- 749 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
YAZMAK VE YENİ TEKNOLOJİ
Şiirlerimi artık doğrudan bilgisayar ya da cep telefonu ile yazıyorum. İlk anda gelen duygu seli belki biraz köpüklü olsa da gün içinde, dilimin eleğinden süzülüyor.
Yazdıktan sonra dizeleri aralıklı olarak, istediğim akışı bulana değin gözden geçiriyorum. Defalarca dolandırıyorum sözcükleri dilimde. Ne zaman kulağa daha hoş geliyor, ne zaman en kısa ve özgün, eskisine kıyasla daha güzel bir söylem biçimi yakalar isem, hemen eski biçimini bozuyorum. Düzenleyip yeni biçim veriyorum.
Bu bağlamda kalem ve kâğıdı daha az kullanmaya başladım. Eskiden Samsung marka bir elektronik daktilom vardı. Elektronik makinaların şeritli elektronik kumanda ile çalışan silgileri vardı. Bazen daktilo bozulur tamir bakım için çok para ödemek gerekirdi. Hata düzeltmek için bir de "Daksil" denilen kimyasal madde vardı ki bu kimyasal maddeyi çok sık kullanmak zorunda kalırdım ve kimyasal fazlaca koklandıkça adeta kafayı buldurur ve bir nevi uyuşturucu etkisi verirdi beyine; deyim yerindeyse kafayı da buldurtu adeta. Fakat solunum yoluyla ciğerlere de çok zarar verdiğini söylemeden geçemem.
Bunların hepsi şiir yazan birisi için hiç de küçümsenmeyecek bir maddi külfettir ve aynı zamanda sağlık riskini de beraberinde getirir. Şiir yazmak bir tutku, tutkunun yanısıra bir de hastalık yani!
Bir şiir ya da yazıyı yazar iken artık karalayıp karalayıp silmek, kırk kâğıt değiştirmek tarihe karıştı diyebiliriz. Bir de kendi özelimde uzun zamandır yazdığım için, yazmakta ulaştığım pratik becerinin yanısıra, düşünsel gelişme boyutunu da hesabedersem, yazmaya yeni başlayanların bir ayda üreteceklerini, ben belki bir günde üretirim der isem hiç de yalan olmaz.
Yoğun yazan kişiler düşleriyle artık her adımını şiirle atar, şiirle yatar kalkar, yaşar hale gelmiş ise, zaman kaybetmeden şiiri yazmak ve yayınlamak toplumsal bir görev dönüşür adeta...
Sanal elektronik ortamın, dijital dünyanın gelişen teknoloji ve yeni buluşların sağladığı yeni olanakların, düşünce ve duygularımızı, yaşantımızı nasıl değiştirdiğini, yaşamın pratiği içinde deneyerek öğreniyoruz. Her gün de yeni yeni şeyler de öğretiyor bize bu olanaklar.
Bu bağlamda bir saptama yapmak isterim: Bizler, çoğumuz kendimizi teknoloji özürlü kabul etmek durumundayız ne yazık ki!
Yapılmış bir aleti tüm işlevleri ile kullanabilme becerisine bile sahip değil iken bizler, bir de her birisi mükemmel bir teknik tasarım ve bilgi gerektiren bu aletlerin yapımını düşünürsek beceriksizliğimizin gerçek boyutu ile yüzleşmiş olacağız!
Bu bağlamda zamanın her salisesi çok büyük önem taşıyan bir "BİLGİ VE İLETİŞİM ÇAĞI" yaşar iken, insanı insan yapan değerlerin bilimden ve sanattan geçtiğinin altını bir kez daha önemle çizmekte yarar var.
Artık zamana karşı yarışılan bir çağda, ülkeyi yöneten liderlerden tutun da sokaktaki sıradan vatandaşa gelene dek, herkese büyük sorumluluk gerkiyor. Dünya ve uygarlık hep bilim sayesinde geleceğe yön veriyor. Bilgisi olmayan toplumlar bilgiye sahip olanların egemenliğine ister istemez girdiğinin farkında bile olmadan eriyip, asimile olup gidiyor. Bu gerçeğin farkına varalım. Çağdaş dünyanın teknolojik nimetlerinden yararlanırken, hamasi bir biçimde şahlanıp, kükreyerek "Sen kimsin ya?!" Diye bağırmak yerine, sükunet içinde kafayı iki elinin arasına alıp " Ben kimim ya?!" diye sormanın zamanıdır!
Devleti yönetenler şunu unutmasın, sizi o mevkiye getiren millettir, bunun için kullandığınız araç demokrasi ve Cumhuriyetin size sağladığı olanaklardır, üstünde durduğunuz dalı kesince de düşecek olan yine sizsiniz; ne kadar yüksekten düşerseniz o kadar vahim acıyı yine siz çekersiniz!
Şiire, bilime, sanata, tüm dünyanın evrensel değerlerine yürekten saygıyla.
Not: Bu yazımı cep telefonu ile yattığım yerden yazdım.
Şaban Aktaş
04.04.2017 - 14.19
YAZMAK VE YENİ TEKNOLOJİ Yazısına Yorum Yap
"YAZMAK VE YENİ TEKNOLOJİ" başlıklı yazı ile ilgili düşüncelerinizi ve eleştirilerinizi diğer okuyucular ile paylaşın.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.