- 317 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ELMAS
Burası hiç eski okuluma benzemiyor, diye geçirdi, içinden.
Hangi sınıfta olduğunu da,sınıfın nerede olduğunu da bulmak oldukça zor olmuştu zaten. Kendinin bu
sınıfın listesinde olduğundan iyice emin olunca ürkek adımlarla içeriye süzüldü. Korkak bakışlarla
sayıları çok olmayan sınıftaki geleceğin arkadaşlarına baktı. Birkaç grup oluşmuş,kendi aralarında
konuşuyor,gülüşüyorken genelde dağınık bir görüntü veriyordu. Çoğunlukla,tek tek oturulduğundan
boş sıra kalmamıştı. Boş bir sıra bulsa orayı tercih edecekti. İkinci bir defa göz attı sınıfa. Hangisinin
yanına oturmalıydı?kendisi gibi birini arıyordu buldu da.
_merhaba oturabilir miyim?
Sanki duvar vardı karşısında. Hiç ses çıkmadı. Bir ses çıkması için beklediği zaman o kadar uzadı
Ki,nerede ise başka bir sıraya yönelmek üzereyken,cevap beklediği kızdan zoraki bir gülümseme geldi.
Bu oturabilirsin demekti.
Oturdu. Uzun bir süre konuşmadılar. O,çevresini izlemekle yetiniyordu.
İyi giyimli,kırmızı yanaklı,etli canlı çocuklar sınıfı gürültüye boğarken,diğerleri de Zeliha gibi onları
Seyrediyorlardı. Bir süre sonra sıraların üzerinde gezenler,kovalamaca oynayanlar,yüksek sesle gülenler
sınıfı birbirine katmaya başladılar.
Zeliha olanları izlemektense yanındaki ile ilgilenmeyi düşündü.
_Adın ne,benimki Zeliha
Yine sessizlik,ama bu sefer uzun sürmedi.
_Yasemin
Başka söz çıkmadı,kızın ağzından.
Zeliha kızı görüntüsünden çözümlemeye çalıştı. Hiç olmasa bu yolla onu tanıyabileceğini düşündü.
Yasemin’in saçları uzun ve siyahtı. Arkadan o kadar sıkı bağlanmıştı ki anlının derisi arkaya doğru
gerilmiş,kopacak gibi duruyordu. Bu kız çok mu titizdi,temizdi?
Bazıları gibi makyajı bile yoktu. Üzerindeki formanın renkleri solmuştu.
Üstelik sanki büyüktü de etek boyuna baktı,diz seviyesinin altında duruyordu. Ayakkabıları ise
oldukça ucuz görünüyordu.
İşte dedi,önceki teşhisinde yanılmamışım o da benim gibi fukaranın biri. Suskunluğu ezikliğinden
olsa gerek. Benim en yakın arkadaşım o olacak.
İlk günler,özellikle Zeliha için yoklamalarla geçti. Çevresini tanıdı. Okulu,sınıfı,öğretmenleri ve
öğrenceleri tanıdı.
Bu yabancı sınıfı bir hafta içinde benimsedi,arkadaşlarına ısındı. Bir haftadan sonra hızlı bir
gruplaşma görülmeye başlandı sınıfta. Etli,canlı,kırmızı yanaklı,şımarık çocuklar oturdukları grup
içine yasemin ile Zeliha’yı almadılar. Zeliha’nın pek umurunda değildi de,Yasemin çok üzüldü.
Zeliha:
_Arkadaşım,boş ver. Biz birbirimize yeteriz. Hem biz onlara ayak uyduramayız,diyordu.
Yasemin ikna olmuş gibi görünse de içten içe hayıflanıyordu. Önceleri bu ezikliğini pek dışarı
Vurmadıysa da o grupla dirsek temasına hiç geçmedi.
Etli,canlı,şımarık çocukların grubunda en göze batan elçindi. Babasının tek kızı olan Elçin’in her
giydiği markalı olur,çevresi hiç boş kalmazdı. Grubun yöneticisi de doğal olarak Elçindi. Yasemin,bu
gruba girebilmenin yolunu da Elçin’den geçtiğini biliyordu. Elinden geldiğince Elçin’e hoş görünmeye
çalıştı.
Birinci dönemin ilk sınavları başladığında Yasemine gün doğdu. Planına göre elçine sınavda
yardım edecek,böylece gözüne girecekti. Günlerce matematik çalıştı. Yasemin ,oldukça ilerledi.
Sınav günü geldiğinde Yasemin’in bir çabası gerekmeden Elçin teklif etti,birlikte oturacaklardı.
Öyle de oldu. Sınav süresince hiçbir soruya cevap veremeyen Elçin,yetmiş sekiz almış,Yasemin
sadece yirmi alabilmişti. Öğretmen sınav sonuçlarını okurken hem Elçin’e, hem de Yasemin’e anlamlı
anlamlı bakmış,onların kağıt değiştirme ihtimallerini aklına getirse de Yasemin’in zayıf alma pahasına
bunu yapmayacağını düşündüğünden kimseyi suçlamamıştı.
* * * * *
-Aman Allah’ım bu Yasemin mi?
-Nereden bulmuş bu kız bunları?
-Sen bilirsin Zeliha,bu kıza ne oldu?
Sınıfta,Yasemin’deki değişiklikler konuşulurken Zeliha hiç yorum yapmamış,onları kaygıyla
seyretmekten başka da elinden bir şey gelmemişti.
Okulun idare odasında bir kadın,bir sandalyenin köşesine iğreti oturmuş,elinde eski bir mendil,
Ağlıyordu. Üstünde renkleri solmuş basma bir elbise,ayağında yılların yıprattığı bir ayakkabı vardı.
Çorapları kalın,koyu renkli ve oldukça bol,aşağıya yığıntılı duruyordu.
-Lütfen ağlamayın,bulunur.
İçin için ağlayan kadın bir taraftan da mendil ile gözlerini silerek
-Benim tek umudum oydu,şimdi ben nerelere gideyim.
Müdür yardımcısı bayan,bu duruma dayanamıyor,onu teselli için yapacak bir şey olmadığını da
biliyordu. kadının yanına geldi,çömelerek ellerini tutup:
-Teyze,nasıl oldu bu iş?
-Ne olduysa bu okulda oldu. Kızım zenginliği sever,fakir olmaya kahrederdi.
-Bizim okula gelince ne oldu?
-Tutturdu bana şunu al,bunu al diye.
-Aldınız mı?
-Nereden alayım a evladım? Baba kötürüm,ben dersen gündelik ev temizliğinde...
-Sonra
-O kadar ısrarlı ki. Ben ,okusun,kendini kurtarsın isterim.
O giyimde kuşamda. Sonra gitmem,dedi,okula. Bende çare tükendi. Yıllarca biriktirip aldığım,
Hastalıkta sökellikte diye sakladığım bileziği bozdum.
-Allah Alllah
-Ne istediyse aldım. O da yetmedi harçlık,dedi,tutturdu. Rızkımızdan böldüm onu da verdim.
-Duruma göre bunlarla da yetinmemiş.
-Nerede kızım?bir türlü memnun edemedim. Sonra benim alamadığım şeylerle gelmeye
başladı eve. Pahalı ayakkabılar,elbiseler,şu yüzlerine çaldıkları boyalar,acayip kokular.
-Nereden bulmuş peki?
-Sordum. Arkadaşları veriyormuş. Yapma kızım,dedim,etme dedim. Bu senin gittiğin yol
yol değil dedim.
-Bu kadar olur! Peki,neden gelip bunlardan bizi haberdar etmedin? Yardımcı olurduk.
-Kızımın yüzünden,okula gelme,utanıyorum senden dedi. Senin gibi annem olmaz olsun,dedi.
Okula gelirsen bir daha gitmem dedi.
* * * * *
Yasemin’in belki onuncu denemesiydi bu. Birkaç satır yazıyor,sonra yırtıp atıyor. Annesinin
meraktan kurtarmak,rahatlatmak isteğiyle yazdığı hiçbir satırı beğenmiyordu.
Yeni bir kağıt daha aldı eline:
Canım anam diye yazdı. Gözleri daldı,anasının kokusu geliyordu sanki burnuna. İçi
Burkuldu,gözünden düşen damlanın kağıdı ıslatmasına son anda engel oldu. Sonra bir ses duyuldu.
-Elmas,Elmaaas...
Daha yeni alışmıştı bu isme. Kendine seslendiğini fark edince kafasını o yöne çevirdi.
-Bırak kağıtla,kalemle uğraşmayı. Müşterin var, haydi kızım.
SON
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.