- 447 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
BİR HİKAYE
Vakti zamanında vatandaşın biri doğup büyüdüğü memleketinden uzak diyarlara çalışmaya gider. Ömrünün yarısı gurbette geçmiştir. Memleketine dönme vakti gelince; bir eşek ve biraz da eşe, dosta hediyeler alarak yola koyulur. Dönüş yolunda, bir su başında yemeğini yedikten sonra uykuya dalar ve rüyasında merkebinin kaybolduğunu görür. Birden uyanır ve merkebini aramaya başlar. Bu esnada acemi öküzlerle mücadele eden ve çift sürmeye çalışan,yorgunluktan bitap düşmüş bir çiftçi görür. Bizim fakir gurbetçi; uzun bir süre köyünden ayrı kaldığı için kendisinin değiştiğini, modernleştiğini düşünerek; çiftçiye eşeğini görüp görmediğini anlatmak için gördüğü rüyayı anlatmaya başlar.
(Selamün aleyküm turabı halleden baba (toprağı karıştıran baba) arşıaladan geliyirdim. Vücudum şemsin hasretinden ısınıverdi (Güneşin sıcaklığından). İhlasımda çimenli zademin sırra kadem bastığını gördüm. (merkebimin kaybolduğunu gördüm) Hikmetiniz talep eti mi? Etmedi mi? (eşeğimi gördünüz mü? Görmediniz mi?) diye sorar.
Çiftçi hiçbir şey anlamaz. Acemi öküzü çifte alıştıracağım diye zaten son derece bunalmış olan çiftçi : " Ne diyorsun be adam? Türkçe konuş!" diye sert bir şekilde çıkışır. Gurbetçi adam kelimelerinde değişiklik yapmadan aynı ifade tarzı ile derdini çiftçiye tekrar tekrar anlatır. Çiftçi adamın ne dediğini anlamadığı için çıldırmak üzeredir. Tam bu esnada, "Sen benim başıma bela mısın?" diyerek "öndere" denilen ucu keskin demirli sopayı adamın başına indirir. Adam kanlar içinde kalır. "Ne diyorsun?" diye adama tekrar sorar. Kan revan içinde kalan adam acı ve şok içinde kendine has konuşmak istediği modern lisanını bırakarak çiftçiye : "Eşek gördün mü dayı?" der. Çiftçi:-" Şimdi oldu işte be adam." der ve eşeğin gittiği yeri tarif eder. Adam da, eşeğini tarif edilen yerde bulur.
Gurbetçi adam eşeğinin kulağına eğilerek : "Ah be eşek! Bulunduğun yerden ayrılmakla, bana yedi senelik emeği, beş kuruşluk cemek’ e verdirdin." der.
Bu hikayeden yola çıkarak şöyle diyebiliriz. Hayatları boyunca başkaları gibi olma eğilimi gösteren insanların aradıkları aslında kendileridir. Bunu her alanda görmemiz mümkündür. Siyasi alanda dahi tercihlerini, kendilerini yansıtan siyasilerin yanında yer almaktadırlar. Çünkü karşıdan kendilerine yansıyan ışığı görmektedirler. Kim ne derse desin, nasıl değerlendirirse değerlendirsin, bir gerçek var ki; o da anlamlarına (Değerlerine) ters düşen siyasilerin yanında olmak istememeleridir. Bu halk kendinden bir parça bir şeyler bulmadığı siyasileri tercih etmiyor. Kimse boşa yorulmasın, boşuna debelenmesin!!! bakın Amerika’ ya, kendine yakışanı yaptı. Irkçı bir topluma ırkçı bir lider.
Derinlikleri ve ilmi bilgilere sahip olunmasa da bu bir gerçek. İnsanın iki temel ihtiyacı vardır; Madde ve Mana!!! kişi bunları elde ettiği anda kendini aramaya başlaması, kendini sorgulaması ve kendisini okuması gerekir sanırım.
Bütün bunları elde edip; başka kişiliklerin şahsında kendini arayan insanlar boşa zaman harcamış olurlar vesselam.
Kendiniz ile yüz yüze gelmek, kendinizi dinlemek, kendinizi gözden geçirmek ve kendiniz ile barışmak dileği ile; hoşça kalınız…
Ekrem SAYGI
09.11.2016
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.