- 551 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Hükmen Mağlup
Yine boş hayaller için tepinip durdum. Yine karşıma aldım, karşıma alınmayacak bütün karanlıkları.
Elimde bazılarının yetenek deyip sahip olmadığı bir kibrit alevinden başka, bir şey yoktu. Bir kibrit aleviyle ;
Karanlıkları yenebilirim sandım yine. Isıtabilirim diye düşündüm, umutsuzluktan dona kalmış, biçareliğin elinde tir tir titreyen geleceğimi. Aldandım.
Hep denir ya, yaşam parmakları arasındadır insanın diye, koca bir yalan bu; asılsız, istisnai gerçeklere dayanan.
Parmaklar yetmiyor hiç bir zaman, beyin bile yetmiyor. Düşünceler, fikirler eksik kalıyor. Olmadı en güçlü ve kaybı en büyük silahınızı deniyorsunuz, yani yüreğinizi o bile müsvedde kâğıtları gibi ezilip atılabiliyor çöpe. Oysa o yürek asla silinemeyecek başarılarla, yepyeni fikirlerle ve hep paylaşılacak bir şeylerle dolu. Doluydu...
Her şey zor gibi gelir başta. Çocuksu bir heyecanın sırtına binip delice aşmaya çalışırsın engelleri. Yüz çevrilsin, adın geçer kıskanç dudaklarda, beğenilmezsin. Hor görür seni, hoş görüden nasipsizler. Sayfalara akarsın yudum yudum. Nakış nakış işlersin kâğıda azmini. "Bu sefer" ler le gelir başlar cümleler, "kesin! Yani muhakkak! Yani olmaması imkânsız gibi bir şey!" lerle biter cümleler. Ki o cümlelerdir; hüzünlü mağlubiyetlere merhem olmaya çalışan tesellilere, gebe kalan.
Kadere lafımız olmaz, yokuşu da bize inişi de. Peki ya neden sapa sağlam ayakların varken, koltuk değneklerine apansız ümitlerle sarılmak...
Daldan dala konuyoruz, konduruluyoruz bir şekilde. Kimi zaman yokluğun zalim inadı, kimi zaman ipe sapa gelmez pişmanlıkların emrinde. Her dalda bir kırılma sancısı, bir düşer miyim acaba? korkusu. Ve hesap vermeler, değiştirdiğin her daldan diğerine
geçerken. Filmin sonu hep hüzünlü olunca gülünecek bir tarafı kalmıyor oynanan rolün. Tüm replikler aynı mananın farklı yüzlerini takınmış, ayrı insanlarda aynı karakter oyunculuğu sergileniyor. Bir figüranın çığlığı ancak kendini sağır edebilir. Senaryolar
bundan başka bir şey yazmaz aslında. Olamayacağın onca şey arasında, olacakların kifayetsiz cümlelerle boşlukları doldurmaktan ibarettir.
Kız gözlerinde, yitikliği unutmak istedim belki de. Cinsel temaslarla dokunabilirdin hayvan yanıma, şehvete bulanmış engin sularında boğulup, hakkım olan tüm kaybettiklerimi unutabilmek isterdim. Sana dokunabilmek isterdim, başarmak gibi bir safsatayla kandırıp bedenimi, zihinsel doyumların en ilkel tadında, tüm gerçekliklere perde çekip, bulutların üstünden atmak isterdim yalnızlığımı. Orada tüm mağlubiyetime inat, ödülüm olmak istiyordun biliyorum. Keder yerine sevebilmek rüyası.
Oysa kilitsiz kapılarda, bir mahkûmum ben, kendi elleriyle kendini kör eden. Ama kör gözlerim bile biliyordu güzelliğinin ne kadar paylaşılabilir olduğunu. Pişmanlıklar defterimde, kaybettiklerime ekliyorum senide, kazanabilmek hissini yaşamadan. Yine de teşekkür ederim, samimiyetindeki tüm heyecana ve akıl almaz davetkârlığına.
Kalemlerin, sayfaların, sandalyenin hatta o beyaz masanın olmadığı bir resimde, paniğe yer kalmıyor artık. Saatler alabildiğine umarsız, elde kalan tek şey isteksizlik. Fırtına sonrası bir sefillik, tek kişilik bir kara mizah oyunundan ibaret yaptığım.
Yaşlanıyorum sanki çocuklar, siz beni geçiyorsunuz sürekli. “Ben” lerden oluşan bir küçük güruh var, çalışan, dertli, çocuklu ve evli. Yerimi hazır ediyorlar, sessizce ve isteyerek gidiyorum. Artık yoruldum, dayanaksız hayallerin peşinde koşmaktan.
Yaralı bir atım, soluk almadan yükümü sonsuzluğa taşımaktan yoruldum. Yoruldum; yediğim kırbaçtan, kanımı emen sinekten, tepe taklak ve sürekli hiçliğe sürülmekten...
-lacivert
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.