Şairlik bana göre degil
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Siirlerimi genellikle gece yazarim,aslında yazmaya da yeni başladım,yazmak iyi hissettiriyor insanı.
Geç de olsa bu güzelliği keşfetmenin heyecanıyla fırsat buldukça defterime notlar alıyorum.Ama zaman...
Öyle büyük bir dert ki benim için.Okul,ev işleri...Çoğu zaman nereye yetişeceğimi bilemiyorum.
Bir de eşimin ve kızımın dağınık halleri yok mu...
Bazen birçok işin içinde cinnet geçirmemek için bir kahve hazırlayıp onca dağınıklığın içinde
sakin olmaya çalışıyorum.Bazen kahvenin bile işe yaramadığını belirtmeden geçemeyeceğim.
Birkaç gün önce yazdığım şiiri eklediğimde sitedeki değerli arkadaşlarımdan birisi
şiirlerimi gündüz yazmamı önermişti, gerçekten gece hep aynı temaları
çağrıştırıyor gibiydi.Ben de şiirlerimi bundan böyle gündüz yazmaya
karar verdim.
Bu sabah eşimi işine uğurlayıp masamın başına geçtim.Oh ne güzel bir duygu dedim içimden, sessizliği çok seviyorum.Kızım da uyuyor mışıl mışıl...Dersim de yok bugün.Haber izleyip de moralimi de bozmak istemiyorum.En azından şiir bitene kadar...
Bu anın tadını çıkarmalıyım,bir keyif kahvesi hazırlamalıyım hemen.Sabahin erken saatleri ve gece yarıları okumak için en uygun zaman benim icin ve aslında en çok sevdiğim zaman dilimi...en azından kapının ve telefonun calmayacagini hissetmek bile güzel bir duygu...Gercekten içimde garip huzur bulduğum bir an,oh be...Şiir yazmak için heyecanla masa başına geçtim elimde hazirladigim köpüklü kahvem...Kızım hala uyuyor, o’nun uyuduğunu görmek nasıl da sevindiriyor beni zira kızımla günde en az on defa bebeği yatırma oyunu artık beni sersemletiyor.İşin en acı yanı oynadigimiz oyunda bebeği günde on defa yatırdığımız halde gece en az üç masal uydurmama rağmen kızımı bir türlü yatıramayışım.
Eşim evde olduğunda ise aslında seviniyorum; ama televizyon sesi konusunda ortak fikirde olamayisimiz ve gündüz evde olmadığı için restaurant titizliğinde ikramlari bekleyisi tabi ki bazen yalnızlık hissini bir özlem haline getiriyor.Ama şimdi yalnızdım,kızimin isteyeceği oyun yok esimin bekleyeceği servis yok.Yasasin özgürlük...
Şiir yazma zamanını değiştirmişken güzel bir konu da olsun istedim.Aşk şiiri olsun dedim
ve yazmaya başladım.Kızım yanı başımda uyuyordu.
Şiire öyle odaklanmıştım ki bir taraftan da iyi ki sabah yazıyorum gerçekten daha duru oluyor zihin,diye düşünüyorum.Daha ben bunları düşünürken kapı çalmaya başladı. Baslamistik mesaiye..Ama açmaya niyetim yoktu tabi,kızım uyuyordu o uyanmadan bu şiiri bitirmeliydim.Her kim gelmişse bir iki çalar sonra vazgeçer
diye düşünüyordum,yani aslında öyle umuyordum,Olmadı,Her kim gelmişse o kadar ısrarla çalıyordu ki anlasilan vazgeçmeyecekti.Mecburen yerimden kalktım ve kapıyı açtım.Kızgınlığım önce şaşkınlığa sonra da gülümsemeye bıraktı yerini.Gelen eşimdi:
_Ben kahveni içmek için yanına geleyim, sen kapıyı açma bana,oldu mu şimdi diye söylendi gülümseyerek,
sevinmiştim aslında sürprizine.Sevinmistim de kızım uyanmadan bu şiir bitmeliydi.Siir bitmeli ki daha ev işleri,yazılı kağıtlari,şiir etkinliği için hazırlıklar....
Hemen ikinci defa kahve hazırladım,beraber içtik.eşim, işime dönmem gerekiyor
deyince tamam iyi olur aslında ben de şiirime döneyim, dedim.Masamın başına geçtim tekrar,kızım daha uyuyordu.
Cep telefonum da kapalı,açmaya niyetim yok,şiire henüz odaklanamamistim daha, ev telefonum çaldı.
Kızım uyanmasın diye nerdeyse ışık hızıyla aldım elime ahizeyi.Arayan kardeşimdi.Niye cep telefonunu
kapatmışım,merak etmiş,hastaymış,işe gitmemiş.Canım sıkıldı uzakta ve hasta oluşuna,
Telefonu kapatıp şiire döndüm,neyse ki kızım uyanmadı.Masamın başında birkaç dize yazmistım ki
kapı tekrar çalmaya başladı,eşim olamaz bu defa,kim ki acaba?Açmaya hiç niyetim yoktu,birden bir bağrışma... Eşimin yeğenlerinin üçü birden:
_Yenge,Hena’yla oyun oynamak istiyoruz,kapıyı bize niçin açmıyorsun?
Aman Tanrım,hemen pencereye koştum,pencereyi henüz açamadan bu defa tekrar ev telefonu çalmaya başladı.Hena’ya baktım yok uyanmamis.
Önce telefonu açtım.Nefes nefese kalmıştım.Eşimdi arayan, bazı evraklarla ilgili bir şey sordu,cevaplayıp
hemen kapattım.Kızım henüz uyanmadı,çocukları da Hena uyanana kadar evlerine yolladım,artık bu şiiri bitirmek istiyordum.
Ama aşk şiiri o anki ruhuma çok uygun kaçmayacaktı.Epey gerilmiştim çünkü.Neyse ki daha zamanım vardı
en azından,tekrar yazmaya başladım temada değişiklik yaparak,aradan biraz zaman geçti.. Ah yine telefon...O an telefonu dışarı fırlatmak için olağanüstü bir istek duydum.Bu defa arayan ablamdı.Okulla ilgili güzel bir haber verdi,sevindim.Telefonu fırlatma istegim yok oldu böylece ; kızım daha yatıyordu.Şiir aşk şiiri olacakken adı ’HADİ GİT ’ oldu.Son düzeltmeleri de yapayım derken kızımın o güzel sesini duydum:
Anne yanıma gelir misin,ellerine dokunmak istiyorum,dedi.
Hemen yanına gittim.Sarıldım, öptüm onu.Bu arada ablaları tekrar kapıya vurmaya başlamıştı bile.Neyse, Hena madem uyanmisti ablalarıyla oyalansin bari ben de not defterime yazdigim şiiri deftere ekleyip bu eziyetten kurtulmak için çabaliyordum.Çocuklar yanımda oynarken ne kadar zaman geçti fark etmemiştim bile, içlerinden
birisi pencereden dışarı bakarken telaşla bagirdi: Yenge disari koş bence,Hena dışarı kaçmış,üstelik babasının ayakkabılarıyla..Hemen dışarı fırladim.Hena’yı içeri aldım ve kızımı kucağıma alip şiiri eklerken iç sesim:
’Şairlik bana göre değil’ diyordu.
YORUMLAR
hena
Ben de anlayamadım şimdi,sayfaya girmediğim için de fark etmemişim.
yazarım ben yine:)
Ne güzel her gün yazabilmen,ne mutlu...
Ben sayfayı düzenli takip edemiyorum bile.
sevgiler,çok teşekkürler Gülünay.
Çok değerli yazarım
Yazınızı okuyunca benim prenseslerin evde olduğu zamanlara gittim. O zamanlar kendimle baş başa kalmak için can atardım. Şimdi ise ikisi de çoook uzaklarda. Elimin eremeyeceği dokunamayacağım kadar uzaktalar. Aramızda binlerce km ler hatta okyanus var. O minik bebeğinize dokunabildiğiniz kadar dokunun. Bilin ki o zamanlar ne kadar çok, şiir yazmak kadar değerli. Sonra o dokunmalardan istemediğiniz kadar şiir doğacak emin olun.
Çok güzeldi.
Sevgi ile kalın.
Fatma Oral tarafından 3/12/2017 11:09:18 PM zamanında düzenlenmiştir.
hena
Çok çok teşekkürler bu kadar güzel ve anlamlı yorum için,kesinlikle haklısınız..
Prenseslerinize ve size sevgilerimi yolluyorum,sevgi ve saygılarımla...
hena
Sadece ben bu durumdayım sanırdım,sitede birçok şair benim durumumdaymış meğer:)
valla iyi hissettim kendimi,iyi ki yazdım bu yazıyı:))
Sevgiler...
Söylemek istediğim çok şey var hele ki konu edebiyat ise...
Ve bir de hayatın anlamsızlığında anlam olmak adına yine sevgiden mütevellit bir benlikse ve yazmakla yaşamak arasında eşsiz bir korelasyon varsa ki vakıf olduğum sonuç itibari ile üç beş sene.
Belli ki;her birimizin iç ritmi hayatla orantı kurup kah yükseliyor kah alçak bir rakımda yine yüklüyor anlamları o doğurgan cümlelere.
Kutluyorum güne yakışan yazınızı ve dilediğim üzere günde görmek mutlu etti ve şaşırtmadı.
En içten teşekkürlerimi sunuyorum bizlere sunduğunuz satırlarda yine iç dünyamızın ivmesine katık da yapmışken...
Sevgiler, saygılar...
hena
Çok teşekkür ederim Gülüm Hanım güzel ve anlamlı yorumunuz için,
sevgi ve saygılarımla..
Başlığı ironi olarak düşünmeyi çok istedim ne yapsam, ne etsem de olmadı..
Yazının içeriğinde herkesi görünce tutarlı, ciddi bir eleştiri yapmaktan
son anda vazgeçtim doğrusu)..
Hadi benim söyleyeceklerimi geçtik ya bizim mahalle,
bizim mahalleye ne diyeceksin şimdi?..
Ben bunları yazarken yanımda Bahar var diyor ki,'Hena'nın şiirlerinde
bir vagon dolusu umut topluyorum ben sen ne söylersen söyle')
gizli bir dayanışma mı var aranızda bilemedim)..
Daha fazla seni sıkıştırmadan yazına dönük içimden geçen
bir kaç satır şeyleri yazayım en iyisi)..
Akova'nın İnsancıl dergisi günlerinden birgün pencere kenarından
dışarıyı izleyen Berrin Taş'a 'Durgun halin var demiş' 'Evet' demiş Berrin Taş..
Akova,'Konuşalım mı' deyince Berrin Taş 'Bana yeni bir kitap al geçer'
diye cevaplamış..
'Bir yabancı masalı'nın sözcüklerini yitirdiği anda Akova'nın aldığı kitapta
bulmuş Berrin Taş..Bazen yanıtlarımız öyle kalıcı,öyle sancılıdır ki tüm yanıtlarını
bildiğimiz şeyler karşısında ay tutulması gibi kalakalırız..
Yanıtlarımızın belirsizliğini cevaplanmamış soru imlerimiz
biriktiriyor sanırım..Benimde durgun halim var ve senden sürekli olarak
şiir-mektup yazmanı istiyorum)..
Küçük Hena sevgili eşine ve sana çokça sevgiler..
hena
Yazımı ilk okuduğunda çok şaşırdın değil mi Doğan?
Daha dün söylemiştim ''ne çok özledim baharı''....Bugün bir başka bahar güzellik katmış günüme... ve çiçek kokularında umut.
Çok mutlu ettiniz beni.Her ikinize de çok teşekkürler ve sevgiler...
Ne kadar tanıdık geliyor her şey, ben de sessizliğe ihtiyaç duyanlardanım. Bu alışkanlığım eskiden beri böyle. Okurken ancak sessiz bir ortamda verim alabildiğim için geceleri geçerdim
kitapların başına, yanımda bir demlik çayla. İş hayatım sessiz, istediğim gibi, ben ve odam..
Neyse ki oğlumu artık büyüttüm ve eşim futbol ve okumaya tutkun olduğu için bu anlamda sıkıntı yok, ancak şunu belirtmeden geçemeyeceğim :) ortalıkta değilsem sevgili eşimin sesi "hayatım yine edebiyat sitende misin"..? Buna rağmen yine de geceleri yazabiliyorum zira evde tık sesi olmamalı..Diyeceğim o ki sevgili hena, henüz işin başındasın ve bu zorluklar da güzel zira yaşamın sesleri. Düşünsene birde yapayalnız olduğumuzu ve ancak saatin tik tak seslerinin bize eşlik ettiğini, gözümüz kapılarda bir tanıdık yüz için. Ve biliyorum ki sen yazmak tutku olduğunda hep bir çaresini bulacaksın. Ben bu amatör hevese geç başladığım için sanırım daha şanslıyım...Tek söyleyebileceğim kişisel ihtiyaçlarımıza daha bir zaman ayırabilmek için hayatı kolaylaştırmaya çalışmak, elimizden geldiğince...Ve yazındaki yaşanılırlık çok sıcak, çok güzeldi..
Sevgilerimle.
Beliz. tarafından 3/12/2017 12:18:11 AM zamanında düzenlenmiştir.
hena
Tüm olumsuzluklara rağmen hayatı az da olsa şiir ve sanatın inceliğinde hissetmek...
Hem de ruhunu ve şiirlerini sevdiğin şairlerin dost sıcaklığında.
Ne güzel değil mi?
Çokça sevgilerimle Beliz..
bu uğurda ocağın üstünde unutulan yemekleri mi demezsin, yoksa gecikilen randevuları mı?
kapı, duvar, pencere ve telefonlar kilit zaten:)
evet ben de sessizliği isteyenlerdenim ve sanırım gece saatleri yazmaya daha elverişli...
eğer benim gibi erken mesaide çalışmak zorunda değilseniz..onu da denedim gerçi...hiç uyumadan işe gittiğim oldu bu uğurda:)
şimdi rahatım...yani yazmamakla:))
hena
Ah ah Gule..Şiir uğruna ertelenen arkadaş görüşmeleri,uykusuz derse gitmeler,kahve yaptıktan sonra açık unutulan ocak,eve geldiğinde bazen yemek bulamayan eş..anahtarın yedeğinin bile unutuluşu...
ve daha neler neler..
Okumak,ama özellikle yazmak bir tutku haline geldiğinde nasıl da ortak telaşlar yaşatıyor insana..Ben yolun çok çok başındayım ama senin inanılmaz bir anlatım zenginliğin var,anlatımında gizil bir hüzün, suyun durgun akışını bilirsin,o naif sesini...Bazen bir yaprak düşer,suyun akışa kapılır,senin anlatımını o suyun sesine benzetirim hep...
Mutlaka yazmalısın...
Çok mutlu etti okuman,teşekkürler Gule..
Gule
farkında mısın bilmiyorum ama az önce tasvir ettiğin cümleler çok güzeldi. bu da senin ne kadar yetenekli olduğunun bir kanıtı.
yani pes etmek yok gülüm yazmaya devam:)
Kadınlarda farklılaşan ve çeşitlenen roller karşımızda yine
İş, eş, çocuk, hobi derken müşküllüdür muhakkak
Ancak bir avantajıda olabilir mi acaba?
Hepsine birden yetişmek isterken hepsini de halletmek gibi hani
Kuşkusuz hariçten gazel okumak benimki
Yüreğinize, emeğinize, kaleminize, kelamınıza bereket efendim
Saygı ve selamlarımla...
hena
Elbette güzel yanları var çok yönlü olmanın,şiirle karışmak hayata...
en güzeli belki de...
Çok teşekkür ederim hem okuyup yorumunuzu paylaştığınız için..
Saygıyla...
Kendimi gördüm bir an. Yanlız bende ikisi ergen birisi bebek üç cadı bitirmem gereken bir okul, evliya celebininki gibi bir iş var ki gerisini siz düşünün. Anneler çocukları uyumadan yazamazlar çünkü onlara adanması gereken zamanı çaldıklarını düşünürler. Malesef bir romana başladığında bakıcısını ve çocuğunu alıp Boston'daki evine yerleşen bazı kadın yazarlar gibi şanslı olamıyor herkes :)
Kapıya telefona çocuğun yanına koşturan halinizi görür gibi oldum. Tebessümle okudum.
Sevgilerimle.
hena
Allah bağışlasın prenseslerinizi..En azından oyun konusunda rahat olduğunuzu sanıyorum, bazen tüm işleri liste halinde belirlemişken tüm listeyi bir yana koyup oyun oynamak isteyen çocuğun isteğini gerçekleştirmek durumunda kalıyoruz.
gün boyu ders anlattıktan sonra eve gelip de ikinci ün. için ben de ders çalışıyorum,sizi anlıyorum,hiç zevkli değil.
Her şeye rağmen okumanın ve acemice de olsa yazmanın hissi bambaşka...
Çok iyi yazıyorsunuz,
yazılarınızı okumakta geç kalışımı bağışlayın lütfen,
Yazımı okumanız onur verdi bana,çok teşekkürler yazılarınız ve yorumunuz için..
Aynur Engindeniz
Oyun konusunda haklısın sanırım senden rahatım. Ama ablalar çok çabuk bıkıkıyorlar oynamaktan telefonu tutusturuyorlar çocuğun eline 😊yani bana yemek yapabilecek kadar zaman kazandırsalar fesimi göğe atıyorum. Küçüğü bakmak zor değil asıl büyüdükten sonra göreceksin...onları dinlemek anlamaya çalışmak mesele. Anlatacakları hiç bitmiyor. Geçenlerde ortancam keşke engelli ya da yaşlı olsaydım dedi. O zaman işyerini arar seni eve çağırır beni iş icabı dinlemeni sağlardım dedi. Demek ki bir yerde yanlış yapıyorum zaman asla yetmiyor. Bırak yazmayı yasamaya yetmiyor. Ama her şeyi tefekküre cevirmeyi, her andan bir şeyler duyumsamayı öğreniyorsun zamanla. Bu da seni yazma eylemine dahil ediyor. Kafada ve kalpte cereyan eden sürecin son noktası yazmak. Mesela çok sevdiğim bir arkadaşım var iş yerinde. Kendisi roman. Benimle konuşmayı çok seviyor. Bu ortamları bilirsin kadınlar bazen zalim olabiliyor hemcinslerine karşı. Kılık kıyafete göre dost seçen çok sahte kadınların içinde yaşıyoruz. Arkadaşım bu sebeple onunla çay içmeme bile şaşırıyor. Oysa ben ondan o kadar çok şey kapı yorum ki. Hem hayata dair hem edebiyata dair. Bilmediğim bir dünyanın kapısı o. O anlar bile benim için yazmaya dahildir. Biz kadınlar erkeklerden bir sıfır geride başlasam da bu işe, etkin duyumsama ve gözlem gücümüzle o arayı kapatabiliriz. Planlı yazmaya çalışmak en güzeli tabi. Bir saat belirleyip düzenli bir şekilde yazmadıkça roman öykü gibi uzun süreli işler düzgün ilerlemiyor. Bebekten önce hergun bir öykü eklerdim buraya. Şimdi o halime sadece gülüyorum. Elin marquez'i sekiz saatte bir paragraf yazabiliyorken off ben ne yetenekliymisim 😊vay be ne günlerdi. Çocuk kadının fiziksel ve ruhsal olarak herseyini sömürdügü gibi zamanını da sömürüyor. Ama anneligin bize kattığı çok kıymetli algı yeteneği için de ne kadar sukretsek azdır.
Demek o ki zamansızlık bile yazmak isteyene mani değil. Yazından da görüldüğü gibi. Bak ortaya ne güzel bir çalışma çıkmış ve pek çok kadının ortak sesi olmuşsun.
Tekrar tebrikler. Sevgiler
'Anne yanıma gelir misin,ellerine dokunmak istiyorum'
dünyanın en güzel şiir cümlelerinden biri
ve insanın sevdiği ile karşılıklı içtiği bir kahvenin yazısı
şairlik ne ilham işidir ki ilham mıdır ilhami mi nedir onu da anlayabilmiş değilim
ne de bir vaktin tezahürüdür
insan birikir ve bir şeyler tetikler sadece yazmaya kimi ilham sanar kimi an
'Anne yanıma gelir misin,ellerine dokunmak istiyorum'
bu cümle beni çok etkiledi
şiir evet budur tertemiz güven ve sıcaklık bu cümle saflığın tezahürüdür
zaten şiir de bu değil midir?
ve eşinizin bir kahve sıcaklığında sevdiklerine büyük bir iş yoğunluğunda bile olsa vakit ayırması
gerisi şiir ola yazı ola ne çıka
çok güzel bir yazıydı hayatın içinden yalın ve içten her dizesi tertemiz
saygılarımla ...
hena
Şiir ,hayatın içinden gelen değil midir hep,
ve duyumsadığımız her bir ayrıntı..
Çok teşekkür ederim güzel yorumunuz ve okuduğunuz için..
Saygıyla...
Şiirlerimi özellikle son bir kaç yıldır geceleri yazıyorum.
Bir keresinde uykuya dalmışım. Baktım klavye başında şiir yazıyorum.
Şiiri baştan okuyup konuyu anlamaya çalıştım :) Gündüz şiir yazma konusunda özellikle uyanınca insan beyni daha dinç oluyor. Ben zamansızlıktan değil de artık on ikiden sonra yazmak alışkanlığım olduğu için yazıyorum. Arada gündüz yazdıklarım da oluyor..
Sizin gibi gençlik dönemlerimde çocuklar varken galiba onlar uyurken veya okuldayken yazardım çalıntı zamanlarda. İşleri asmakta bir zarar görmezdim. Elimde kalacak olan bu
işler değil, şiir ve yazılar olacak derdim.
Kadınların bu yüzden işi zor. Yani erkekler kadar istediklerini yapamıyorlar onlara bağlanmış
sorumluluklar yüzünden. Erkek çocuğu bırakıp odasına çekilebilir ama kadın bunu yapamaz.
anlamlı bir yazıydı. Neden az şiir yazdığını anladım şimdi..
sevgiler..
hena
Çalıntı zamanlar,evet o kadar iyi oluyor ki bazen...
Aksi halde gün içinde okumak neredeyse imkansız, çoğu zaman sayfayı açıp biraz okumak istediğim halde hiç okumadan sayfadan ayrıldığım çok olmuştur.
Çok teşekkürler Gülünay,okuman çok sevindirdi.
sevgiyle..
Yazıyı okuduktan sonra gittiğim tüm şiir etkinliklerine katılan şairlerin neden elli yaş ve yukarısı olduğunu daha iyi anladım ( mesela ben de 63 yaşındayım)
aşağı yukarı elli yaşına kadar değil şiir yazmak, şiiri düşünemiyoruz bile. O yaştan önce şiiri düşünüp yazabilenler genelde aç bilaç dolaşıyorlar ve ancak öldükten sonra meşhur bir şair oluyorlar.
Allah Hena'ya uzun ve sağlıklı ömürler versin. Yaşınız nedir bilmiyorum ama ellisinden sonra çok nefis şiirler yazacağınızdan eminim. Yani bizim tabirimizle iyice ununu eleyip eleğini astıktan sonra.
Selam ve saygılar.
hena
Çok teşekkür ederim Sami Bey hem değerli yorum hem kızım için iyi dilekleriniz için.
Edebiyat öğretmeniyim ben,ama inanın ne otuz dokuz yaşımda ne de elliden sonra iyi şair-yazar olabileceğimi pek sanmıyorum,sizin sahip olduğunuz yazı-şiir yeteneğimin olduğunu da...
Ama yine de yaşamın realite yoğunluğunda edebiyatın ve sanatın var olması ve bu uğurda çaba bile bana çok anlamlı geliyor.
Sağ olun var olun hocam,saygılarımla...
Siir yazmak istenildiginde olur mu ?
Ben gece yazmak istiyorum yok gunduz yazmak istiyorum veya bugun degil yarin yazarim. bende keske boyle olabilsem ilham perisi derler ya ne zaman gelirse. Yanlis anlamayinda bende boyle kisiden kisiye degisiyor demekki
Yazida iyisiniz tebrikler. Guzel bir yaziydi.
mavitükenmez tarafından 3/11/2017 12:50:12 PM zamanında düzenlenmiştir.
hena
Aslına bakarsanız bence de hadi şiir yazayım deyip yazmak mümkün değil,
Ben günlük hayatta etkilenimler,izlenimler ve okuduklarımla ilgili çoğu zaman notlar alırım,aldığım notlar üzerine sürekli düşünürüm,yazmaya hazır olduğum zamanda ise not aldıklarım üzerinde çalışıp o anki ruh halime göre şekillendiririm.
Çok teşekkürler yorumunuz için,sağ olun.saygılarımla..
sessiz, sakin bir ortam bulmak zor. gece dahil. yalnızlığı tercih etmiş ve tek başınıza sakin bir hayat yaşamak istemiş de olabilirsiniz. fakat kalabalık, elleri belinde, omzu hafif arkaya yatık karşınıza dikilip "dur bakalım, ben sana bitti demedim ki daha!" dediğinde çoğu zaman çaresiz kalabiliyorsunuz.
bir öykümde, yazmak istediği öykü çevresi yüzünden bir türlü bitmek bilmeyen karakterimi piskopata bağlatıp, önce ilginç bir intikam aldırmıştım. karakter bununla da tatmin olmamış ve mahalleyi havaya uçurmuştu.gerçekte olmasın tabi böyle şeyler de oldukça rahatlamıştım.
hena
Bu yazıda bir sorun var sanki Olricx, ,anlayamadım ki:)
Dün akşam tam da sessiz bir ortam yakaladım diye sevinmiştim,
Dışarda müthiş bir yağmur,elimde kahvem,yazıda düzeltmeler yapıp eklemek istedim,tam sayfayı açmıştım ki önce şimşek çaktı sonra gök gürültüsü ardından elektrik gitti ve doğal sonuç net tabi ki...Telefondan yazıp eklemek hiç keyifli değildi ama netin yok oluşuna inat yazdım valla:)
sevgiler Olricx
Teşekkürler okuduğun için...