- 363 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Özneli İzinli 1
İttifaklar; totemi sosyal yapı oluşla en az iki totem yapı olmak kaydıyla; üçten, beşten gruplar çokluğu oluşuyla pek çokluktular. İttifaklar en az iki totemi sosyal yapının, totem mesleği giriştirmesi olmakla bir araya gelirler. İttifaklar bir araya gelen sosyal yapı sayısı kadar olan totem meslekli uğraşları kadarla pek çoktular.
Yani ön ittifaklar totem meslekleri birliğiydi. Eş deyişle üreten ilişkiler birliğiydi. Elbette günümüzdeki yapı içinde umulmadık kadar çok olan yeni meslekler, totem mesleği olmayıp; sentezin zaman içine dağılımıyla ortaya konan mesleklerdi.
İttifaklar tek tip totemi mana düşünmesi karşısında, birçok ve zıt totemi mana düşüncesinin birliğiydiler. Ön ittifaklar çok köklü düşüncenin de birliğiydiler. İttifaklar çokluktular. Ve bu nedenle ittifaklar çoklukta birliğe olan özlemlerine, tekbir getiriyorlardı.
İttifaklar çokluktan oluşmalarına rağmen işleyişi, birlikti ve birdi. Getirilen tekbirler ittifakaydı. Yani bir oluşaydı. İttifak içinde getirilen tekbirler çok oluşun birliğineydi.
Çoklukta tekliğe getirilen tekbirin (ittifakı sözleşme olan andın) sosyal anlamdaki karşılığı imandı. Ve imanın eylemli hali de iman tekbiriydi. Yani ittifakın nesnel gerektirmeli meşrutluğunun öznel söylenişleri ittifaka bağlılık andı olan sosyal soyut anlamıyla, MANA anlayışı içinde kodlamaydı. Tekbir, kişilerin ittifaka; yani birliğe veya tevhide olan bağlılık yemini olmakla imanıydı.
Kişinin imanı, kişinin kendi dışında olan ittifakına (birliğine-tevhidine) olan ikrarıydı. İttifak kavliydi. İttifakla olan birlik ya da tevhit ahdiydi. Belli bir süre sonra ortam içinde ittifakı sentezin gücüyle değişen dönüşen ortam vardı. Bu ortam içinde artık ittifakın sosyal özneli şartları ortada kalkmıştı. Sosyal öznenin elinde "ittifakın imanı" kalmıştı.
İnsanın temel gereksinimlerini karşılaması ve buna uygun sağlayıcı, üretici ittifaklar ya da düzenlemeler içine girmesiyle organize olmaları, en temel geri beslenimli düzlemlerinin referansıdır. Bu değişmez. Ama bunu ortaya koymanın organize olma koşulları ve paylaşım koşulları değişir.
İşte bu temel referansı ortaya koyma şekillerinden birisi totemi organizasyondu. Bu süreç zamanla ön ittifaklı düzenleme dönüştü. Ön ittifaklı organizasyonlar da özel mülkiyetçi köleci organizasyonlara dönüşmüştü. İnsanların temel gereksinmesi olan temel referansları değişmemişti. Ama üretim şekli, üretim gücü sahipliği, organizasyon ve paylaşım biçimi değişmişti.
Genel kesim temel referans düzlemini ister istemez biliyor, görüyor ama olup bitenle ilişkileyemiyordu. Çok büyük kesim ilişkileyemediği şeyleri, kendisine anlatılanlar gibi mana ediniyordu. İşte kişilerin elinde kalan hep bu mana, olacaktı.
İttifaklar nesnel süreçleri az çok yasalara ve ittifak ahdine bağlamakla; süreci somut durumu belli bir ölçü referansına göre yürütüyordu. Bu başlangıç zamanı içinde somut nedene oturmayan; kendi orjinli totemi duyuşlu uyumsuzlukları bu totemi sosyal özneli anlayışlar yüzünden patlak veriyordu.
Bu uyumsuzlukları karşısında kişiler, ittifakı zorunlulukları da göz önüne almakla, her öznel ittifak sorununu, haklı ve doğru oluşla imanı göz önüne alan çıkarımlara göre çözüyorlardı. Bu nedenle ittifakı imanın içine soyut olan öznellik daha çok katılıyordu. Bu nedenle ister istemez uyumsuz oluşların çözümünde ittifakı imana referans oluşla başvurmak, sosyal öznenin davranış şekli de olmuştu.
Toplumsal ittifak hızla değişip gelişirken, sosyal özneli mantık çok yavaş ilerliyordu. Ve yavaşlıktan ötürü geriden gelişle yavaş değişip gelişiyordu. Bu nedenle göz önüne alıp çıkarım yaptığı şeyler, ortadan kalkıyordu. Ama çıkarımları elinde kalıyordu.
Kendisine anlam olan nesnelliğin ortadan kalkmasıyla elinde kalan çıkarımlar, hiç bir şeye dayalı olmayan boş boşuna çıkarımlar gibi ortada durup duruyorlardı. Bu kişilerin fantastik çıkarım yapabilmeleri için bir yansımanın da adımı olacaktı. Değişeni anlamak; sürekli oluşun emek sarfı olmakla, zordu. Değişmeyen, bilinen ve uygulanan olmakla kararlı ve istikrarlı bir süreç olmanın görüntüsünü veriyordu. İşte elde kalan gelenek buydu.
Özel mülkiyetçi köleci sistem, ön ittifakın önce somut andı sonra da soyut andı olan imanı; köleci ittifakların andı olan imana dönüştürmüştü. Köleci mülkiyet sadece somut gereklilikten çok kişisi bencilliğin güdendi olduğu kotarıcılarının kafa yorduğu bir düzendi. Genel süreç ve köleci süreç hızlı gelişen bir üretim ve paylaşım şekli içindeydi. Bu durum, durumun farkında olmayan kişilerin bir türlü akıl erdiremediği süreç oluyordu.
Kişiler aklının ermediği süreç, giderek; kişilerin aklının erdiği, soyut öznel anlamalı rahmani bir mana anlayışın, süreci yapılacaktı. Böylece aklı ermezlerce ortaya konan şeytani isyan direnci, kırılacaktı! Neydi bu rahmani öğreti? Mal, mülk El’indi. El mülkünü istediğine istediği gibi dağıtmıştı. Köleci iman da buna bağlılık ve kayıtsız şartsız teslim oluştu.
Yeni olan köleci ittifakın köleci bağlılık yemini bu düstura ve bu düsturun tüm açılım çıkarsamalarına uymaktı. Bu da El’e teslim olmaktı. "De ki" diyordu; "biz teslim olanlardanız" Bu yetmiyordu. "Biz teslim olanların ilkiyiz" demeyi erdem ve iman ölçütü olmakla öğretiyorlardı. Rahmani olanı, önceki meşrutluğu referans almakla karşı çıkan, şeytani oluşa göre güya böyle üstün kılıyordular!
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.