AŞIRI DOZ
Almanya’nın ardından Hollanda ile yaşanan krizde de hükümet yetkilileri tarafından aşırı dozda kullanılan ’demokrasi’, ’ifade özgürlüğü’, ’toplanma ve gösteri hakkı’ gibi ifadeler İktidar Partisinde çeşitli önlemleri de gündeme getirdi. Referanduma kadar bu durumun aralıklarla devam edeceğini belirten Parti yönetimi, hem bu ifadeleri kullananların hem de maruz kalanların fazla etkilenmemesi için rehabilistasyon hizmeti vermeye hazırlanıyor.
Kendimize yabancılaşıyoruz . .
Konuyla ilgili olarak bugün bir basın toplantısı düzenleyen AB Bakanı, Avrupa ülkeleriyle yaşanan krizin Türkiye’deki etkilerine yönelik olarak alınan yeni kararları açıkladı. Kendisi başta olmak üzere çok kısa bir süre içerisinde bu kadar çok demokrasiden bahsetmek zorunda kalan partili yetkili ve bakanların bir çeşit yabancılaşma sendromu yaşadığına dikkat çeken Bakan, "Bu sabah mesela AB’ye karşı demokrasi ve özgürlükleri savunurken ’bu konuşan ben miyim yoksa Norveç Adalet Bakanı mı?’ diye kendi kendimi sorgularken buldum. Bu çok acı bir şey arkadaşlar” sözleriyle yaşanan drama dikkat çekti.
Başta diğer Bakan arkadaşları olmak üzere partideki pek çok ismin benzer şikayetlerden mustarip olduğunu belirten Bakan, yaşanan bir örneği ise şöyle aktardı.
“Bakın geçenlerde, isim vermek istemiyorum bir arkadaşımız, yarım saat kadar Hollanda’nın faşist tutumunu kınadıktan sonra bana gelip ’Ya bu ifade özgürlüğü şeyi benim kafama takıldı, biz de mesela muhalefetin en azından mecliste basın açıklaması yapmasına izin versek mi? Ya da ne biliyim arada bir TV’ye çıkmalarına falan?’ şeklinde bir şeyler söyledi. Elimi alnına götürdüm, ateş gibiydi. Belli ki iyi değildi. Kendisine arkadaşlarımızla birlikte derhal Dombra dinletmek suretiyle müdahale ettik ve bir süre kafa iznine çıkardık. Çok şükür şu an durumu iyi ancak tehlike hepimiz için çok canlı. Şu an son derece kritik bir aşamadayız. Bugün bunu diyen, yarın kuvvetler ayrılığı falan da demeye başlar. Referandum öncesi bu tarz riskleri göze alamayız.”
Demokrasiden nöbetleşe bahsedilecek . .
AB Bakanı, verdiği dramatik örneklerin ardından partililerin yaşanan süreçten olumsuz etkilenmesini engellemek adına alınan önlemleri de sıraladı. İlk etapta bir gün Avrupa’ya demokrasi dersi veren Bakan ve sözcülerin ertesi gün dinlendirileceğini belirten Bakan, şöyle devam etti:
"Bu kriz işi referanduma kadar daha sürer. Dikkatli olmamız gerekiyor. Arkadaşlarımıza ’açıklamaları nöbetleşe yapın, günde 1 saatten fazla demokrasiden ifade özgürlüğünden bahsetmeyin.’ şeklinde gereken uyarılarmızı yaptık. Allah muhafaza çünkü bir söylersin iki söylersin üçüncüde sen de söylediğin şeye inanmaya başlarsın. İnsan zihni çok ilginç arkadaşlar..."
Seçmenleri de uyardı . .
AB Bakanı, ayrıca bu tarz konuşmalara maruz kalan seçmenlere de seslenerek dikkatli olma uyarısı yaptı. Bir süre daha ‘basın özgürlüğü, ’ifade hakkı, ’demokrasi’ gibi şeylerden bahsedebileceklerini belirten Bakan, basın toplantısını şu sözlerle noktaladı:
“Tekrar altını çizmek istiyorum, bunların hiçbiri Türkiye’nin iç meseleleriyle ilgili değil. Vatandaşlarımız açıklamaları lütfen o gözle dinlesinler. Bunları Hollanda’ya falan söylüyoruz biz. Niye? Çünkü onların ihtiyacı var. Adamlarda hala Kral-Kraliçe falan var arkadaşlar. Vatandaşlarımıza da tavsiyem, kendilerinde Türkiye’deki demokrasiyle ilgili en ufak bir şüphe ve soru işareti hissettiklerinde zehirlenme riskine karşı yoğurt yesinler ve vakit kaybetmeden en yakın teşkilat büromuza başvursunlar. İhmale gelmez bu işler...”
ZAYTUNG