kapıdaki: nihavend makamında, karar perdesinde
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
’kalemin yasaklarında,
çalışan parmaklarında,
ve ağaran saçlarında
tutsak olmuş bir düşüncesin
bil bakalım sen nesin?’
fikret kızılok/güneşin aynasında
tanrının savurduğu bir ok mudur ? yoksa bir tanrı mıdır ? bıçağın ucunda uyur, namlunun karanlığında dibeklenir, yatılmış bir uykunun kara düşü olur kimi zaman. kurulmuş bir saattir, zembereği boşalır zamanı gelince hızla,kara kapkara topraktır,karanlıktır.gün ışığında selametsizce kararan gölgenin en yaman galaksilerce,kandillerle bile aydınlığa kavuşturulamamasıdır. tırtıl kelebeğe dönüşür,kelebek ölüme.katilleri aracı olarak kullanır kimi zaman bu imparator,kimi zaman illetleri,salgınları, bir yırtıcının pençelerini,iki yakası keskin bir ağunun iğnesini... doğuş denilen, varoluş denen tatar yayı’nın, ömür denen mutlak değer okunu savurduğu o amansız ceylandır. bazı siz getirmek istersiniz kapkara bir sirrus bulutu gibi. ama edilgen sanrılar izin vermez buna. açışı oldukça sert ve tavrı oldukça dağlanmış bir bozlak, çalması oldukça zor bir konçerto, dinlemesi yorucu bir sesler bütünsüzlüğüdür. kırkikindi yağmurları gibi aniden bastırır her zaman.erbain olur, kırklanır, yıkanır, sarılır sarmalanır.yeniden doğuş masalları ve ba’sü ba’de’l-mevt, belleğin amel defteri ve hades,anubis’in satır arası karalaması.
gülün solması, altın oraklarla biçilmiş anızların yanması, gün ortasında güneşin bir anlığına da olsa kararması, saçları dökülmüş ağaçlar, aynı iki sayının birbirinden bıkması, gün ışığına küskün bir köstebeğin artık toprağı dışarı doğru tepmemesi...
sürekli en son basamağı değişen,kurbanın yatacağı aztek sunağı.
şimdi zamanın içinde bir yerlerde uyuyorsun, biliyorum.
doğu ekspresi/2012
YORUMLAR
Gül burada soldukça nar orada bereketlenir, nur kevser tadında yağar, ki ziyası kehribar.. Bilinenden öteye uyanacaksa, uyusun.. bırakın uyusun..