ANTİKACI DÜKKANI
Eskiye çalan gözlerini gördüm bugün.
Sesini duydum ya bir de. Açmak istemedim gözlerimi. Eskiydi belki olsun varsın eski olsun onların yeri başka bilirim, bilirsin...
Bir antikacı dükkanıyım.
Bütün eskilerini getiriyor ya insanlar. Biri ’ gözlerini’ masama koyuyor "Ne kadar eder? " diye soruyor. Bir diğeri ’sözlerini’ var ediyor satmak için, öteki sesini...
Belki kendilerinin belki çok başka kişilerin.
Eskiye çalan gözlerini gördüm bugün.
Bir ıslaklık hissettim yüzümde.
Bir antikacı nasıl kokarsa ben de öyle kokuyordum ya bugün.
Yazdım, yazdım, yazdım...
Hatırladım !
Sana tükettiğim ve sonra oralarda var ettiğim kağıtlar... Bugün o kağıtlar düğümlendi boğazımda. Anımsadım o kağıtların yüzündeki sözleri. Noktadaki, virgüldeki tebessümleri...
Sahi ne yaptın onları? Bence atmadın ama kalbininde görmeyeceği yer neresi olabilir ki?
Eskiye çalan gözlerini gördüm bugün. Antikacı olduğuma pişman oldum.
Oldum ya ben, olmuşum!
Oldu oldu...
KAÇ sene oldu?
Kaç gün oldu o bankta sana yazmayalı ve kaç gülüş geçti o saatlerin içinden, üzerine kimler bastı? Okur musun ’beni dinle’ demeden de sana veremediğim yazılarımı?
Gözlerin ilişir mi sözcüklerin haykırışına?
...
Eskiye çalan gözlerini hissettim bugün.
Ve terk ettim gündüzleri.
Eskiye çalan gözlerini özledim bugün .
Ve pişman oldum.
Bir ANTİKACI DÜKKANI olduğum için.
...
KÜBRA GÖK
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.