- 785 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
0054 –ELLERİN ÇOCUK – KONUŞAN ELLER
ELLERİN ÇOCUK
"Zift karası sürmüşsün
Yüreğinin kapak uçlarına
Dünya sana karanlık,
Dünya dar! ...
Zılgıtlıyorsun yaklaşanları.
Kalp kapakçığında sorun var;
------Ama ellerin,
---------Ellerin çocuk! ..."
Ali Şeyh ÖZDEMİR
KONUŞAN ELLER
Çok acı çekmişsin, belli. Gönlünü karartmış yaşadığın ıstıraplar. Kara katranla mühürlemişsin yüreğini. Ziftle sıvamışsın adeta kalbinin kapılarını. Kimse açamasın, kimse giremesin, bir daha kimse üzemesin, incitemesin diye. Hayatı kendine zehir etmişsin. Kendine yaşamayı yasak etmişsin. Aşka inancın kalmamış. Sevmekten korkar olmuşsun. Dar etmişsin dünyayı kendine! Ölmeden gömülmüşsün! Anlamadan dinlemeden azarlıyorsun sana sevgiyle yaklaşanları bile. Hiç kimseye kalbinde küçücük bir yer açmak istemiyorsun. Bütün sorun kendini sınırlamanda… Açsana gönlünün kapılarını sevgiye, aşka! Açsana! Hak edenler mahrum kalmasın girsin hiç olmazsa!
Aslında… Sen de sevmek sevilmek istiyorsun. Bunu ustalıkla gizlemeye çalışıyorsun ama ellerin, masum bir çocuk gibi yalansız, berrak… Öylesine yer arar, bir türlü bulamaz, dolanır durur, sızlanarak… Gizlediğin tüm sırları bir bir anlatarak…
O kadar soğuk duruyorsun ki! Sanki kutuplardan gelmişsin! Buz tutmuş ruhun da… Ne kadar sıcak yaklaşılırsa yaklaşılsın, kanını donduruyorsun onların da… Yalnızlığının buzdağında yaşıyorsun. Bir Eskimo evi örmüşsün insanlarla arana… Yalnızlığına kaçıyorsun, sığınıyorsun ona. Kırağılarla sarınıyorsun, ıssızlığına sığınıyorsun, buzdan barınaklarda barınıyorsun. Buz tutan yerin, sevgiden aşktan mahrum bıraktığın kalbin, ruhun…
Her an her türlü tehlikeye karşı tetikte gözlerin! Tehlike addettiğin, sevgi dolu bakışlar ki onlar buz pistine döndürdüğün güzelim gözlerinde sadece paten yapabiliyorlar. O hangi telden çalacağı bilinmeyen, Antalya havası gibi ne zaman bozacağiı belli olmayan bakışların asla geçit verecek gibi değil! Kaşların inzibat, kirpiklerin muhafız!
Gözlerinde yıllanmış gam keder… Ta derinlerine sinmiş ıstırap… Başları karlı ulaşılmaz dağlar gibisin. Dorukların buzul, boran… Böyle değildin eskiden. Şırıl şırıl akan ılık sular, sakin dereler gibiydin. Hiç gürlemezdin o zamanlar böyle. Çağıldamazdın! O akışı arıyorum ben. Bulamıyorum. O sımsıcak bakışı, kalbindeki ılık akışı… Ne oldu yüreğine? Kalp kapakçıklarında kireçlenme mi var, yoksa damarlarında tıkanıklık mı?
Sakla saklayabildiğin kadar! Yumul yumulabildiğin kadar tespihböceği gibi! Çek kafanı içeriye, kaplumbağalar gibi! Ellerin gizleyemiyor hissettiklerini, senin gibi… Ellerin… Ellerin çocuk… Ellerin masum, saf… Tuhaf bir yer beğenmezliği oluyor, karşılaştığımız zamanlarda… Nereye gidecekleri, nerede duracakları belli değil… Yeter, umursamazlığın, gururun, inadın! Korunmak da bir yere kadar! Çık artık buzdan korunağından! Yüreğin buz tutmuş, ellerin ateş!..
Ne kadar kastetmişsin canına! Kıyasıya yasak, ölümüne sınır… Biliyorum rahat bıraksan ılır yüreğin yüzüme baktığında. Her ne kadar çöl toprağı gibi kupkuru etsen de, yüreğim Nil olur, sular, aşkım yeşertir, eminim! Sen bana dayanamazsın!
Mecnun’unu sürgüne mi gönderdin Leyla? Ferhat’ın mı darmadağın etti düşüncelerini Şirin? Aşkın zılgıtı beynine mi indi? Neden deve dikenleri aldı gönlündeki güzelim has güllerin yerini? Neden sekeratta gibi yaşıyorsun? Sanki son nefesin çıktı çıkacak! O kadar mı bıktırdılar seni hayatından? İçin kan ağlıyor, o kan al al öfke olarak çıkıyor yanaklarından… İçinde çalkantısı dinmeyen bir deniz… Kudurmuş dalgalar, falezleri dövüyor biteviye… Dolaşım bozukluğu mu var?
Ne oldu senin heyecanla at kalbi gibi güçlü atan sevgi dolu yüreğine? O yürek ki mutlu mutlu atardı, mutluluklar saçardı! O ruh ki huzur huzur dalgalar yayardı. Ne oldu güzelim sana? Kalbinin ritmi mi bozuldu?
Ellerin hiç büyümemiş, biliyor musun? Hep çocuk kalmayı başarabilmiş. Dokunsam nabız nabız aşk, ölümüne sevda! Hem de en koyusundan! Vazgeç artık edindiğin kötü huyundan! Ne uzarsın ne kısalırsın, kahrolursun, mahvolursun bundan!..
Nasıl yaşarsan yaşa ama korkularınla yaşama!
***
Bu şiir bana bir şeyler hatırlattı. Hani çetin cevizler vardır. Hani ne kadar ne etseniz direnirler, bir türlü kırılmazlar! Kırılsalar da sunmazlar içlerinde taşıdıkları o nefis lezzeti! Verseler de bezdirirler, candan usandırırlar! Hani bazı kişiler vardır. Taş kalpli görünürler veya sevmeyi tam anlamıyla beceremezler. Bir adım gelemezler sevgiye, aşka... İşte öyle bir genç kız canlandı hayalimde. Taş kalpli görünen. Sürekli bir şeylerden kuşkulanan… Onun için hep geride duran… Sevgiliye güvenemeyen... Kimseye pas vermeyen… Aşka inancını yitirmiş birisi...
Kaçar her gördüğünde. Konuşmaktan, yakınlaşmaktan kaçar. Tuhaf bir koruma telaşı içindedir kendisini, kalbini. Âşık olmaktan korkar gibidir. Kaçırır gözlerini. Bakışları ateş, kor! Kız zor! Zor mu zor!
Fakat masum bir yanı vardır. Gözlerini kapatırken, başını önüne eğip, yana çevirirken... Açıkta, apaçık, çırılçıplak elleri vardır ki gözleri gibi örtememektedir onları, kapatamamaktadır. Konuşmamak için ağzını kapatabildiği halde onları susturması mümkün değildir.
Elleri çekingen, ürkek... Elleri sıkılgan, mahcup… Saçlarında, yüzünde, iki yanında dolanan, birbirine dokunan, kavrayan, kıvrılan, bükülen elleri… O eller çocuk masumiyetindedir. Her şeyi söyleyiverir. Kaçamaz bakışlar gibi, susamaz dudaklar gibi... Her halini beyan ediverir, bir solukta, usulca.
Bir telaş alır elleri, her karşılaşmada… Onları ne yapacağını, nereye koyacağını bilemez. Dolandırır durur boyuna, heyecanlı bir sıkıntıyla.
Susar ağız. Susar gözler. Susar tüm beden. Eller... Eller susmak bilmez. Eller temiz, masum, berrak, saf... Bir çocuk kadar... Yastık kılıfı gibi içini dışına çevirir, ters yüz ediverir anında! Tüm gizlenen duyguları açığa vuruverir.
Şiir, böyle bir şeyler fısıldadı kulağıma. Tadı damağımda kaldı. Nasıl da fark etmemişim! Ne güzel duygular yaşattı bana. Tertemiz duygular… Pırıl pırıl… Çocuk gözleri gibi...
Hani o artık kalmayan... Hani herkesin arayıp da bulamadığı... Ruhun tüm varlığıyla arzuladığı güzellik ki böyle duygular üretmeye çalışmaz çoğu ama bunlara taliptir, herkes gibi...
Bu şiir için üzüldüm şimdi. Bir de altındaki yazılara baktım... Aman Allah’ım!.. Bence hemen silinmeli.
Nice tesirli şiirlere...
***
Onur BİLGE
ŞİİR FISILTILARI - 0054
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.