- 696 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Gökten Düşen Elmalar
Onlar, o elmalar o kadar ünlü ki... En başta bütün çocuklar tanır o elmaları. Meraktasınız tabi, hangi elmalar, dediğinizi duyar gibi oluyorum. Hani canım, bütün masalların sonunda gökten düşen o üç elma var ya, onlardan bahsediyorum. Sorgusuz sualsiz, öyle patır patır düşerler de kim isterse o alır elmaları... Kimi alır evine götürür, kimi arkadaşları ile paylaşır, kimi de götürür baş köşeye koyar doya doya ona bakar durur sabah kadar...
Her masalın sonunda da farklı farklı elmalar düşer çoğu kere. Hoş bazı zaman üçünün aynı olduğu da olur. Biri kırmızı, bir sarı, biri yeşil olur elmaların. Tabi ki ellerinde değil renklerinin farklı farklı ya da aynı olması... Masalcı nasıl istemişse ya da çocuklar nasıl aklından geçirmişse öyle olur. Önce masal da düşerler, bazı zamanda da gece çocukların rüyalarına girip bir daha düşerler bu üç elma... Öyle hızlı da düşmezler ki çocukların bir yerlerini yaralamasınlar, yoksa ne masalın ne de hayatın anlamı kalmaz. Bazen kısa aralıklar ile peş peşe düşerler, bazen de beş on saniye arayla düşerler... Bir de şu meşhur Isaac Newton’un kafasına düşen elmalar var değil mi? Sanıyorum o tek elma idi, elmalar demek doğru olmaz. Newton o olaydan sonra açıklama yapmış mı, bilemiyorum, başıma şu kadar elma düştü diye... Bu olay senelerdir gizemini koruyor...
Hani şu meşhur Kırmızı Başlıklı Kurt Masalı vardı değil mi? Duuuuuuuuuur! Diye bağırdığınızı duyar gibi oluyorum. Tabi ya Kırmızı Başlıklı Kız olacaktı doğrusu, hemen fark ettiniz bravo size. Her masalın sonu mutlu biter ya, nereden mi biliyorum? Çocuklara sordum ilk önce, onlar dinliyor ya da okuyorsa bir masalın sonunun kötü bitmesine imkan ve ihtimal var mı? Yok tabi ki... Ama masalın sonuna bakıyoruz, orada gökten düşen üç elma yok. Neden yok neden? Bunu da masalı bundan yaklaşık dört yüz yıl önce bin altı yüzlü yılların sonunda kaleme alan Fransız masalcı Charles Perrault’a sormak lazım. Takılıyor kafama sorular. Acaba neden bu masalın sonunda gökten üç elma düşmedi? Belki elma mı bilinmiyordu desem, siz de bana hadi canım elma ta Havva Anamız ile Adem as. Babamız zamanından beri vardı dersiniz. Veya elma o tarihte kıtlık olduğundan az bulunuyordu, bir masal için harcayamazlardı... Bir başka neden elmalar gökten düştü o tarihte ama başka yere düştü...
Burnu uzayan şu çocuk vardı bir de, hani ustası Gepetto’nun tahtadan yaptığı, neydi adı, neydi hah, buldum Pinokyo... Yalan söyleyince burnu uzardı... Gepetto Pinokyo’yu ortaya çıkartmıştı, Gepetto Usta ve Pinokyo’yu da aslında bir İtalyan Carlo Colloodi dünya çocuk edebiyatına armağan ediyordu 19. Yüzyılda... Ama neden, neden bu elmalar yine unutuluyor? O tarihte İtalya’da elma mı yok? Hiç sanmıyorum. İtalya’da tipik bir Akdeniz Ülkesi ki her meyve de yetişir. Elma mı sevmiyor acaba bu İtalyanlar...
Karga ile Tilki masalı, nereden geldi ise aklıma şimdi o geldi. Hani karga ağacın tepesinde, tilki aşağıda. Karganın ağzında bir peynir. Diller döker tilki kargaya, ağzında ki peyniri düşürsün de ben kapayım diye, eninde sonunda başarılı da olur. Orada da gökten üç elma düşmez, sadece, karganın ağzında ki peynir düşer yere... O masalda da gökten düşen elma niye yok ? Bunu da tilki ile kargaya mı sormak lazım, yoksa yazarı olan antik çağ da yaşamış Ezop’a mı sormalı?
Pamuk Prenses ve Yedi Cüceleri nasıl unuturuz? Tabi ki o masalın sonu da mutlu bitiyor. Filmini bile kaç kere seyretmişsinizdir. Ama orada da her ne hikmetse elma da yok, armut da yok, domates de yok, karpuzda yok gökten düşen. Karpuz da ne alaka ya, gökten karpuz düşse zaten aşağıda kimse sağ kalmaz, bendeki de ne akıllar... Grimm kardeşler öyle uygun görmüş, hiç bir şey düşürmemişler gökten. Hayır, hayır bu ecnebilerin elmaya bir gıcıklıkları var ama çözemedim bir türlü... Elmalar şimdi bu ecnebilere küsse, darılsa haklıdır yani kendi açısından. Türk Masalları bizleri hep baş tacı yapıyor, sokuyor masallarına, bir de sizin bizlere yaptıklarınıza bakın, der yani bunu da elmalar...
Türk Masallarının bir çoğunda gökten üç elma düşüyor. Bir tanesi yiğit olanların başına, bir tanesi dinleyenlerin, okuyanların başına, bir tanesi de masalı dizip koşanın başına... Yani herkes nasibini alıyor başa düşen elmalardan. Kim bilir, çocuklar gece masal dinledikten sonra genelde uykuya dalarlar, acaba diyorum, masalcılar çocuklar gece yatmadan elma yeyip de öyle yatsınlar diye mi masalın sonuna böyle elmalı bir bölüm eklediler? Orasını da belki ileri ki zamanlarda öğreniriz belli mi olur? Gideyim de bir elma soyayım hemen, cildi güzelleştiriyormuş be!