- 588 Okunma
- 3 Yorum
- 2 Beğeni
DEVLET KENDİ KANUNUNU MU ÇİĞNEDİ?
Hollanda’nın, Dışişleri Bakanımız Mevlüt Çavuşoğlunun uçağına iniş izni vermemesi, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanımız Betül Sayan Kaya’yı da ’ İstenmeyen adam( Kadın tabii ki) ’ ilan edip ülkesinden çıkarması üzerine bir tartşma konusu daha ortaya çıktı.
Konu şu:
13.03.2008 Tarihinde kabul edilip 22.03.2008 Tarihinde Resmi gazetede yayınlanan kanuna göre Yurt dışında ve yurt dışı temsilciliklerde seçim propagandası yapılamaz.
Tam olarak aşağıda göreceksiniz ilgili kanun metnini.
SEÇİMLERİN TEMEL HÜKÜMLERİ VE SEÇMEN KÜTÜKLERİ HAKKINDA KANUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN
Kanun Numarası : 5749
Kanun Kabul Tarihi : 13/03/2008
Resmi Gazete Tarihi : 22/03/2008
Resmi Gazete Sayısı : 26824 -Mükerrer
"YURT DIŞI SEÇMENLERİN OY VERME YÖNTEMLERİ VE GENEL İLKELER’
Madde 94/A -
Yurt dışı seçmenlerin sandık, mektup, gümrük kapılarında oy kullanma veya elektronik oylama yöntemlerinden hangisine göre oy kullanacağına yabancı ülkenin durumuna göre Dışişleri Bakanlığının görüşünü alarak Yüksek Seçim Kurulu karar verir.
Milletvekili genel seçimlerinde, üzerinde Yüksek Seçim Kurulu filigranı bulunan özel imal edilmişkâğıtlara basılı birleşik oy pusulalarında; sadece seçime katılan siyasi partilerin özel işaretleri, kısaltılmış isimleri ve tam yazı halinde adlarıyla her siyasi parti için ayrılan bölümün altında çapı iki santimetre olan boş bir daire bulunur.
Yurt dışı seçmenler, milletvekili genel seçimi, Cumhurbaşkanı seçimi ve halkoylamasında oy verebilirler
Yurt dışı seçmenler sadece seçime katılan siyasi partilere oy verebilirler.
Yurt dışında ve yurt dışı temsilciliklerde seçim propagandası yapılamaz.
İşin doğrusu böyle bir kanunumuz olduğundan haberim yoktu ve bu kanunu bulup okuyunca ’ Vay canına yahu. 2008 den bu yana üç seçim yapıldı ve bu üç seçimde de rahat rahat yabancı ülkelerde propaganda yaptık. Eeee kendi koyduğumuz kanunu kendimiz mi çiğnedik?’ Demekten kendimi alamadım. Yani bizim siyasilerimiz açık açık devletin kanununu mu çiğnediler?
Birinci sorumuz bu. Aklımızda tutalım:
S-1- Başta bizzat kanunu çıkartan hükümet olmak üzere Türkiye’nin iktidarıyla muhalefetiyle politikacıları meclisten kendi elleriyle çıkardıkları kanunu mu çiğnediler 2008 yılından bu güne kadar?
Ama dahası var:
’2004 yılında o günlerin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, Kuzey Kıbrıs Türk Devleti Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’a ’ Git propagandanı kendi ülkende yap’ Diyerek onun Türkiye’de propaganda yapmasına izin vermedi. Rahmetliyi Kıbrıs’a geri gönderdi’ deniliyor.
S-2- R.Tayyip Erdoğan,Rauf Denktaş’a böyle bir şey deyip onu ülkesine gönderdi mi gerçekten de?
Diğer sorular bu sorulara paralel olarak gelen sorular.
Mesela
S-3 Hollanda, Türk kanunlarında ’ Yurt dışında ve yurt dışı temsilciliklerde seçim propagandası yapılamaz’ diye bir hüküm olduğunu biliyordu da bizimkiler bu kanuna uymadıkları için mi bakanlarımıza karşı bu - kabullenemediğimiz- hareketlerde bulundular?Yani Hollanda bize bir yerde ’ Kanunlarınıza uyun kardeşim’ mi dedi.
S-4 Feyzi’nin oğluna Şapur şupur da Çavuş’un oğluna niçin ’ Ya Rabbi şükür?’
Şimdi müsaadenizle 2. Sorudan başlamak istiyorum.
Zamanın başbakanı R. Tayyip Erdoğan, KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş ile ilgili, tam olarak ne dedi? Onu kovdu mu?
Tam olarak dediği şu:
’..........Oradaki konuşmamız da görüşmemiz de gayet iyi geçti. Hassasiyetlerimizi, düşüncemizi söyledik ve ’biz sizin endişe ettiğiniz kadar endişe taşımıyoruz’ dedik ve kendisi hatta ’kampanya için Kıbrıs’a gelecek misiniz? Milletvekilleriniz gelecek mi?’ diye sordu. ’Hayır’ dedik. Ama ben ’Siz Türkiye’ye gelecek misiniz?’ sorusunu sormayı unuttum. Benim de ondan bunu istemem lazımdı. Yani yapılacak bir şey varsa, buyur Kıbrıs’ta onu yap. Ne anlatacaksan Kıbrıs’ta anlat. Ama Türkiye’ye gelip de bazı marjinal gruplarla birlikte ben KKTC’nin Cumhurbaşkanı’nın bu tür toplantıları yapmasını maalesef üzüntüyle izliyorum ve bunu kendisine de söyledim. Daha önce biliyorsunuz ATO’ya geldiler. Malum gruplarla bir toplantı yaptılar. O toplantıya katılanların çoğu TSK’ya ’işgalci kuvvetler’ diyenlerdi. Onlarla beraber ben aynı fotoğraf karesi içinde kendilerini görmenin bahtsızlığını yaşadığımı kendisine söyledim ve ’sizleri o karelerde görmek istemezdim’ dedim. Bunu da kendisine söyledim.’
Evet..’ Git Kıbrıs’ta konuş ne konuşacaksan’ Demiş ama yazıyı doğru okuduysanız altı çizili cümlelerden de anlaşılacağı üzere Rauf Denktaş’ın Türkiye’de konuşmasına engel olmamış. Onu kapı dışarı da etmemiş. Sadece birlikte olduğu kişilerden duyduğu rahatsızlığı dile getirmiş.
Ülkeye sokmamak, ülkede konuşmasını yasaklamak ayrı şeydir, ’ Git Kıbrıs’ta konuş ’ demek ayrı...
Yani bu olayı emsal gösterip ’ Zamanında sen de Rauf Denktaş’ı Türkiye’ye sokmadın’ Demek herşeyden önce yalan olur. Haa Rauf Denktaş’a karşı kullanılan tavrı tartışabiliriz ancak ’ Kovdu, konuşmasına izin vermedi’ Diyemeyiz.
Şimdi asıl can alıcı soruya geçelim:
Daha net anlaşılması için eskiyi bırakıp direkt günümüze bakalım.Bakanımız Bozdağ Almanya’da, Bakan Çavuşoğlu ve bakan Kaya Hollanda ’da SEÇİMLERİN TEMEL HÜKÜMLERİ VE SEÇMEN KÜTÜKLERİ HAKKINDA KANUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN’un 94/A Maddesini mi çiğnemiş olacaklardı eğer kendilerine izin verilseydi?
Ya da bu olaylar yaşanmasaydı Almanya’ya gidecek olan Deniz Baykal, bahsi geçen kanunu çiğnemiş mi olacaktı.
Hepsini geçtim. Kanunlara en vakıf kişi olan Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu Hollanda’da referandum ile ilgili olarak konuştuğuna göre göz göre göre ve bile bile ülkesinin kanununu mu çiğnemişti?
Hemen belirteyim:
Metin Feyzioğlu’nun tam olarak hangi cümleleri sarfettiğini bilemiyorum ama Hollanda’da yaptığı o konuşmadan sonra kürsüye gelen bayan açık açık ’ hayır’ dediğine göre bu bir propaganda konuşmasıdır. Metin Feyzioğlu da aynı yönde konuşmuşsa Türkiye Cumhuriyeti’nin Barolar Birliği başkanı olarak suç işlemiştir.
Bakınız şu video :www.youtube.com/watch?v=PPQvrttjbOA
Ancak...Metin Feyzioğlu akıllı bir insandır. Açık açık suç işlemeyecak kadar da ülkemiz kanunlarını bilir.
O halde?
O halde yaptığı şey propaganda değildir?
’Ama?’ Dediğinizi duyar gibiyim.
Evet..Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına göre yurt dışında seçim propagandası yapmak suçtur. Lakin ...
Lakin İNSAN HAKLARI AVRUPA SÖZLEŞMESİNİN 16. MADDESİ der ki :
Anayasa değişikliği referandumuna ilişkin yabancı bir ülkede yapılacak SİYASİ ETKİNLİK VE TOPLANTI , “propaganda” kapsamına girmediği, sadece açıklayıcı ve tanıtıcı nitelikte olduğu ölçüde ifade hürriyetinin kullanılması kapsamında korunacaktır.
Kişileri belirli bir şekilde davranmaya veya oy kullanmaya teşvik eden ve yönlendiren siyasi etkinlik ve toplantıların, bu siyasi toplantı ve etkinliğin gerçekleştirileceği ülke tarafından kısıtlanması mümkündür.
Yani siz eğer referandum ile ilgili olarak sadece anayasanın değiştirilecek on sekiz maddesinin neler olduğunu, bu madde değişiklikleri ile nelerin geleceğini, nelerin gideceğini anlatan,’ evet’ ya da ’ hayır’ oyu kullanmaya teşvik edici bir ifadeye yer vermeyen bir konuşma yapabilirsiniz. Konuşmanızda bu esasa aykırı bir durum olursa yabancı bir ülkede propaganda yapmış olursunuz ve yaptığınız suç olur.
Hemen unutmadan söyleyeyim: Bir Türk vatandaşı olarak gittiniz yabancı bir ülkede seçim propagandası yaptınız diyelim ki. Bu da yasak... Yani suç... Peki bu suçun cezası ne?
Lütfen kemerlerinizi sıkı bağlayın ve gülmemeye çalışın. Zira bu suçun(!) cezası 2017 yılı için sadece 227 Tl idari para cezası )))))))))))))))))))))))))
Öyle ya da böyle. Eğer siz bu ülkeyi yönetenler olarak suç işlerseniz sade vatandaş ne yapmaz? Yani derler ya ’İmam yellenirse cemaat def-i hacet eder’ O hesap.
Ancak görüldüğü gibi İnsan Hakları Avrupa Mahkemesinin 16. Maddesi bir açık kapı bırakmış.
Bu durumda?
Bu durumda ne Bekir Bozdağ, ne Mevlüt Çavuşoğlu, ne Betül Sayan Kaya, ne de Deniz Baykal eğer yurt dışına gitselerdi ve orada Türk vatandaşlarıyla buluşup anayasının değiştirilecek on sekiz maddesinin tanıtımını yapmış olsalardı yaptıkları şey - cezası 227 Tl idari para cezası olsa bile- suç sayılmayacaktı. Kaldı ki hep suç suç dediğimiz bu durum - Kanunda açık bir cezai müeeyyidesi olmadığı için- suç değil kabahattir ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun “Emre aykırı davranış” başlıklı 32. maddesine göre değerlendirilir ki dediğim gibi ceza 227 Tl idari para cezasıdır.
Şimdi...
Bizim bakan, milletvekili, politikacı ya da Metin Feyzioğlu gibi gırtlağına kadar politikanın içinde olduğu halde politikacı olmayan herhangi bir vatandaşımız Türk kanunlarına göre yurt dışında ’ Tanıtım ve bilgilendirme ’ amaçlı toplantı yapabilir. Dolayısıyla eğer adını saydığım kişiler ’ Propaganda değil, tanıtım etkinliği yapacağız’ demişlerse ( Ki mutlaka böyle demişlerdir. ) Bu durumda yaptıkları/ yapmaya çalıştıkları şey Türk kanunlarına göre suç olmadığı gibi Avrupa İnsan hakları normlarına göre de suç değildir.
Peki böyle mi olacaktı? Yani parlamenterlerimize izin verilseydi sadece tanıtım mı yapılacaktı?
Bunu bilemeyiz. Hiç bir insana ’ Ben senin suç işleyeceğini zannediyorum’ diye ceza veremezsiniz.
Haa şu denebilir.
’Yahu ülke, onların ülkesi. İster izin verirler, ister vermezler. Kim ne diyebilir ki?
Doğrudur. Hani Muharrem İnce de demişti ya Erdoğan’a hitaben ’ Şimdi Hafız Esat gelip bizim ülkemizde propaganda yapsa sen izin verir misin?’ Diye. Vallahi zinhar vermez öyle bir izni. Lakin Hollanda olayı biraz farklı. Yani 4. Soruyu boşuna sormadık: Feyzioğluna şapur şupur da Çavuşoğluna niçin Ya Rabbi şükür?
Dünkü yazımdan sonra özelden yorum yazanlar oldu: ’ Hocam ! Ya Hollanda derse ’ Kardeşim ! Ben sizin kanunlarınızı uyguluyorum. Sizin kanunlarınız yurt dışında seçim propogandası yapmak yasaktır diyor’ İşte o zaman ne cevap veririz adamlara?’
Yani 3. Sorudayız.Ona cevap vereceğiz yani.
Aslında verilecek cevap gayet açık ’ Müneccim ... ( parmağı diyeyim ayıp olmasın) Müneccim parmağı mı yedin kardeşim? Ben oraya tanıtım programı ve etkinliği yapmak için geliyorum. Benim propaganda yapacağımı nereden bidin de daha ağzımı açmadan ülkenden kovuyorsun, uçağıma iniş izni vermiyorsun?
Ya da ’2008 den beri izin veriyordun da neden bizler 15 Temmuz’da Feto’nun ihanetini ülke ve millet olarak savuşturduktan sonra bu tutumunu değiştirdin? ’
Öte taraftan Hollanda hiç bir zaman bize ’ Sizin kanunlarınıza göre yurt dışında seçim propagandası yapmak suçtur. İşte bu sebeple sizin parlamenterlerinize burada konuşma izni vermiyoruz’ Diye bir şey de söylemedi. Bunu maalesef bizim mal bulmuş Mağribiler söylüyorlar.( Başta Sözcü gazetesi yazarı Saygı Öztürk olmak üzere ) 2008 yılında çıkarılmış kanunu yazıyor ama her nedense İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesinin 16. Maddesini es geçiyor.
*****************
Bir fıkrayla devam edip noktayı koyalım.
Temel ile Dursun sahilde denizi seyrederlerken birden Temel atılmış.
-Ula Tursun. Cordin mi martiyi, uçar iken ganadini suya değdirdi uçti.
Dursun itiraz etmiş
-Ula martinin ganadi suya teğmedi.
Değdi- değmedi diye başlamışlar tartışmaya. Her ikisinin akrabaları da dahil olmuş tartışmaya ve bıçaklar çekilmiş sonunda. O ona, bu buna derken Temel ile Dursun dışında hepsi ölmüş. Onlar ise artık adım atacak halde olmadıkları için kavgaya devam edememişler.
Aradan yirmi yıl kadar geçmiş. Ayrı ayrı yerde yaşayan Temel ile Dursun artık olgun(!), aklı başında (!) kişiler olarak bir daha karşılaşmışlar.
Temel demiş ki :
-Ula yirmi sene once ne aptal idik. Bir marti yuzunden birbirimizi kırdık. Haçan o pok yiyenun martisinin ganadi suya teğmemişti aslında.
Dursun atılmış.
-Yanılaysun. Aslinda teğmiş idi.
Bir kez daha bıçaklar çekilmiş....
Yani demem o ki zaman ’ Martının kanadı suya değmiş miydi, değmemiş miydi’ zamanı değil.
Zaman, eski hesaplaşmaları bir tarafa bırakıp topyekun üzerimize gelen Haçlıya karşı dik durma zamanı. Çünkü biz ne Iraklılara benzeriz, ne Suriyelilere. Onların bir başka vatanı olabilir ama bizim yok.
***********************
Aslında yazacağım bir o kadar daha çok şey olmasına rağmen bu bile çok uzun oldu. Hakkınızı helal edin değerli okurlarım.
YORUMLAR
TC.Başbakanı Binali Yıldırım geçen hafta yaptığı açıkhava toplandısın olsa gerek dile getirmişti bunu "Hollanda'da seçim dönemiymiş, bu aralar gelmeseniz iyi olur" demişler
ayrıca
Sayın Aile ve Kadından sorumlu bakana gelmemesi söylendiğinde karayolundan aynı model marka renk 5-10 arabalarla o ülkeye girmelerini tavsiye edenin ki bakanın hamgi arabada olduğu anlaşılmasın diye tavsiyesi neden dinleniyor.
Yakın geçmişte Kemal Karabulut ki ychp'nin başkanıdır gitmek istediğinde kapıdan çevirip ülkemize geri gönderildiğinde adalet bakanımızın sözlerini lütfen hatırlayınız.
Hasılı ben komşuma aleni evime gelme uygun değilim misafir ağırlayamam dediğimde komşum inat ederse suç kimin?
Ülkemizin düştüğü bu durum hoş mu?Avrupa zaten Türk aşkıyla yanıp kavrulmuyor her fırsatta Türkiye'yi nasıl yesek derdinde eer bu neyin inadı? Hayır efelenip efelenip sonra dönüp özür diliyoruz! Nerede kaldı ülkemizin itibarı? Türkiye'nin hakarete uğraması ki iki ülkenin birbirlerinde ciddi ticari ve askeri işbirliği ve çıkarları varken çok mu lazımdı şimdi bu çirkin kavga. Hollanda zaten Avrupa'nın şımarık çocuğu, o mızıkdayınca hepsi cephe aldı.Diplomasi bunum için var ve ilk sinirlenen kaybeder.
Hadi bakalım herkes eline bez alsın ortalıktaki çamuru temizleyecez. De haydi. Rusya'dan ve İsrailden dilenen özürlerin bedelini halen ödüyoruz. Bu vatan bizim akıllı olmak zorundayız, adamlar zaten ırkçılığa meyilli oralarda yaşayan Türk'lerin düştükleri durumu hiç gözardı edemeyeceğim. Olan onlara olacak ki çoktan başlamışlardır Türklere hamle yapmaya.
Bütün bunlar olurken bay vekilin ifadesine bakınız
AKP İzmir Milletvekili Hüseyin Kocabıyık, Türkiye’nin son günlerde gerilim yaşadığı Almanya ve Hollanda’ya teşekkür etmek gerektiğini söyledi: “‘Evet’ oylarına iki puan katkı yaptılar.”
ne deyim tebrikler bay vekil 2 puan nedir yani, nedir? İnsanların aklına soktuğunuz soru işaretlerine değdi mi? Dehşet içindeyim!
Hasılı izleri iyi takip etmek işaretleri satıraralarını iyi okumak gerek.
Teknolojik yollardan insanlara ulaşılabilirdi ki bence çok çok çok daha etkili olurdu.
Ha bu arada tapınakçı zihniyeti intikamını hemen almaz sen unutırsun o not alır bekler vakti geldiğinde önüne koyar buz gibi intikam yemeğini o vakit sen düşünürsün.
Sapla samanı ayırıp birlik olmak zorundayız.
Allah selamet versin.
sana gönderdiğim videoya bak lütfen ne söylemişler sen de göreceksin ayrıca hollanda da o sarışın emmi seçimi kazanırsa bizim sayemizde kazanacak aha da yazdım buraya
Filiz Şahin. tarafından 3/14/2017 11:37:09 AM zamanında düzenlenmiştir.
Filiz Şahin.
nasıl sonuçlar,?
sami biberoğulları
Yukarıdaki mışlı mişli yazıyı görmüştüm zaten. Başka ilaveler de vardı.Fakat olay sadece Hollanda olayı değil ki.
Dün Akşam CNN Türkte Ahmet Hakan'ın moderatörlüğünü yaptığı programda bir sürü prof konuştu ve özellikle birinin söyledikleri oldukça ilginçti: '' Gezi olaylarına kadar Erdoğan'ı yere göğe sığdıramayan Avrupa, Gezi olaylarından sonra tam tersi bir tutuma girdi.'' Neden? Çünkü bu güne kadar Türkiye'yi avuçlarının içinde tutuyorlardı ama baktılar ki avuçlarından kaymakta...
Mesela Almanya'da basılan her on gazetenin yedisinde neredeyse tek haber Türkiye ve Erdoğan imiş. Sebep: En geçer akçenin Erdoğan ve Türkiye olması.
Peki bu durumun yansımaları ne?
Mesela Almanya'da Merkel gücüne güç katıyor. Hollanda'da bahsettiğin sarışın hızla yükselişe geçiyor, Türkiye'de de Erdoğan tırmanışa geçmiş vaziyette. Ancak, Türkiye'yi avuçlarında tutmak isteyen Avrupa, bu tutumuyla onun daha da fazla avuçlarından kaydığını görmüyor ya da görüyor ve son bir Haçlı seferiyle işi halletmeyi düşünüyor.
Yani özetle Avrupa Türk'e düşmanlığa devam ettikçe Erdoğan yükselişe geçiyor, Türkiye Avrupa'ya düşman gözüyle baktıkça onların liderleri...
Kazanan da kaybeden de aynı...
Müthiş bir satranç oynanıyor vesselam. Bizde ne kadar mehter marşları çalmaya başladıysa Avrupa'da da artık o mealde marşları her ne ise çalmaya başlamış vaziyette.
Görelim Mevla neyler, neylerse güzel eyler deyip bekleyeceğiz gayrı.
Haa o sarışın seçimi kazansa da Hollandanın başına geçemezmiş zira tek başına iktidar olması söz konusu bile değilmiş, diğer siyasi partilerin hepsi de onunla koalisyon kurmayacaklarını seçim öncesi söylemişmişler.Uzman proflar öyle dedi.
Selam ve sevgilerimle.
Filiz Şahin.
bir gün bir uçakta fransız, ingiliz, alman, rus, iranlı, hollandalı ve türk gidiyorlarmış.neyse uçak rotasını takip ederek giderken ingilterenin üstünden geçiyor.ingiliz şöyle bir aşşağıları süzüyor ve lafa giriyor: -arkadaşlar,burası benim memleketim ingiltere bizim diyor biramız acaip meşhurdur şahane biralar üretiriz içmelere doyamazsınız.. neyse ingiltere bitiyor fransa nın üstünden geçiyor ve fransız dalıyor: -burası da fransa bizim kızlarımız meşhurdur öpmelere kıyamazsın. derken almanya ya geliyor uçak alman bi iç çekiyor .. -hey gidi memleket diyor biz diyor bir arabalar üretiriz binmelere kıyamazsınız.. sonra efenim geliyor hollanda ya hollandalı bakıyor şööyle bi aşşaa: burası da hollanda diyor ah o güzel evler diyor bizim evlerimiz meşhurdur... uçak geçiyor rusyaya sonra (nasıl bi rotaysa artık): -rus bakıyor aşşaa bizim diyor kgb miz meşhurdur dünyada sinek havalansa haberdardır... sonra irana dönüyor uçak iranlı bakıyor şöyle bi göz süzerek:>-abiler diyor burası da iran bizim de halımız meşhurdur diyor yumuşacıktır.. geldik türkiye ye.. türk bakıyor abi aşşa, düşün düşün nerden başlasamki (o kadar çok meşhur şeyimiz var ki en orjinalini söölemeliyim diye) hah buldum diye düşünüyor ve başlıyor anlatmaya... arkadaşlar diyor burası türkiye, bizim diyor, delikanlımız çok meşhurdur... öyleki alır fransızın kızını, içer ingilizin birasını, atar almanın arabasına, götürür hollandalının evine,yatırır iranlının halısına, bir güzel öper, kgb'nin de ruhu bile duymaz.
:)
ırkçı hollanda hocam :)))
hem de uyanıklar bir kaç gün önce petrol ofisini satın aldılar
ama elbet yaptırım uygulayacağız bir gün mutlaka
olmadı buradan işte şimdi tam buradan tüm dünyaya hepsini rezil edeceğiz:)))
yazı güzel ve tehlikeli:)
varolun siz
saygımla
geceniz ışıklı ola...
Aşkar
gülme ama Şairim ya
yaktı ya bizim delikanlılar bayraklarını işte daha ne
yanlışlıkla fransız bayrağını yaktılar ama olsun onlarda ırkçı sonuçta
zaten tanımıyoruz hollanda bayrağını demişler yakmadan önce:)
-Ezrak Rahel-
Ben buna da gülerim ki
:))))))))))))))))))))))
gece gece tebessüm oldunuz
güzel olsun geceniz
var olun siz
sami biberoğulları
Fıkrayı biliyordum ama senin kaleminden bir kez daha okumak güzeldi.
Şu Hollanda bayrağı yerine Fransa bayrağı yakma olayına gelince. Ben bir önceki yazımda boşuna mı ''Allahım Cahil Cesaretinden de koru bu ülkeyi'' dedim.
Bu arada o vatandaşlara sakın Flying Dutchman'dan bahsetmeyelim. Manasının Uçan Hollandalı olduğunu öğrendikleri anda elde tüfek ava çıkarlar. )))))))))
Selam ve sevgilerimle.
Aşkar
buradan yine sesleniyorum eyyy hollanda akıllı ol akıllı bize giydirtme yine dantelli kefenleri kendini gülmekten öldürtme
Sizde bişey diyin Sami hocam şu hollandaya bakın adını bile küçük yazdım ülkenin maksat küçük düşsünler
iyi geceler her iki değerli kaleme:)
geceniz ışıklı ola...
Sami Hocam merhaba.İlginç bir konu bulmuşsunuz ama benim kanaatım şöyle:Diyelim ki kanun ihlal edildi,buna dikkat çekecek başka bir ülke olmaz /olamaz!
İlgili merci YSK'dır...Bu maddeyle ilgili olarak "yasaklamayı" başka ülke neden uygulasın ki...O zaman bizim her kanunumuz bağlar mı onları?
Mer'i kanun çıktığı ülkede geçerlidir,takdir de YSK'nın demeliyim.
sami biberoğulları
Elbette ki mer'i kanun çıktığı ülkede geçerlidir. Ama bu kanunu emsal gösterip sen yabancı bir ülkede seçim propagandası yapamazsın. diyorlar. Kim diyor? Bahsi geçen yabancı ülke değil. Bizdeki herhangi vatandaş diyor. YSK filan da değil.
Selam ve sevgilerimle.