- 594 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
BEDAVA İŞKEMBE ÇORBASI
BEDAVA İŞKEMBE ÇORBASI
Yıl 1964-65 öğretim yılları Ankara’da öğrencilik yıllarım, 18-20 yaşlarındayız. Okul arkadaşım Sivas’ın İmranlı Kazası Karataş köyünden Rıza Pekşen, Rıza ile Ankara Altındağ mahallesinde 45 liraya sadece bir oda, banyo ve tuvaleti bir olan bir ev kiraladık. Beraber iki yılımız geçti, Arkadaşlığımız son derece birbirimize bağlı kardeş gibiyiz, Okuldan 200 lira burs ücreti alıyoruz ve ailelerimizin de biraz olsun yardımı ile günlerimizi sürdürüyoruz. bazende ailelerimizden kısıntılı gelen para ile aldığımız burs ücretini yetiremediğimiz çok zaman oluyor..
İşte o parasız kaldığımız günlerden bir gün okuldan saat 17.00 civarında çıkışımızla birlikte 15 kuruş olan otobüs biletinin de cebimizde olmadığından arkadaşın birisine rica ederek bana Teknik okullar- Ulus’a kadar öğrenci biletimi vermişti. Altındağ da bulunan evimize geldiğimiz zaman evde sadece yarım kurumuş ve birazda küflenmiş ekmek ile birazcık yani 10 - 15 kadar zeytin tanesi ile açlığımı giderdim. Her zaman 20 lira borç aldığım Hacıbayramda sahaflık yapan Rahmetli Osman Arım abime de gitsem de artık dükkanı kapatmıştır düşüncesiyle gitmedim. Arkadaşım Rıza’nın gelmesini bekledim, (Rıza Pekşen : Sivas’ın İmranlı kazasına bağlı Karataş köyünden) nihayet 30-35 dakika sonra arkadaşım teşrif ettiler, İlk sorduğum soru cebinde kaç para olup olmadığı, "Beş kuruşum bile yok, Vallahi kanım çok aç, sende ne kadar var" demesiyle açlıktan Cumartesi pazar gününün nasıl geçeceğini düşünmeye başladık, Birde iki hafta önce annemin özenle diktirdiği yün yorganımı İtfaiye Meydanındaki (eski Hergele Meydanı) işportacılara 20 liraya satmıştım, Ailemin de bu satıştan haberi yok, Kış gününde tek yorgan ile kalmıştım. Rıza "Yarında benim tek yorganımı satarız" dedi ama "Senin yorganın pamuk vallahi on lira vermezler" deyince o iş kaldı. Hele Cumartesi olsun da Hacıbayram’a gider hemşerim Osman Arın abimden borç alırız düşüncesiyle uyumaya çalışıyorum ama aç aç uyumak ne mümkün, böylece saat 21.00 sıralarında, yatağında aç vaziyette uzanan Rıza’da birden doğrularak "Haydi kalk karnımızı doyurmaya" deyince her halde benden gizlediği parası var galiba diyerek yola koyulduk, ben sadece Rıza’ya "Paran vardı da niçin bana yalan söyledin" dedim, Ulus - Bent Deresi arasında bulunan "Beykoz" işkembecisi önüne geldiğimizde bana Rıza şunu söyledi "Sen iyice karnını doyurunca beni bekleme direk eve git" yüzüne baktım ne demek istiyorsun gibi "Soru sorma kardeşim lütfen dediğimi yap" dedi ve İşkembeci’ye girdik, duble çorba bir o kadar da ekmekle bir güzel karnımızı doyurdum ve hiç beklemeden Rıza’yı lokantada masada tek başına bırakarak doğruca evimizin yolunu tuttum…
Tam bir saat sonra Rıza’nın soluk soluğa kapıdan içeri girdiğinde, bende "hayrola birisi mi kovaladı" dediğimde bana "Aç mı dursaydık yani bir plan yaptık oda tuttu," Nedir o plan demeye kalmadan bana anlatmaya başladı "Lokantaya girdiğimiz de üzerimde 5 kuruşum dahi yoktu, ikimiz karnımızı duyurduğumuzda senin gitmeni istedim, sen dışarıya çıktığın da garsona işaret ettim, hesap benim diye, bu arada kasanın önüne müşterilerin para vermesini fırsat bilerek bende hemen dışarı çıktım ve koşarak geldim ki arkamdan kimse gelmesin yakalanmasınlar diye" Ne diyeyim şaşırıp kaldım..
Birkaç gün sonra öğrencilerin aybaşı yani, burs ücretlerini ödeme günü biz de okulda burs ücretimi aldık, Ne tesadüf ki yine bir cuma günü, Ailelerimizden belli miktarda paramız da geldi, cebimiz ve gönlümüz çok zengin, Okul çıkışında akşama doğru birlikte yemeğine çıkacağız hangi lokantaya gideceğiz derken konu evde ekmek arası bir şeyler yaparak karnımızı doyurduk. Fakat Beykoz işkembecide yediğimiz iki tas işkembe çorbasının parasını vermek için Rıza’ya ile şöyle bir mutabakata vardık “Yarın sabah Beykoz işkembecisine gideceğiz, hem çorbamızı içeriz, hemde parasını vermeden kaçtığımız çorbanın parasını veririz" dedik, "Ya önce kasada oturan patron amcaya durumu anlatırız, sonra çorbamızı içeriz" dedim, Rıza "Olur, sen amcaya konuyu dedi" tamam diyerek anlaştık….
Ertesi günü sabah kahvaltısını İşkembe çorbasıyla yapmak, ilk işimiz Beykoz lokantasına gidip parasını ödemek, Evden çıktık 15 dakika sonra oradayız. Lokantanın şöyle bir yanında geçtik, göz ucuyla bir süzme yaptık, patron kasada birkaç müşteri sabah çorbasını içiyor, fakat o geceki garsonlar yok, ya vardiyalı, yada işten çıkarılmışlar, Garsonların orada olmayışı bize de biraz cesaret geldi. Kararı değiştirdik, "Önce çorbaları içelim sonra ücretimizi öderken kasada patron amca ile konuşuruz" dedik, direk lokantaya girdik. iki işkembe çorbası içtik, tedirginliğimiz var ama bize karşı da bir hareketlilik yok, karnımızı doyurduk, Rıza masada otururken ben yemek ücretini ödemek üzere elimde kasaya yöneldim, Kasada oturan patron amcaya "İki çorba ücreti ve 15 gün evvel birer buçuk tan iki çorbada ayrıca alınacak"dedim amca yüzüme baktı o da ne dedi, ben durumu tüm açıklığı ile anlattım, o sırada Rıza’da yanıma yaklaşınca amca ikimize dönerek "Şöyle yanıma oturun bakalım" dedi. Dedi ama bu sözden tedirgin olduk, acaba garsonlara mı dövdürecek bizi veya polisi mi çağıracak derken amcamız hareketimizden çok memnun olduğunu, bundan sonra her akşam okuldan çıkışta uğrayarak parasız olarak burada karnınızı doyurabileceğimizi söyledi, Hatta işi öyle ileriye götürdük ki okuldan bizden istedikleri "Öğrenci Velisi" olarak amcayı yazdırdık. Onunla pek sorun yaşamadık tek sorun okuldan kaçtığımız günlerde mazeret bildirim kağıdını, öğrenci velisine imzalatmak istediğimiz veli kağıdını imzalamazdı,
Okulu bitirinceye kadar lokantasından bol bol karnımızı doyurduğumuz Beykoz İşkembecisi Ahmet amcamız 1986 yılında 83 yaşında vefat etmiş, Ona Allah’tan rahmet diliyorum, Mekanı cennet olsun, Nur içinde uyusun sevgili Ahmet amcamız.
Necati Keskin
2.Mart.2006
Not. : Sevgili canım arkadaşım Rıza Pekşen’in
Bir trafik kazası sonucu vefat ettiğini öğrendim.
Onunla çok anılarımız var. Allah rahmet eylesin,
mekanın cennet olsun, nur içinde uyu. canım kardeşim…
İnşallah cennette buluşuruz.
YORUMLAR
mekanı cennet olsun amin..böyle güzel yürekli insanlar sayesinde yaşlı güzel dünyamız dönmeye devam edecek....gül diyarından selamlar