ABİLERİM ,ABLALARIM OKUMADAN GEÇMEYİN ! GERÇEK(!) BİR HİKAYE .
Prenses Ayşe saraydaki hummalı çalışmaların seslerini aynadaki aksine bakarken dinledi bir süre. Mis gibi hamur işi kokuları sarmıştı her yanı. Akşamki davet için saray hizmetkarları duraksız çalışıyorlardı. Temizlik işleri büyük gürültülerle devam ediyordu. Bu kadar çok ses ve koku biraz Ayşe’yi huzursuz etse de yine de akşam olacakları hayal ettikçe içini bir mutluluk kaplıyordu.
Komşu ülkenin prensi ile olacak izdivaçları konuşulacaktı bu akşam. Kral babası uygun görürse yakışıklı prens ile evlenip komşu ülkenin prensesi olacaktı. Pek uzak olmayan bir vakitte de koca bir ülkenin kraliçesi o olacaktı. Altın varaklı aynasında kendini inceledi. Fransız güpüründen el emeği ile 10 terzinin dokuduğu elbisesini üzerine giydi. Simsiyah gür saçlarını tepede toplayıp gülümsedi.
- Evet saray kuaförünü çağırınca kesinlikle saçlarımı topuz yaptıracağım.
Bir bukleyi topuzun arasından çıkarıp parmaklarına dolayıp bıraktı. Hintli bir ustaya yaptırdığı işlemeli tacını başına koydu. Aynadan biraz uzaklaşıp yeniden inceledi kendini.
- Ayy saçlarım böyle çok ama çok güzel oldu. Böyle her yerden bukleler çıkartıp bıraksınlar. Bu topuzun adını dağınık topuz koydum. Tüm ülkeye bildirteceğim ki Prenses Ayşe topuzu dediler mi bu akla gelmeli. Bir prenses halkına öncü ve de yol gösterici olmalı.
Ayşe kendine bir kez daha hayran olmuştu. Bu kadar zeki olmasını sabahları ülkede izlenmesi için ön ayak olduğu programlara borçlu olduğunu düşünüyordu. Her bir program bir zihin jimnastiği oluyordu. İzlenmesini emrettiği evlilik programları olmasa bu kadar kültür sahibi olabilir miydi hiç ! Cık kesinlikle olamazdı. Ayrıca bin bir karışım ve baharatlarla zenginleştirilmiş herkesin evinde kolayca bulabileceği malzemelerle yapılabilecek yemek tarifi programları sayesinde halkının ufku açılıyordu. Yani kimin evinde somon balığı , Himalaya tuzu , havyar falan bulunmaz ki ? En basit malzemelerle muhteşem tatlar yaratmayı öğreniyordu insanlar.
Ayşe işte tüm bu kültür birikimi ile şimdi komşu ülkeye gelin gidecekti ve oradaki halk böyle bir kraliçeye sahip oldukları için Tanrı’ya her daim şükredeceklerdi. Evdeki malzemelerle geri dönüşüm yapacaklardı. Yeni programlar ile halkın yüreğine seslenecekti. Mesela dibi delinmiş tencerelerden saksı yapmayı öğrenecekler ülke ekonomisine katkı sağlayacaklardı.
Muhteşem elbisesinin eteklerini kendi etrafında dönerek havalandırdı. Kendisiyle gurur duyuyordu. Hem zeki hem de çok güzel bir prenses ti. Sahip olduğu kültür ile bulunmaz bir nimetti. Geçen gün düğününde çalması için görüştüğü müzisyen vardı ya …? Ya adı neydi ? Hah evet Olricx ’di. İşte bu ecnebi sanatçının elinde bir Türk yazarın kitabı vardı. Oğuz bişey .. ? Sordum ona
- Ne anlatıyor bu yazar?
- Oynadıkları oyunu hiç anlamıyorlardı. Yaşamak istiyorlardı; en çok buna kızıyordum.’ Diyor prensesim .
- Ayy ne saçma imiş ?
- Siz öyle diyorsanız … !
- Evet ben öyle diyorum. Hem ne yapıyorsun sen şimdi ?
- Prensesim gözlerinizi kapatın yada burayı terk edin isterseniz
- Sen bana emir mi veriyorsun küstah ?
- Hiç olur mu değerli prensesim sadece sizi uyarmak istedim
- Nasıl yani ?
- Efendim az sonra çırılçıplak kalacağım ,soyunmak zorundayım. Gitmek istersiniz diye ..
- Ayy ne diye soyunuyorsun sen be ?
- Kültür şoku prensesim …
- Hiçbir şey anlamıyorum ben senin dediklerinden . Dur ama dur son bir soru soracağım . Düğünüm de çalacağınız müzikleri belirlediniz mi ?
- Aslında öyleydi ama sizi tanıyınca farklı seçimler yapıp yeniden bir repertuvar hazırlayacağım.
- Hımm tabi benim kadar kültürlü bir prensese sunamayacak kadar boş bir listeniz vardı değil mi ?
- Yaaa ne demezsiniz ?
- Efendim ?
- Yani şey evet aynen öyle prensesim .
Ne tuhaf bir adamdı diyerek gülümsedi Ayşe. Neyse hangi müzikleri beğenime sunacak çok merak ediyorum gerçekten. Asım Can Gündüz mutlaka olmalı . Müthiş bir ses . Böyle garip anlaşılmaz şeyler olursa hepsini listeden çıkartırım . Mesela ‘’ Jose Feliciano – Rain ‘’ . Halkın aklını karıştırmaya hiç gerek yok. Mustafa keser herkese yeter ..
- Kız Allah canını almasın emi Ayşe . Ne yapıyorsun sen burada ha ? Şimdi elimde kalacaksın yemin ederim .
Ayşe bir anda neye uğradığını şaşırdı. Altın varaklı ayna daki aksine bakakaldı. Ayna sırrı bozulmuş, sarı işlemeleri yer yer dökülmüş eski bir aynaya dönüştü. Açılan kapının önünde ki annesine bakakaldı. Bir düşten uyanmış gibiydi.
- Kızım sen kaç yaşındasın ? akşam istemeye gelecekler senin şu haline bak. Kız Bu halin ne ?
- Ne var anne ya azıcık hayal kuruyordum .
- Aldırma bak elime terliği zilli . Ben sana o perdeyi yerine as diye verdim sen kıçına dolamışsın. Buruş buruş etmişsin üstelik. Al eline ütüyü çabuk ütüleyip yerine as o perdeyi.
- He oldu başka ?
- Deli misin divanemi sin yavrum sen ? Akşama şurada ne kaldı. Odana kapanmış evcilik oynuyorsun kazık kadar kız . Tühhh senin suratına emi.
- Ne oldu yine yaa ?
- Başında o şekerliğin ne işi var kız senin ?
- Ne var yaa taç yaptım ben onu .
- Düğün salonundan telefon geldi hem bak Ayşe .
- Eee ne diyorlar ?
- Sen çalgıcıya ne yapmışsan çocuk işten ayrılmış . Yağmurda üstünü başını soyup koşa koşa gitmiş .
- Ben şeyy .. Sanırım kültürüm ona fazla geldi .Aman neyse yenisini buluruz .Benim nişanlım kabzımal ,dünya kadar parası var. Bulur çalacak birilerini ne var ki ?
- İyi kızım, iyi hadi uzatma da yardım et bakalım bana .
- Sen çık anne odamdan .Benim az daha işim var .Gelirim sonra işte.
Anne Gülfidan daha fazla dayanamayıp terliği eline alır veeee. Buradan sonrasını sizin hayal gücünüze bırakıyorum .
Deniz....
YORUMLAR
Aklımı bir’an olsun yakalamak istedim. Neticede onun kurduğu hayalleri kim hayal ediyorsa onun değil mi? Tam da bu esnada hayal kurmanın zıkkım bir şey olduğunu anlıyordum. Biliyor musunuz, hayaller içimizde kilitlenmiş sandıklar gibidir. İçinde gündelik hayatımıza dahil olamayan tonlarca hayal vardır. Bunların neler olduğunu az-çok aklımız bilir ve aklımızın içine sızan tek bir düşman vardır; o da hayaldir :)
Açmak gerekir mi her gece sandığı ,bilmiyorum. Lakin hep vardı hayaller. Belki de hayal kırıklıkları yaşamamak için hep üzerine oturmak gerekir sandığın. Birisi gelip bize hayallerimizi soracak olursa, içimizde bir yerlerde büyütüyoruz demek mi gerekir, onu da bilmiyorum. Belki de bunu bildikleri için hayallerden doğan gerçekler yazılarla buluşuyor.
Gerçekler hep hayallerden düşen hayat kalıntılarıdır.
sevgiler
Den(iz)
Sevgilerimle..
Okumak keyifliydi:) O güzel yüreğine sağlık.Sen her gün yazsan her gün gelip okurum sevgili Deniz.Kalemin kelimelere nasıl hitap edeceğini çok iyi biliyor ve onları zekice çok güzel yönlendiriyor.İyi ki varsın...Bu arada unutmadan, Ayşe'nin kültürüne hayran oldum:)
Sevgilerimle
Den(iz)
Sevgilerimle...
Güzel yazı olmuş :) bu monotonluk arasında keyif verdi açıkçası.
Tebriklerimle,
Eyvallah.
Den(iz)
Şaka şaka .. Vaktin oldukça beklerim. Az çok benzeriz gibi hissettim..
Sevgilerimle..
Eyşan Deniz
Den(iz)
Sevgilerimle..
Günaydın, anne terliği yemedim, bi boşlukta hissettim, hayal edemedim, devamını getiremedim. Saygılar
Den(iz)
Sevgilerimle...
lcanacik2017
Okumadan geçmeyin demene gerek yoktu benim açımdan. Sen ne yazarsan yaz okurum.
Yer yer ahval-i pür melalimiz ile ilgili göndermeleri de katarak güzel bir öykü kotarmışsın. Beğenerek okudum.
'' Ki '' eklerine biraz daha dikkat ! '' Akşam ki davet için saray hizmetkarları ..'' değil ''Akşamki davet için saray hizmetkarları...'' olacak.
Öyküyü Olric nasıl tamamlar bilemiyorum. Hatta tamamlar mı onu da bilemiyorum. Dahası tamamlarsa bir iki gün sayfasında durur mu yoksa hemen siler mi onu hiç bilemiyorum ama ben bundan bir roman bile çıkarabilirdim )))))))))
Selam ve sevgilerimle.
Den(iz)
Eğer siz roman çıkarırım diyorsanız buyurun yazın lütfen. Orlicx ile sınırlı değil devam etme hakkı. Bu yazı tımarhane de ki şakalaşmadan sonra komik olsun bide azıcık orlicx kızar mı ki diye yazılmıştı. :)))
Evet hocam o ki ekini hemen düzelteceğim. Program yazım hatalarını düzeltiyor ya hocam bende pek dikkat etmiyorum kırmızı gördüm mü onaylıyorum düzelt diye :))) Şaşkın program yanlış yapmış yahu ..
Hocam sizin beğeniniz benim baş tacımdır.. Teşekkür ederim.
Sevgilerimle...
her şey o sözü duymasıyla başlamıştı. çalgıcı deliye dönmüştü; üstünü başını parçalıyor, elbise parçalarını anlamsız sözler söyleyerek fırlatıyordu. kendini bir anda sokağa attı, kolları iki yana açılmış koşuyor, anlamsız sesler çıkarmaya devam ederken kafası bir saatin tik tak tik takları gibi sağa sola sallanıyordu. kızgın gizemli bir güç kara bulutları kafa kafaya tokuştururken delilik tüm şiddetiyle üstüne boşalıyordu. neydi onu bu denli delirten? kendini arabaların önüne atıp camlarını yumruklayarak içindekilere bağırıyordu. boşuna! kimi onu duymuyordu bile, duyanlar için ise tüm söyledikleri anlamsız sözlerden ibaretti. neydi onu bu hale getiren? neydi? büyük sır neydi? az sonra... ya da çok sonra... ya da hiç sonra...
olricx
niye kızayım be?
Den(iz)
Devamını getir bak yazdığının vallahi merak ettim ama ..
Sevgilerimle...
olricx
Den(iz)
(olricx olricx olricx olricx olricx olricx olricx olricx olricx olricx olricx )
Yazım hatası doğrusunu çok yazınca düzelirmiş :)))
Hadii yazı gelsin bekliyorum ....
Den(iz)
Sevgilerimle...
Gule
güzel hareketler bunlar:)
sevgilerimle...