İKİSİ DE BEN...
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
ÖNCE SUSTUM...
Kar yağıyordu bir yerlerde sadece soğuğunu hissettiğim uzak şehirlerin birinde.sen şimdi üşümüşsündür,üşenmişsindir sobaya bir odun atmaya.Hayallerini avuçlarına almış öylece kurulmuşsundur kanepene.Düşbozumu sabahlara hazırlanıyor,yarın ne giyeceğinin telaşı içerisinde ayaklarını ısıtmaya çalışıyorsundur yine.
Biliyorum aslında yüzünün aldığı her hali...Haberlerde izlediklerine verdiğin tepkileri,tam odaklanmışken yüzüme kaçışın gibidir cinayet haberlerini izleyişin.Biran farkedip içine düştüğün karanlığın ya da keskin virajların ani bir dönüştür hayata bakışın.Herşey yüzeysel olmalı ve herşey teğet geçmeli senden.Ne derin bir dokunuş vardır teninde ne de hisli bir şarkının matemi.
Sen şimdi günlük koşuşturmaları dert edinmişsindir kendine sıyrılması kolay diye.Her gün yeni bir umuttu senin için her akşam yeni bir kaçış yolu...Gelecek sadece sana verilenlerdi.İstemekten korkan binlerce soydaşın gibisin sen...
Seni tanımıştım...Bundan binlerce yıl kadar önceydi sanki.Ne eski bir zamandır o
Sanki içinde kaybolduğum binlerce asır gibiydi o gün,ben o zamanda kalmıştım sense içimden akıp gitmiş gibisin.Kalabalıklar yoktu öyle yanımızda ,bu mu kolaylaştırmıştı seni tanımamı yoksa sen milyonda bir miydin gerçekten?
Gülümsemeler takip etmişti sessiz bakışmaları,konuştukça konuşmuştun yanımda yürürken.Ben sana o kadar dalmıştım ki senin kendini tanıtan cümlelerin hayali bir şiir gibi gelip geçmişti kulaklarımdan.Sen anlatmıştın,ben susmuştum,ellerim cebimdeydi hatırladığım bu...
Başlaması mümkün olmayan kimi yazılar gibi geliyor aklıma ilkler.Kopuk kopuk imgeler gelip gidiyor aklımdan.Belki de anlamalandırmamalı herşeyi sıyrılıp gitmeli sen gibi...başkasının yaşadığı benimse elimde olmadan uyuyakalıp kaçırdığım durakların birinde bıraktım seni.Ben yokluğunu farkedince donmuştum ilk günkü gibi...kanepene baktım,dolabına,sormadım...
GÜNLER GEÇTİ...BEN HER DEFASINDA ÖNCE SUSTUM...
****
(ÖNCE SUSTUM’A CEVAP)
Yaşamak mükemmel mi olmalı,ciddiye mi alınmalı her şey sanki. Sen hayatın da bize karşı bu kadar ciddi ve sorumlu olduğunu mu sanıyorsun ki bir koşuşturmacada kaybetmişsin kendini.
Ne çok şey bekliyorsun kendinden,çevrenden.Suskunluğunda bile anlaşılmak istiyorsun.Sana verilenler senin istediklerin mi olmalı hep?Herkes aynı şekilde yorumlasın istiyorsun yaşananları:senin evinde yangın çıkmadı ki ne bilirsin yanmış fotoğraflarda kaybedilen geçmişlerin derin sızısını…Geri getir hadi tüm yitirilenleri: bu da senin sorumluluğun olsun
kaybedenlere karşı…
Geçmişe takılıp kaldın,geleceğe kafa yoruyorsun, hadi anı yaşa desem ne yapacağını bilemezsin. Birilerinin önemsediklerini sen de önemsemeye başladığında başlar paylaşım,bu kadar zordur işte birlikte olmak,yaşamak.Kendi isyanlarını bastıramayan sensin
Tutunmaya çalışmak boyun eğmektir sana göre,güncellikse uyuşturmaktır ideallerini.En sevdiğin fotoğraflardır yoksul insanların solgun yüzleri; bakmaya doyamaz, uzun uzun yorarsın yaşamı, onların elindeki hayatlarını.Sonra bir lanet okursun şartlara,başına buyruk atılan adımlara.
Kendi dünyana göre anlamaya çalışırsın ihanetleri,nedenleri ise bahane gelir sana.Başka açıdan bakmak olsa olsa popüler bir salgın gibi gelir sana.Oysa düşlerinde bile aldatırsın aslında kendini,en büyük ihanetin kendine yaptığının olduğunu bilmeden.
Uğruna ölünmeden sevilmez sana göre;ya hep ya hiçtir hikayelerinin sonu.Sen kendi hikayeni yazamamışken başka kahramanları eleştirenlerdensin;her kahramanın sıradanlığını görmezden gelerek.
Kimseye okutmadığın dünyanın en güzel şiirlerini yazdın, sevdiğin şarkıların isimlerini esirgedin sıradanlaşmasın diye.Aslında fark etmeden bencilliğini aldın koynuna her gece.Yalnızlığını da bencilliğinle aldattın böylece…
Onurlu olmak adına sert, aşılmaz bir duvar ördün sokaklarla aranda. Farklılığını anlayanları kırmadın belki sohbetlerinde ama gözlerinle nasıl küçümsediğini ben gördüm. Kimseye öğretmeyi başaramadığın şeyler öğrendin altında ezildiğin kitaplardan.Sonra onları da aşmış olacaksın ki kendi fikirlerine göre baktın yaşanmış aşk öykülerinin hepsine.Kalabalık şehirlerin üstün çocuğu olduğunu kabullendin,kendini ulaşılmaz gördün.
Oysa ben ulaşmıştım sana.gözbebeklerini görmüştüm mum ışığında,korkuyla… Nasıl dayandın bu kadar kendinle olmaya;bıraksaydın ben arındırabilirdim seni bu yalnızlıktan,bu fark etmediğin çaresizliklerden.Gözbebeklerindeki şüphe benim gözbebeklerimden sana yansıdığında dünyanın en büyük korkusu olduk senle…
Önce bana tutun istedim, ben senin elindim…
Bıraksaydın,susmasaydın dilin de olurdum kalemin de…
Günler akıp gitti… Birileri ağladı,birileri öldü,birileri kayboldu;göçüp gitti,geri geldi…
Yaşam akıp gitti gözlerimizin önünden,el sallamadan.Kaçırdığım her şey için yanıp tutuştu yüreğim.Yetişme çabası içinde o durakların birinde kaldım,sen fark etmemiştin bile…
Sen içinde son tutunuşu da elinden gitmiş zavallı bir çocuk hüznü,yüzünde terk edilmenin öfkesiyle hep sustun…
2005
YORUMLAR
"önce sustum" a yorum:
binlerce asır içimde tutmuşum da şimdi Karya kalemiyle bırakmışım tuttuklarımı.
mükemmelsin...
"başkasının yaşadığı benimse elimde olmadan uyuyakalıp kaçırdığım durakların birinde bıraktım seni."
"önce sustum'a cevap"(b)a yorum:
ben içimde terk edemememin hırçınlığıyla sökmek üzereyim geceden kendimi.
bu geceyi Karya gecesi yaptım,
hüznümü demliyorum iyice.
"Nasıl dayandın bu kadar kendinle olmaya;bıraksaydın ben arındırabilirdim seni bu yalnızlıktan,bu fark etmediğin çaresizliklerden.Gözbebeklerindeki şüphe benim gözbebeklerimden sana yansıdığında dünyanın en büyük korkusu olduk senle… "
sesimsin...
sevgimle hep.