Gençlik
Gençlik bu değil.. Sigara dumanı altında biten hayatlar.. Pakette kalan son sigara için kavgalar.. Pamuk ipliğine bağlı dostluklar.. Bol elbiselerde azap içinde vücutlar.. Gençlik bu değil.. Eğer buysa, buysa gençlik, alın benden bu bedeni.. Ben onlar gibi olmak istemiyorum, alın!.. Gözlüklerin kara camı arkasında ürkek gözler. İleride giden göğüslerin arkasında gizlenen çaresizlikler...
Çocukluğumu özlüyorum; geceler boyu oynanan saklambaçlar, sabahın köründe yapılan maçlar, kışın o soğuk günlerinde kartopu savaşları, kucak dolusu karla çekilen resimler, bayram günü kapı kapı dolaşmalarımız, cebimdeki son paramla arkadaşımın karnını doyurduğum günler, güneş ışığında emek emek şişirdiğimiz topu patlatışımız, omuz omuza girilen kavgalar, düştüğümde koşa koşa eczaneye giden arkadaşlarım, tek bir cerez pakedine giren onlarca el, ölümsüz dostluklar... O günleri düşününce duygulanmamak elde değil şimdiki manzarayı gördükçe.. Ben bayram sabahı elini sıkacağım bir çocuk bile bulamazsam sokağımda daha ne diyebilirimki. Tüm gününü koşup oynayarak geçirecek yerde bilgisayar başından kalkmayan küçükler... Bizim sokakta sadece Sefa kaldı, ikiz kız kardeşiyle.. O da belki yaşatmaya çalışıyo eskileri. İçinde tarih yatarmışcasına konuşmaları, arkadaş seçimi.. Bide geçen gün tanık olduğum harika bir olayı; karşı apartmandan kırmızı bir top düşmüştü. Tabi bizim kücükler topu görürde almaz mı... Hemen yan sokağa dönüp oynamaya başladılar. Sefa kardeşiyle birlikte kapılarının önündeydi, hemen gitti çocukların yanına.. Biraz sitem biraz kızgınlık içerisinde topu ellerinden alışı.. Birazdan topu düştüğü apartmanın kapısına bıraktıktan sonra pencereden teşekkür eden adama tam bir delikanlı gibi baş sallayışı.. Alnından öpülesi çocuk.
Hatırlıyorum da eskiden bir düzine arkadaş plastik japon toplardan alabilmek için para toplardık.. Şimdilerde bizimkiler sigara için para toplar oldu.. Aramızda sıkça geçen muhabbetlerden biri durumu kısaca özetliyor zaten fazla söze gerek yok;
" -Serdar kanka bana __ lira para verebilirmisin eksiğmiz varda..
-Kardeşim bak açım de karnını doyurayım, yorgunum de sırtıma alayım, üşüdüm de üzerine ceket olayım ama gözünü seveyim benden bunlar için para isteme kalbini kırarım...
-Tamam o zaman Serdar sen ver ben tost alıcam.
- ... "
Neyse ne kadar konuşsamda tek başıma bir hiçim.. Kusuruma bakmasın kimse, bugün canımı bu konular bayağı sıktı yazmadan alamadım kendimi. Pazar gùnleri kendimi çok yalnız hissediyorum hernekadar onlarca kişiyle konuşup, buluşsamda.. Haftanın altı günü gitsemde bir pazar özletiyor idmanı.. Salondaki yardımlaşma, karşılıklı duyulan saygı, abilerin ablaların yüzlerindeki gülümseme, yapılan espriler, şakalar... Hafif bir sakatlıkta kişinin başına toplanışlar... Bu tür şeyler artık önemsenmiyor, eksikliği hissedilmiyor; sanırım nedeni böyle şeylere şahit olmamaları veya olamamaları...
Sözlerimi nasıl tamamlayacağım diye düşünürken aklıma bir sözüm geliyor.. Ocak’ın en soğuk günlerinden birinde yine bu konular çevresinde dolaşıp sınıfımda otururken not defterime kaydetmiştim. Biraz sitem, biraz kaygı, biraz içinden çıkamamazlık.. Belki özlem belki birazda yas...
"Bir kelebek kadar dahi vaktim olsada kalkmıcam bu sıralardan..."
|SerdaR’OZ|
Serdar ÖZDEMİR
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.