İlk köyümdü..
Tarih 1988 ondört aralık halk eğitim merkezinin açtığı halı kursunda usta öğretici olarak görev alacaktım. Çok heyecanlıydım.. İçimde korku ve sevinçten doğan bir karmaşanın içindeydim.. O gün yeni insanlar tanıyacak ve ilk kendi öğrencilerim olacaktı. Halk eğitimden yola arkasına halı tezgahları yüklü doçla egenin dağ köylerinden birine çıkıyorduk. Gittikçe yükselen kıvrım kıvrım dağ yollarında kuş uçmaz kervan geçmez toprak yolların bir kısmı kardan kapanmış büyük güçlük içinde gideceğimiz köye varmıştık..
Hamamköy, beş sepelenmişin köyün en büyük köyü: etrafı dağlarla çevrili ilk baktığınızda kendinizi yayvan bir kazana düştüğünüzü zannedersiniz.. Hava o kadar soğuktu ki;
Köy meydanına indiğimizde tezgahları kuracak kuladan gelmiş halı ustaları, halk eğitimden görevlendirilmiş görevli bir iki memur ve hepimiz beş altı kişi direk olarak orada ilk gördüğümüz kahvehaneye daldık. İçerdeki köylülerin hepside dönüp bize baktılar..
Kahveci hemen yanımıza gelip ne isteğimizi sordu. Beş altı çay belkide hayatımda ilk kez bir kahvehanede çay içmiştim. Henüz yaşım yirmili yılların başlarındaydı. Ve herkes beni süzüyordu. Çayı içip bir an önce merak ettiğim kurs yerini görmek istiyordum.
Neyser ki muhtar encümenleri geldi. Ve bizi ilkokul bahçesi içinde eskiden okul olarak kullanılan iki sınıf gösterdiler. Birini hemen beş tezgah kurup birde odun sobası kurdular..
Aradan iki saat kadar geçti. Geçmedi köy fırınında közlenmiş kestane ve çay kahvecinin mi yoksa muhtarın mı ikramı olduğunu şimdi hatırlamıyorum.. Bu küçük köyde muhtarın bir lokantası vardı. Ve o gün yemeğimizi orafa yedik.
O gün akşama kadar kurulan tezgahlar ve tezgâhlara takılan halı çözgüleri ertesi günün yarına kadar sürmüştü. O hafta muhtar yardımcısının evinde kaldık. Orası adeta bir pansiyon gibiydi. Gelen her yabancı bayan misafirler orada kalıyordu.. Ben, yeni gelen köy ebesiyle bir odayı paylaştım.. Doğrusu 40 lıyaşlarda olan bu kadının yanımda olması bana güven vermişti.
O vakte kadar yatılı okul dışında evde uzak kalmamıştım.. Neyse ki ; bu uzun sürmedi. Köyde muhtar bir ev ayarladılar.. Artık , kendi başıma bir güvenli bir odam vardı.
Issız bir yalnızlık vardı
içimde
kendi ruhumu sarmaya çalıyordum.
ve içimde göçler başladı.
o gün hem en uzun gün, hemde en kısa gündü.
yabancı etrafımda en yabancı insanlardan örülü bir gün hava oldukça soğuk, çabuk bitmesini istediğim bir düş gibiydi.
günler geçtikçe alıştım. Ve bu yalnızlığı sevmeye başladım...
Bu benim ilk köyümdü. Orada çok güzel günler yaşadım. Güzel dostluklar paylaştım... Ve daha yirmiüç yaşındaydım.. Bu günlük bu kadar....
Nurten Ak Aygen
12/03/2017