GEÇMİŞİN İZLERİ…
Tam 27 oldum. Şaka değil, koca karı oldum
Birkaç yıl önce neler çıkmış dilimden, o çocuk neler demiş, nasıl da gıybet yapmış öyle. Okudukça bir kez daha özlem duydum eskimiş anılarıma. Kadın ruhum hiç değişmemiş, hala dik başlı hala otoriter hala doludizgin…
Hastane koridorlarındayım hala, yerim hiç değişmedi. Ruhum büyüdükçe kelimelerim toylaştı buralarda. İç karartan, umut yitiren, boğazı düğüm düğüm yapan şeyler gördüm, yaşadım. Çok şükür, nefes alıyorum.
Elime kağıt kalem almayalı epey olmuş, pas tutmuş parmaklarım. Mürekkep yutmuş insanlarız neticede, mola vermemek lazım. Ne maceralar geçmiş üstümden… Yorgunum laf aramızda.
Birkaç hafta kadar şeker mi şeker stajyerlerimiz vardı. Kendimi gördüm birlikte çalıştığım öğrencimde. Hastalarla konuşurken üstünden atamadığı çekingenliği, parmaklarındaki titreyişi, yüzünün kızardığı zamanları da alırsak birkaç yıl içinde pire gibi bir hemşire olacağı böylece çıktı ortaya. Tüm tatlılığı ve sıcaklığıyla dolu dolu zamanlar geçirdik birlikte. Hiç üşenmemiş, bana hediye almış. Burdaki yazılarımdan çaktırmadan alıntılar eklemiş, aldığı hediyenin içine. Bu yazım da onun tombul suratına ithaf olsun.
Geçmiş diyordum… Özledim.
Üniversitenin kalabalık partilerini, esmeyi, coşmayı, kahkahalar atmayı, ölümlere değil doğumlara şahit olmayı, hesap vermemeyi, havalarda uçmayı çok özledim.
Biricik anamın lafı hala kulağımda; ‘’Öğrenciliğinin kıymetini bil, ararsın.’’ Erken mezun olmakla halt ettim. Keşke çift dikiş gitseydim
Bir tek evin duvarları aynı. Azıcık dökülen saçlarım var, belirginleşen yüz kemiklerim, sürekli ayakta durmaktan ara sıra ağrı yapan zıkkım varisim bir de. Yüksek lisansımın 2. yılında başlamaya üşendiğim bir adet projem, değiştirmem gereken hayatım, evim, kararlarım, bulanıklığım, içim var.
Söylenebilecek ve yıllarca değişmeyecek tek bir gerçek var; ‘Büyümek aptalca…’
Halıya kırmızı şarap dökmeye bile vaktim yok lakin o kırmızı şarap şişesini kafasında patlatmak istediklerim var. Vakit bulsam güç bulsam onu da yaparım.
İçimdeki çocuğu herkese gösterirdim önceleri. İnsan büyüdükçe içindeki çocuğu da herkesten gizlermiş. Büyüdükçe insanların güvenilmez, tuhaf, değişmesi mümkün olmayan yaratıklar olduğunu anlarmış. Hepimiz yaratığız. Çevreye duyarlı, nazik dost canlısı yaratıklar olmalıyız vesselam. Bize kötü naralar attıran insancıklardan uzak durmalıyız.
Bir kadın nara atıyorsa haklı bir sebebi vardır der konuyu kapatırım.
Geçmiş dedik, konu nerden nereye geldi. Ayol tutamıyorum kadınlığımı! Çok da gurur duyuyorum bu halimden. Kadınlığımdan, çenemden, dik duruşumdan, dik başlılığımdan…
Tek derdinizin halıya dökülen şarap lekesi olması temennisiyle…
YORUMLAR
Mizahi olmasaydı böylesi hassas bir konuda yazdıklarınızı aynı ciddiyetle okuyup, insancıkların alayına hatim indirirdik sayenizde. Bereket versin ki, araya serpiştirdiğiniz ( tabi bu sizin yeteneğiniz) düşündüren mizahi espriler sayesinde nefes aldık azıcık ve biraz olsun tebessüm ettik.
Ettik diyorum ama, ettim, aldım olmalıydı. Çoğul kullandım, belki benim gibi düşünenler çoktur diye.
Hemşire hanımların hastanelerdeki görevleri çok zor ve temeli, kaynağı insanlar olunca, her bir insanın da farklı farklı hikayeleri olunca, sizin kim bilir daha yazacağınız, kaleme alacağınız çok yazınız, romanınız, gerçek hikayeleriniz vardır.
Bu yazma yeteneğiniz ve karakteriniz, -ki en başta da dik başlılığınız- siz öyle yazdığınız için dedim, size yakışıyor.. yoksa hayatta okuyamazdık yazdıklarınızı değil mi.
Devam ediniz efendim, bırakmayınız sakın yazılarınızı.
Sizin gibi mahir kalemler o kadar az ki.
Bir kaynak buldum, bir maden.. :)
Saygılar...
Tam 27 oldum. Şaka değil, koca karı oldum
Kadinin her yasinda bir guzellik vardir.
Onemli olan kadinligin asaletini hal ve tavirlarinda ruhunda yasayabilmektir.
Bir kadinin 20 veya 60 olmasi hic muhim degil
Ayrica 27 bence baya erken bir yas daha kadinin o en verimli kadinsiligini aldigi evreye 35 ile 45 yas arasinda ki evreye daha var.
Kaleminiz daim olsun.