- 1063 Okunma
- 6 Yorum
- 3 Beğeni
SEVMENİN DE ÖLMENİN DE BİR ZAMANI VAR
Bilgili donanımlı çok okuyan çok yazan çok gezip de pek çok şey gören VE bir o kadar değerli önemli kadın erkek sayın üyelerimiz.
Lütfen bir kez de benim sesime kulak verin. Öyle oturup çok geçmiş zamanların ardında kalan tarih olaylarının içine dalıp kendinizden geçmeyin. İşin içinden çıkamazsınız inanın.
İlla ki her tarihçi yakından tanıklık ettiği tarihi olaylara bile kendi gönül kendi akıl ve niyet sesini katarak yazacaktır. Çok çok güvenilir belgelerin dışında olanlarına.
Son Padişahımız ne buyurdular örneğin. “Ben baştan baştan sona içinde bulunduğum ve bizzat tanıklık ettiğim bu uzun süreci olduğu gibi yazacağım! Ancak şimdi değil!”
Diyelim ki günü geldi ve yazdı. Allah ömür verdi bizlerin de eline geçti ve alıp okuduk! Siz bu yazılanların doğruluğundan asla şüphe etmez miydiniz, yoksa moda tabirle, yav bunları hangi arada yaptı bunları? deyip azıcıkta olsan içinize bir kurtçuk düşürür müydünüz?
Bakın benden söylemesi. Beyni bu kadar yormakta sakıncalı. Evet, çalışan demir ışıldar deseniz bile neticede o da bir organ ki üstelik bir eşi bir yedeği daha yok. O varsa siz de varsınız. Yoksa zaten hiç aramayın boşuna. Bazı şeyler gibi bunun ortası yok.Ya vardır ya da yoktur.
Sizi cinnet noktasına getiren tepenizi attıran başınıza olmadık işler açan hep O değil mi? Sizi gidip, BEYİN HAKLARI ARAMA ENSTİTÜSÜ ne şikayet ederse işte sizi o zaman ben bile kurtaramam!
Uçsuz bucaksız koskoca Osmanlı İmparatorluğu küçüldü küçüldü avuç içi kadar kaldı. Kese kese altınlar bayram harçlığı niyetine dağıtılırken etrafa. Gün geldi öyle yoksul öyle yoksul düştü ki; tek bize dokunmayın alın sizin olsun diye ne var ne yoksa yabancı ülkelerin ayakları altına serildi.
Taç taht ihtirası uğruna kan gövdeyi götürdü. Anne karnındaki bebekler anneleriyle birlikte öldürüldü tahta varis gelmesin diye.
Sonra Mustafa Kemal adlı genç bir subay ülkeyi bu felaketten kurtarmaya ant içti. Silah arkadaşları ve anne sırtındaki bebeden vatan aşkıyla cephede bükülmez çeliğe dönüşen iki büklüm kadın erkek ihtiyara kadar yurtsever kahraman aziz milletin sayesinde Cumhuriyet kuruldu. Kimi tarihçilere bakılırsa Mustafa Kemal ‘le içtikleri su ayrı gitmeyen son padişah ve ailesi tabana kuvvet kaçtılar.
Çok kısa süren Kurtuluş Savaşının ardından Mustafa Kemal ATATÜRK art arda Devrimlerini gerçekleştirdi. Milli Bayramlar ilan edildi. Dünyada ilk kez seçme seçilme hakkı Türk kadınına nasip oldu. Halkın çoğu neye uğradığını şaşırdı. Homurdanmalar ayyuka çıktı. Ancak devran devrini sürdürdü. Ülke demir ağlarla örüldü. Bu aziz bereketli topraklara taş eksen buğday bitti. Herkes mutlu herkes memnun üretim sınırsız.Kalkınma derseniz son hız.
Derken her fani gibi Kurtarıcımızı da kaybettik.
Ve tarihler ne iç ne dış borcumuzun olmadığı gibi üstelik kenarda epey bir birikimimzin olduğunu bile yazdılar.
Şu var ki emek harcamadan sorumluluğunu taşımadan kısa sürede elde edilen her şey tıpkı geldiği gibi yine tez elden uçup gidiyordu. Ardından hepsi zaman yitirmeden tek tek mazide kalmaya başladılar. Halk da başı her sıkıştığında kendini AnıtKabire attı.
Sonrası yakın tarih sayılır çoğunuz o süreçten geçtiniz. Ya da büyüklerinizden yani birinci ağızdan duymuşluğunuz vardır.
Krallık dönemine girildiğinde ise Barajlar Kralı Demirel’in “70 sente muhtacız kemerleri sıkın!” sözünü kendilerine vatan görevi bilen ki benim ailem de dahil kemerleri sıkma uygulamasının ilk şehitlerindendiler.
Şu son yılların tarihini yazacak ne tarihçi ne kağıt ne kalem ne o kadar uzun ömre sahip olan birileri çıkar mı? İşte onu ben de bilmiyorum.
Tayfun TALİPOĞLU
Ölüme Şiir Karıştırma Be Usta
55 yaş zamanın yaş ortalamasına göre çok genç bir yaş. Ancak kalbinde stand bedeni yorgun gönlü de sanki. Görüntü yaşının üstü gibi ve bu geçirdiği 3. Kalp Kriziydi…
Neden peki?
O düşünen bir beyne sahipt. Aşırı duyarlı. Hassas. Cesur. İdealist. Yiğit bir yurtsever. Halkçı Cumhuriyetçi. Yurdunun her karış toprağını ve insanını kendisinden iyi tanımış Yazar Araştırmacı yaman bir Gazeteci. Bitmeyen yolların Gezgini. Sanat sevdalısı ve Şair. Köşe Yazarı. Ve Güzel mi güzel bir İNSAN
Planlarını projelerini tasarılarını ve en önemlisi umutlarını bir gece yarısı ardında bırakıp beyaz atına binip gitti.
O mütevazı bir memur babanın oğluydu. Belki de talihsizliği biraz da buradan geliyordu.
Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümü’nden 1983 yılında mezun oldu. Siyasi görüşleri nedeniyle kaymakam yapılmadı ve bu süreçte kargoculuk, Ankara düğün salonlarında ve pavyonlarında orkestra solistliği gibi birçok değişik iş yaptı.
ertelenen sevdaların
bedelini ödemiyor yaşam
o zaman şimdi, sımsıkı tutup yüreklerimizi
bir kez daha yitirmemek için geleceği
suskunluğu bozmanın zamanı gelmedi mi
özlemek yetmiyor
dilime bu türkü yüreğime bu sevda düştü düşeli yollardayım
gönlüme çoktan cemre düşürdüm
seni sevmek için baharı beklemeyeceğim
gül derlemeyi bilmezdi bizim çocukluğumuz
türkülerde dinlediği kadarıyla tanıdı pembeyi
adam gibi sevmeyi
sevdiği için ölmeyi duyduysa
bir kaç masaldan
hepsi o...
Hiç göze gelmediler
Gözdesi de olmadılar kimsenin
Kimse farkına varmadı yalansız gözlerinin
Göz oldu mu yüreklerinin
Hiç anlamadılar
Oysa ne çoktular ne kadar çocuktular
Başındayız biliyorum,sonu da yok bu yolculuğun.
Nöbet sırası bizdeymiş gibi geldi bana.
Çünkü gördüm ki en çorak toprakta biten
ayrıkotu bile bir şeyler aktarmakta kuşağına...
Dane´´vermeden gitmek bize yakışmaz”
Bir yerinde yaşamın birileri,
Bittiğini anlatıyorsa durmadan sevdaların,
Ve az buçuk tutunduğumuz yerinden basıyorsa yüreğimize,
Direnmek gerek dostlar!
gerek ki hem de nasıl...
(Bu gün hastane dönüşü duydum acı haberini. Biliyor musun gözlerimden hiç yaş akmıyor artık nedense..AĞLAYAMIYORUM BE USTA)
YORUMLAR
DEVRİM DENİZERİ
Kendisini yakından tanım fırsatına nail olmuştum 2001 yılında Zonguldak kozluda mahallemizde tasman yaşanıyordu,maden kömürü çıkarılan bölgeler çöküyor yer yüzüne yansımaları oluyordu evlerimiz yıkılıyor ocaklarımız sönüyordu
Çaresizdik sesimizi kimseler duymuyordu o zaman Hacı bacı hükumeti refah yol hükumeti vardı sesimizi bam teli Tayfun Taliboğlu sayesinde yetkililere duyurmuştuk dilimiz göz yaşımız olmuştu Tayfun Taliboğlu nurlar içinde yatsın üzerine yıldızlar yağsın evimize gelerek hasarlarımızı çaresizliğimizi görüntüledi benimle de röportaj yapmıştı
Çok sıcak babacan sevimli alçak gönüllü bir kişiliği vardı, haberimizi yapan bir yiğit fakir fukara garip guraba kimsesizlerin kimsesi bir muhterem can yürek haberci bir saygın değer ansızın beklenmedik bir anda bize veda ediyordu
Çok üzgünüm gözlerim doldu ve yazımı noktalamak durumunda kaldım
Sayfanıza göz yaşlarım düştü asil yürek
Kendimi toparlayıp sayfamda bile bu değeri henüz anlatamadım sayfanızda anlatmak nasip oldu
Saygı ile
DEVRİM DENİZERİ
Selamlar.
DEVRİM DENİZERİ
Evet. Bir güzel adam daha yaşayacak aramızda bıraktığı güzelliklerle daima.
Şiir olacak dilimizde biteviye güzel mi güzel.
Benden sevgiler.
DEVRİM DENİZERİ
Sevgi ve Selamlarımı yoluyorum Sevgili Aynur Hanım' cığıma.