- 474 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Sosyal İlişki Toplumu Hedeflemez 1
İhtiyaçların sağlanma zorunluluğu, kişi bünyesi dışında kişi-kişi ya da kişi kişilerdi sosyal ilişkilerini kurmanın yansımasını vermişti. Toplumsal sürece gidecek yol adımının başında, sosyal ilişkiler vardır. Hiç bir başlangıç sosyal ilişkisi, haberdarı olmadığı toplumsal ilişkiyi amaçlamamıştı.
Ya da hiç bir sosyal ilişki nedeni olacağı öznel nesnel yansımaları nedeniyle toplumsal bağıntıyı hedeflemiş değildir. Bu kulvarın yol adımı içinde olukla ortaya konan yol adımları da kaçınılmaz oluşla toplumsal ilişkiyi, toplumsal ilişki de evrensel ilişkiyi ortaya koymuştu.
Ama ne toplumsal ilişki, ne de evrensel ilişki; sosyal ilişki değildi. Bu süreçler sosyal ilişkili alan kazanımı içinde sosyal ilişkili sosyal yumurtadan çıkmışlardı. Ama sosyal ilişkili öze bağlı yumurtanın kabuğu değillerdi. Artık sosyal ilişkiler de eski sosyal ilişkiler olmayıp, toplumsal ve evrensel ilişkilere bağlı, sosyal ilişkilerdi.
Sosyal ilişki, başlangıcın sosyal koşulları içinde olmayan toplumsal ilişkili ve evrensel ilişkili çevrimlerle bir diyalektik içine girmişti. Bu yeni olan toplum sal ve evren sel ilişki tipleri, başlanış sosyal ilişkilerinin; ne içinde vardılar, ne de hedefinde vardılar. Yeni sosyal ilişki hem özel alandı. Hem toplum sal ve evren sel olandan ayrı olamaz denli, insanın kendi olgunlaşmasının alanıydı.
Sosyal ilişki, zorunlu gereksinmelerin bir arada beraber sağlamanın alan ilişkilerini ortaya koyarken; grup eşlik, gruba bağlılık ve grup hareketini yineleyen grubuna bağlılığa vefa olucu sosyal duyguları ortaya koyup öne çıkarmağa başlamıştı.
Sosyal ilişki, bir arada olmakla bir birini gören aynaların; ayna içi ayna yansıma etkimelerini veren sürecin en hızlısını yansıma biçimidir. Kişinin doğadaki kişi-doğa etkileşimli ayna yansımasına nazaran sosyal ilişki; çok katlı, hızlı etkileşen ve öğrenilen bir yansıma girişmesidir.
Artık sosyal ilişki, kişinin kendi bünyesi dışındaydı. Böyle olmakla kişi; kendi gibi olan bünye ve öznel oluşların katılım verdiği olguların içindeydi. Ve yine kişi, kişinin kendi deneyimli kazanımından daha fazlası olmakla; kişinin kendi deneyimleri içinde olmayan; kişinin sosyal eşlerinin deneyimleri de bu ayna içinde ayna yansımalı kazandırmaları nedenle kişinin kazancı olur. Böylece sosyal ilişki içindeki kişinin kazancı çok katlamalı sosyo öznel etkileşmeli süreçler ağı olmaktadır.
Kişi bir kaç deney yaşayıp farkına varıp öğreniyorsa; farkına varamadığı belki de o ana kadar yaşamadığı birçok deneyimleri de grup eşlerinin deneyim aktarmalı öznel anlatım yollarıyla öğreniyordu. Öznel öğrenme pekişmeli olmamakla birlikte, zaman ve mekândan deneyim edilen öğrenmelerden çok hızlıydı. Öznel öğrenme zaman ve mekânı kısalttığı gibi deneysel ve fantezi zaman mekân ilişkilerini de kurgulatmakla; düşünce gücünü patlatıyordu.
Yansımanın bir şekli de, yansımaların özneler uhdesinde taklit oluşla dönüt vermesidir. Sosyal süreçler taklidi yanıtlarla da çok katlamalı öğrenme olmakla süreçlerin içine katılıyordu. Görüldüğü gibi sosyal ilişki; sosyal eylem sellik öznel eylem sellik ve taklidi eylem sellik vs. olmakla çok katlamalı süreçlerin kotarıcısı olmaktadır. Bütün keramet bu dinamiklerdeydi.
Sosyal ilişkili çok katlayıcılar sosyal ilke oluyordu. Aynı yöne havalanan göçmen kuşlar gibi ya da aynı yöne dönen denizdeki milyonlarca küçük balık sosyal yaşamlı sürü ile yine milyonlarca sığırcıktan oluşan sürünün aynı yöne dönmesindeki benzer ilke, insan sosyal yaşamında da görünmez bir etki imleç oluşla çalışıyordu. Çok katlamalı öznel bağıntılı sonuçlar, "ortak algı" ortaya koyuyordu. Bu senkron (eş zaman), sürü sosyal yaşamı içinde ortaya çıkıyordu.
Köleci süreç ortaya konana kadar ortak algılı senkronlayıcı öznel süreçler yalın ve yalansız olmakla, eş zamanlı dıştan ortaklaşmaydı. Yani kolektifti. Yani bu süreçlerde istisna kabili olmakla birbirini satma, yalakalık yapma türü kişi çıkarlı arazlar hemen hemen hiç yoktu. Bu nedenle birbirinden habersiz ve birbirinden uzak totemi yapılar, bu kolektif oluşla aynı yöne, benzer şekilde devinim vermenin, benzer tutumları içinde girişmekle yöneliyorlardı.
Ortak algı sürü yaşamın ve sosyal yaşamın temelidir. Ortak algı daha ilk baştan hazır edilmemişti Değişen dış şartlar, değişime uygun biriken niceli iç tepki ve bağışıklıkları depolamakla, adım adım milyonlarca seneden beri süzüle gelen niceli ve niteli birikimlerdi. İçimizdeki sevki tabii (içgüdü) olması denetilen içyapı ve dış yapı etkileşmeli diyalektiktir. Dış yapımız; yalın doğa kadar, ondan daha etkili de olabilen doğa içindeki bir sosyal doğanın da, etkisi altındadır.
Çevrimleşmemiş bir eylem (neden); sebep olacağı sonuçtan hem habersizdir, hem de öncedir. Bir su doğayla toprakla girişmeden onu aşındıracağını bilmez. Bir kez girişmeler başlayıp çevrimleşince de yalın ve karmaşan yansımalarının çevrimini vermeden de edemezdi.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.