BENİMLE HAYATA VAR MISIN -SON-
III
Turuncu kaffede, ikişerli, dörderli gruplardan insanlardan kah neşeli kah dertli konuşmalar duyuluyordu. Kimi dalmış kimi düşünüyor olanlar ise kalabalığın verdiği huzurdan nasiplenmeye çalışıyorlardı. Eskilere dair enstrümantallerle kendinden geçen iki yeni dostlar, sıcak, koyu bir muhabbetin derinliklerinden gezinip duruyorlardı.
Eliza, zengin bir hayatın ona kaybettirdiği zamanlara hayıflanırken “Ölmeden önce insanın bir yoksul dostu da olmalı” içinden söylenirken Ekmenin bu kadar saf, içten samimiyetine şaşkınlığını gizleyememişti.
Zaman akıp geçiyorken Selami dışarıdan içeriye soluk soluğa kalmış bir halde masalarına geldi ve telaşla:
“Hocam! Dışarıda bir yaralı martı sarmaşıkların arasına sıkışmış çıkamıyor… Yardımına ihtiyacım var”
Ekmen “Yapılacak bir şey olmalı” deyip dışarıya koştu. Ardından Eliza da çıktı. Yağmur yağmaya devam ediyordu ve birkaç meraklı müşteriler de dışarıdaydı.
Yabani sarmaşıkların dalları arasında bir kanadı kırılmış diğeri de bükülmek üzereydi martının… Eliza, Ekmenin kollarına sarılıp, derin üzüntülü bir halde:
“Ne olur onu kurtarın! Zavallı bak ne halde, kuşları bu halde görmeye dayanamıyorum!”
“Selami bir merdiven bul”
“Abi buralarda aradım bulamadım… Merdiven için çarşıya inmeliyim, gideyim mi” der demez Ekmen sarmaşıkların dallarını tırmanmaya başladı bir yandan da gül bitkilerin dikenleri kollarına batıyordu. O kolun acısına aldırmadan zor bela dört katlı yapıya çıktı. Dama çıkmış olan Selami de ona yardım etmeye çalışıyordu. Fakat martı yapının orta katında bir yerdeydi. Ekmen son bir hamleyle martıya ulaştı ve kanadının takıldığı dalı kırıp martıyı kurtardı; bu kurtarmada Ekmen birkaç kez düşme tehlikesi atlatmıştı fakat mutlu sona gelmesi oradakileri ve en çok Elizayı mutlu etmişti. Martı, kısa bir süre içinde tedavisi yapılmış ve Selami’ye emanet edilmişti.
“Ok ancak geri çekilerek atılır. Hayat sizi zorluklarla geri çekiyorsa, sizi daha büyük bir şeye fırlatacağı içindir. Nişan almaya devam edin” ***
Ekmen, Elizaya gülümseyerek “Kuşun kurtulması için en çok sen dua ettin peki neden kendin için dua etmiyorsun! Oysa hayat her şeye rağmen yaşamaya değerdir, yazar ne demiş “insanlar her şeyden, herkesten kaçabilirler ama hiç kimse kendi yüreğinden kaçamaz” dedi.
Eliza, korkunç bir denklemin içine girmişçesine; kuşun kurtarılması için harcanan çabanın kendi yaşamına veremediğine şaşırdı. Ve ani bir patlamayı andıran kararlı bir sesle, Ekmene dönüp:
“Haklısın… Seninle bir hayata varım. Peki, sen…” diyerek Ekmenin üzerine etkileyici bir sarsıntı yaratmış oldu. Ekmen, İçine doğan tüm kötü hislere rağmen olayın bu kadar kazasız belasız gitmesi ve Elizanın bu ani dönüşü Ekmeni heyecanlandırmış olmalı ki Elizaya dönüp
“ben de bazen yaşamaya küstüm ve birkaç gün önce beni seviyor sandığım birisine elveda demiştim! Hayat belki seni bana bir ödül olarak gönderdi, hım ne dersin?”
Eliza, gülümseyerek “Kim bilir?” dedi ve ekleyerek “Belki sen de bana ödülsün”
“Yani hayata benimle var mısın? Gerçekten mi? Dün geceki kâbusu unuttum mu diyorsun!”
“Evettttttt”
Onlar yeni bir hayata merhaba derken, saatler geceyi “geç” gösteriyordu ve yeni bir yaşama yelken açan Eliza ile Ekmen kol kola, birbirine yaslanıp ışıltılı şehre(cennetlerine) doğru yürüdüler…
*P.COELHO
**A.ERDOĞAN
***P.COELHO
SON
YORUMLAR
Birbirini tamamlayan iki yarım Ekmen ve Eliza.
Düşünüyorum da gerçekten her insanın hayatına ödül mahiyetinde birisi mutlaka çıkıyor. Çıktığı anda bu ödülün kıymetini bilmeli, canının en tatlı köşesinde saklamalı bence..
Yine çok güzeldi
Kaleminize sağlık değerli dost.
Selam ve sevgilerimle