atilla Özkırımlı’ya ait küçücük bir eserdi.
-Alevilik-Bektaşilik.
Sanırım ilk yapılacak şey söze /sohbete "dişleri kenetlemeden" başlamak ve devam ettirebilmek.En azından bunun niyet edilmesi de önemli.
Meksikalı yazar/şair Alfonso Reyes’in çok güzel sözü de var bu konuda:
-Kenetlenmiş dişlerle,özgürlük türküleri söylenemez!
Bir küçücük not da ekleyeyim:Sebep ile neden aynı "şeyler" değildir.Mutfakta soğan doğrarken,soğanın acısı gözyaşına neden olabilir ama ortada ağlamak için sebep yoktur.
YORUMLAR
Hic unutmam sevdigim birinin evinde misafirim ve tanimadigim bir adam geldi. Ev sahibinin babasi tanistirdi bizim camide muezzin diyerek tanistirdi. Velhasil kelam o esnada hz. Yusuf'un hayati film olarak tv de. Dedim hocam yusuf suresinde burada anlatildigi gibi mi gercekten. Muezzin dedi Kuran boyle bir sure yok.
Dedim töbe de, adam inatla "kardesim ben kuran i 4 kere hatmettim yok boyle bir sey, olur mu diye diretti. Dedim hocam sen birde Turkçe hatim yap yararini goreceksin...
Hulasa sizin de dediginiz gibi ulkemizde bile bilmeye anlamasada sirf muhalefet olmak icin konu tartismasi yapiliyor. Yapilmamasi gerek mi diye sorarsaniz tartisma mutlaka sart ama bilgi dahilinde...
Kaleminiz daim olsun
Tebrikler
sabri ayçiçek
hocam,
yazinizi okurken ogrencilik yillarimi hatirladim. Uluslararasi bir sinifta okudum, dunyanin her tarafindan gelmis ogrenciler vardi. Ogretmenin biri bize uygulamali olarak tartismayi ogretti. ilk once dinlemeyi, anlamaya calismayi ve sonunda farkliliklara saygi duymayi ogretmeye calisti durdu.
demem o ki, egitim, egitim yine egitim ama kaliteli, bilincli, suurlu bir egitim. Bir gun bizde farkliliklari zenginlik olarak gorerecegiz...
guzel bir yazi icin tesekkurler,
abdullah
hotamisli tarafından 4/6/2017 12:12:53 AM zamanında düzenlenmiştir.
sabri ayçiçek
Hatta bir Budist rahip de şöyle der.(Mealen tabi..)Konuşmak,bildiğin şeyleri tekrar etmektir ama dinlemek,yeni şeyler öğrenmektir...
İyi geceler dileğimle.