Ayrılığımızın On Yedinci Günü
Bugün ayrılığımızın on yedinci günü. Her hâli bize sevgili olan ak pak kızımızı, çıtı pıtı kedimizi şubat ayının son günü kaybettik. Onun en çok şefkate ihtiyacı olduğu bir anda hiçbir şey yapamadık. Nahif bedeni gözümüzün önünde buz gibi oluverdi. O renkli, gözleri kapkara oldu; masum masum baktığı güzel gözleri. Hüzün kapladı iklimimizi. Gözleri farklı renklerdeydi Buse’mizin. O bizim gülümüzdü; lakin devran erken kopardı dalından.
Bu tür elim hadiseler beklenmedik bir anda geliyor demek ki. Biz onu rahatsızlandı diye veterinere götürürken geri evimize getireceğimizi sanıyorduk. Kucağımıza cansız bedenini verdiler. Gece vakti götürüp ıssız bir dağ başında toprağa bıraktık narin vücudunu. Şimdi o ıssız dağ başında gece yıldızlar yoldaşı. Aslında biz onu yüreğimize defnettik. Sokakta, evde çarşıda, hemen her yerde yadımıza düşüyor nazeninliği ve masumiyeti. İşitme engelli olduğundan mıydı nedense çok nahif , munis ve kırılgan bir hâli vardı Buse’nin.
Bir kere hiç obur değildi. Mamasını nazik nazik yerdi. Tuvalete gittiği vakit, tuvaletten çıkarken patilerini özene bezene temizlerdi. Görseniz hayret ederdiniz. Yüce Allah işitme hassasını almış ; fakat apayrı güzellikler vermişti ona. Bu yüzdende vedası içimizde ayrı bir yara oldu Buse’nin. Evde bir kedimiz daha var. O hem obur hem de biraz yaramaz. Ona zaman zaman kızdığımız olur; Lakin Buse’mize, Akça Kızımıza hiç ama hiç kızmışlığımız yoktu. Kızacak bir şey yapmıyordu ki kızalım. Sessiz geldi sessiz gitti. Vedaı çok ağır oldu güzel kızımızın.
Bugün vedaının on yedinci günü
Toplayıp çıkarıyoruz yarını dünü
Boğazımız düğüm düğüm oluyor
Gönlümüze dem dem hicran doluyor
Duymazdı söylediklerimizi ancak
Bakışlarıyla meramını derdi
Bir şubat akşamı bu dünyadan gidiverdi…
Hüzün oldu şiir oldu gidişi. Hüznümüzü kimselerle paylaşmadık ;ancak hurufat yetişti imdadımıza. Kendi mütevazı dünyamızda birkaç kelam, birkaç dize yazdık, yazmaya çalıştık.onun gidişinden sonra onun hayalini diğer kedimizin suretinde görmeye başladık. Onun hatırasını onda yaşatıyoruz. Hasılı Buse’mizi unutmadık, unutamadık; nefes alıp verdiğimiz sürece de unutmayacağız.
Ankara,16.03.2017 İbrahim KİLİK