- 2085 Okunma
- 15 Yorum
- 11 Beğeni
İçimin derin vakitleri..
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Resim: Penceremden.
Neydi ne değildi derken kimi zaman öylesine kimi zaman geç kalmışlık hissiyle kimi zaman "bir daha dünyaya gelirsem " cümlesiyle nasıl da ellerimden kayıp gidiyorsun ey hayat..
Benim kayıplarımın tek sorumlusu ben miyim?
Tek ben miyim hayatımdaki yanlış yoksa? Hangi doğruyu vaktinde sundun da yanlış değerlendirdim hangi yanlışa gönüllü gittim ki cezalandırdın beni sonuç yaratarak düzmece senaryolarla..
Anlamın neydi bilmiyorum. Bilmiyorum insanların mı kurbanı oldun sen de bu kadar acımasız ve sert kaldın masumların üşüyen aklın da. Hadi diyelim ki insanlar suçlu nerde adaletin tecellisi ve sabrın mükafatı?
Dur! Sakın asi deme yargılama biliyorsun haklıyım şuan ben. Bir kere olsun hak ver ve dinle beni.
Hoş dinlesen artık kaç yazar başardın beni altetmeyi senin tabirinle ki üzülmüyorum ben sakın sevinme.
Çektirdiklerin beratı olsun gün’âhlarımın.. Adını; ettiğimi çektim koydum kederlerimin, hadi öyle saydım diyelim ama son bir isteğim ve sözüm var. İlet düşmanlarıma, yorulmanın ötesinde yorulup öldü sevinin de ve sevinin dünya size kaldı nasılsa siz ölmeyeceksiniz de ikiyüzlerinede yine insan maskesi takmaya devam etsinler!.
Dostlarıma da söyle varsada içimdeki küçücük bir umut kırıntısı onların sayesin de. Ki gelirsem yine dünyaya onları görmek istediğimi ilet kendi çevremde ve iyi ki varlar (dı) benim için de helal etsinler o çok kıymetli haklarını.
Evet kafam da yenildi herşeye şiire, yazıya, romana, olana ve olmayana.. bir azılı diken gibi batmakta nefesim boğazıma.. O çok sevdiğim pencerem ve kahve özlerler belki beni, onlara da küsüm lütfen ilet. Yudumladığımda kahvemi ve kurdukça hayalleri penceremde, hayalden ziyade umutlarım...
Umutlarım! Eyy hayat umutlarımı hangi cehenneme gömdün hangi bulunmaz köşende öksüz bıraktın söyle..
Vazgeçtim dur söyleme! Bu saatten bu vakitten sonra hiçbir sözün geçerli değil bana. Sen kendi kurallarını devam ettir ben şâirin sözüleyin hayatımın kapısını çekip gideyim.
Beynimde binlerce harf binlerce kelime milyonlarca cümle.. hepsinide gömdüm begonyamın alına ve ekledim sularken kederlerimi; canın cehenneme ey dünya!
Z. Nâr/ 18 Mart 2017
YORUMLAR
....
Salıncağın ipleri koptuğunda büyümeye başladık
Düşmek ve kalkmak arası bir göz açıp kapama mesafesinde
yaşamak denen dönence.
Kapılarını araladığım kimsesiz kalan gecelerin
uzun sorguları kadar acıtmadı hiçbir şey canımı
Yalnız kalmak kadar ölümcül bir dünya daha yok...
Sevgilerimle Nar...
Kendi düşen ağlamaz, kendim ettim kendim buldum şarkısını söyler,
Kurtuluş, güzel ebedi cümlelerde değil,
Bir ben var bende benden içeri yi arayınca yanaktaki ben olarak dışarı çıktım,
Zekat unutmuş insanlar, güneşin zekatı ışınları sayesinde yaşıyoruz, esenlikler dileklerimle...
Ama ....
Sizi onlar delirtecek…Yağmurlar ,sağanaklar ,gökkuşakları
Avucunuza bırakılan bir avuç aşk ,serçe nabzı ile zaman ve siz herhangi bir coğrafyanın herhangi bir delisine
Sur gününe kadar emanet edinebileceğinizi göreceksiniz. O , okuduğunuz bir şiirde, dinlediğiniz bir şarkıda, kederlendiğiniz bir türküde . O kurduğunuz bir hayalde, bir sürgünde, bir resimde imge olsa bile… O bile bile sizsiniz. İçinizde var olmaya çalışan kötülere izin vermeyiniz. Bütün bunlar sizin izin verdiğiniz ölçüde gerçekleşecek ...
Ama içimize düştüğümüzde...
Ölmek için en güzel neden yaşamak değil mi? Hicran bir gidiş, himaye ise bir yara hala içimizde … Ruhumuz ile yaşamak, bedenimiz ile ölmek tek derdimiz değil mi?
İhtimam, bütün sebepleri kendi içinde ayakta tutmaya çalışırken ,ardı sıra ayakta duran bütün hazır düşünceleri bile yerle bir ettik. Üşenmedik bozucu ne varsa hepsine göz kırparak düşünce diye yanımıza alıp yola devam ettik. Ne gelenlere bir bardak su verdik ,ne gidenleri uğurladık. Avucumuzda biriktirilen rahneleri birer birer yakıp kül ettik, yine durmadık .Geçmişi ,darboğazlarda kalınca bi’çare diye hatırlayıp üzerimize giymeye kalktığımızda ,bunu da beceremedik..
Düşünemedik ,günler kısalır zaman an’ olunca ,yavaş yavaş onarılamayan koca şehirler yarattık, içini bilinmeyenlerle doldurup azap çeken insanlarla doldurduk. Oysa kolaycılık ,koca bir anlam yüklü insanı basitleştirerek onu kurtulmayı düşündük.
Günbegün gittikçe tükenmenin aslına varamadan, tükenmenin sadece yaşlanmakla eş değer olduğunu ,senelerin bize bir hak, yaşın ise bir akıl büyümesi olduğu büyüsüne sımsıkı sarıldık.
Önce insan oluruz. Dünya insanla doluyken, sonra insan ararız var oldukça. Kahır mektupları aldıkça azap çekeriz yaşadıkça. Çekilen bütün acılar, ruhumuzun ömrünü uzatırken, bedenimizde hapsolan ruhumuz yavaş yavaş ona kavuşur oldu.
(...) En büyük korkularımız kendimizi sorgulamaya başlayınca mı ortaya çıkar ? Aslında bizim olmayan lakin bir emanet gibi bizde hep var olan akıl, bütün bu yaşadıklarımızı bir görüntüden ibaret kılsa, insanoğlu yine böyle amansızca dünya için kendini ne kadar parçalar ? (...)
En büyük sorgu, en küçük bizden başlasa , dünya yine böyle zalim kalır mı ?
Son zamanlarda hayata dair sitemkar ve çığlıklarını içine kusan biri melankolide yalpalanan biri olarak ''canın cehenneme dünya'' cümlesine her şeyi gömmek yetecek mi bilmiyorum? Cümlelerin acıların veya sevinçlerin üstünü sardığına inanlardanım, lakin an gelir hiç bir harf,hiçbir kelime ve hiçbir cümle bazı acıların üstünü sarmayı bırak gölgesinde bile barınamıyor. Şuan sorguluyorum da belki de hayata dair yanlış yerde durduk,belki de yetersiz geldik... Ne bileyim işte bunca kalabalığın içinde ağız dolusu boğulmak,tek yürekte çok yüzlülüklerde yalpalanmak,iyi ile kötü kavramının artık ayrımın yapamamak,tükenmek,el çekmek herkesten ve her şeyden,karşındakilerden sadece anlaşılmayı beklemek ama en basit cümlelerde bile anlaşılamamak... Sonra susmak-sustukça delirmek ve yavaş yavaş yok olmak... İşte böyle eksiltili cümleler arasında kaybolmak. Ama biz yine de ruhumuzun kirlenmesine izin vermeyelim. Var olsun kaleminiz. Sevgiyle...
Avuçlarının içine tükür çektiğin ızdırabı ve kuşan gayretini destur iste...
Güzel bir ses oldun güzel bir söz her zaman şiirlerinle.
bazen hüzne pervane bülbül bazen üç günlük ömre özenen garip bir kuş.
Okuduk, dinledik seni gözlerin ve sözlerin hala bi dolu gece.
Çok güzel demiş şair;
Bir "ben demiştim." diye başlayan cümleyi bir de "sen haklıydın." demeyi sevemedim.
Zor işte insan olmayana, yolda karşılaşmayı bırak yüreğini emanet etmek hatasıyla hayata devam etmek.
Tüm çabalar boşa gitti.
Varsa hak helâl olsun helalliğinden nasiplenerek.
'acını derdini yüreğimde misafir ettim, dertlerle hemhâl olduk' dercesine içten ve samimiyim.
“Canı yanan sabretsin; can yakan da yanacağı günü beklesin.”
Sevgimlesin