mahfuz
duyuların bellegi ile insan ruhunun bir tarafında kalan gizemler, kilitli bir saklılıgın masumiyetini ve aykırılıgını bir arada tasır. bir koku, bir tat, bir dokunus, bir ses, bir gorunus. neyi duyumsasa varlık, orada hiclige dogru gark olur gider zaman.
hiclik. varolanın karanlıktaki golgesi ikiz kardesi. gerek mutasavvıfların ask perdesi olsun gerek batılı filozofların fenomenler dunyasına bakısı olsun; hersey birbiri icinde saklı birilerine gore. ’’yolculuk’’ bir arac. yolculuga binmis varlık, zamanın ve o denklemdeki hızın ve yolun dısında gozlemci oldugu icin; hayatı dısardan izlemeye mahkum. icinde bir yerlerde gizlenmis bir gizem olarak.
bu arapca kelime, islam inancına gore kader kelimesi ile baglantılıdır. ’’kader kitabı’’ anlamına gelen ’’levh-i mahfuz’’ bircok mutasavvıfa felsefik acılımlar kazandırsa da inanc kavramının sosyolojik etkilerinden cok tepkilerini ilgilendirir. kimse kaderine dısardan bakmayınca, yasadıgı olgular ve olayları nedensellik dahilinde gozlemlemeyince yasamın, yasanmıs olanın farkına pek varamaz.
anıların saklanması ve hafıza kelimesi ile dogrudan bir masdar iliskisi olan mahfuz, belki de bu yuzden guzeldir. belirsizlik ve anılar. yasanmıs gecmis ve kader.
barındırmak. varolus bir saklambac degil mi kendini arayarak, arka sokaklarında aksamın, tum yalınlıgına ragmen?
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.