- 491 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
0038 – TELAŞLI PENGUEN – SEVGİLİ BALERİNİM
TELAŞLI PENGUEN
"Aşkımız bitti
yüreğim burkularak söylüyorum bunu
çünkü bir yangın kovasının
içindeki durgun suda
beyaz bir kelebeğin boğulması
gibi garip oldu sonu
Aşk ki ay değil
güneş tutulması diyordum..."
Sunay AKIN
SEVGİLİ BALERİNİM
Ne yazık ki bir aşk daha bitti. Bittiğini görmek de demek de kolay değil! İçim parçalanıyor! Kalbim yanıyor! Sana hayat vermek isterken sende boğuldum ben! Sana hayat getirecekken… Ortalık sakinken… Ayrılmamız için hiçbir sorun yokken… Durgun bir denizde boğulmak gibi anlaşılmaz bir son oldu benim için. Su olup içimizdeki yangını söndürecekken aşımız, kelebek olup düştü o suya ve boğuldu.
Öyle bir tutulmuştum ki sana! Ayın tutulması gibi değil, güneşin felce uğraması gibi… Bendeki de aşka tutulmak değil, akıl tutulmasıydı! Umursamıyordun beni. Halimden hiç anlamıyordun.
Sen güneştin. Güneşimdin! Göz kamaştıran, ulaşılamayan… Çıplak gözle bakılamayan… Aksi halde, birkaç saniyede gözleri kör edecek kadar parlaktın. Muhteşem bir parlaklık… Acayip bir alım… Felaket güzellik… Seni görse görse, isli cam parçalarının ardından görebilir insanlar. Aslını değil, gölgelere bürünmüş halini… O güzelliğin uzun uzun seyrine dayanmak mümkün değil!
Aşk, soyar soğana çevirir insanı! Üstünde başında bir şey bırakmaz. Neler çalar götürür, sezdirmeden… İnanamazsın! Çırılçıplak bırakır adamı! İşte bir gece, o kadar sessizce geldi ve soydu ki bizi, yanımızda yatan kedi bile duymadı, uyanmadı! Ne sende bir şey kaldı ne de bende… Ayrıldık nihayetinde…
Güneş olarak doğmuştun hayatıma… Nasıl da ışıtmıştın dünyamı! İçimi nasıl da ısıtmıştın! Oysa her şey bittiğinde… Giderken ne kadar soğuktun! Buzdağı kesilmiştin adeta. Üşümüş bir buzdağı, sıcaklığa hasret… Kutupları, soğuk ortamı hızla terk etme çabasında… Ilık denizlere doğru hızla yola çıkmış… Öylesine soğumuştun benden, nedense… Buz tutmuştu ilişkimiz. Bense şaşkın şakın bakakaldım ardından… Ben, şaşkın penguen… Kuzey kutbunda, elleri koynunda, yapayalnız kalakalan…
Sen buzdağı kesilmiştin. Yanlış bir karar alarak harekete geçmiştin ama bu senin sonun demekti aslında. Koşarcasına gittiğin, mutluluğa kavuşturacak sandığın sıcak denizlerde yok olacaktın ama bunu sen bilmiyordun. Sıcak sulara doğru gittin… Erimeye… Tükenmeye… Bitmeye… Bunu ben değil, sen istemiştin.
Ne kadar telaşlanmıştım gitmeye kalktığında! Telaşlı bir penguen gibiydim, sende yaşayan… Siyah takım elbise, beyaz gömlek… Sense beyazlar içindeydin. Bir peri kızı gibiydin. Bir balerin gibi… Öylesine zarif, öylesine alımlı… Beyaz bir kelebeğe benziyordun. Kelebeklere dokunulmaz. Özgürlüğe sevdalıdırlar. Biliyordum. Kanatlarındaki tozlar dökülmemeliydi. Yoksa uçamaz hale gelirdin.
Ah, benim sevgili balerinim! Söz dinlemedin! İlk gelen taksiyi durdurup, bindin ve gittin! Gidiş o gidiş…
Neydi o telaşın! Tam ortasında en şahane aşkın! Kaçarcasına uzaklaştın! Ardından bakakaldım, şaşkın şaşkın…
Sarı bir taksiydi seni benden alan… Kurumuş sarı bir yaprak gibi sonbaharda…
O taksiler, beni terk ettiğin kentin sokaklarında rüzgârın önünde sürüklenip dururlar oradan oraya… Kim bilir kimleri nerelerden alır nerelere götürürler… Seni benden alıp gittikleri gibi… Beni benden alıp gittikleri gibi…
Mutluluk balesinde sonsuza kadar partnerin olmak isterdim. Aşkın müziğiyle sarhoş olmak birlikte, biteviye… Ne yazık ki sen bana eşlik edemedin!
Ulu bir buzdağıydın o zaman. Bense eteklerinde, oradan oraya koşuşan, sana laf anlatmaya, söz dinletmeye çalışan, akıbetinden endişeli, telaşlar içinde şaşkın bir penguendim. Bir çift bale pabucun asılıydı, doruklarında… Aklında sadece balerin olmak ve öylece yaşamak vardı. O yaptığın, veda balesiydi. Muhteşem bir gösteri… Bir o kadar da acıklı… Sonu bence gayet iyi bilinen, sonu sonun olacak olan bir yola gidiyordun. O yolun yol olmadığını bilmiyordun. Kendine zulmediyordun!
Ne yazık ki o sonbahar yaprakları gibi şehrin sokaklarında, oradan oraya savrulan ticari taksiler gibi bir sonbahar yaprağısın artık, bu koca şehrin sokaklarında sürüklenecek sürükleneceksin!
İşte böyle, sevgili balerinim! Ben eteklerine sarılmıştım. Seni engelleyemedim. O donduğun ortamda, buzullar ülkesinde kaldım. Sen kaderinin sürüklediği yere doğru yol aldın. Oysa beğenmediğin için terk ettiğin bu ortamda yaşamaya devam etmeyi seçmiş olsaydın, yavaş yavaş yok olmayacak, olduğun gibi kalacaktın. Hayat, senin hayatındı! Tercih senindii! Ben çok üzüldüm. İstanbul sokakları sevindi. Yazık ettin!
Kendini de beni de mahvettin!
Sen de mutlu değilsindir…
Eminim!
***
Not: Bir ayette, yaklaşık anlamıyla: “Erkek kadının giysisidir, kadın da erkeğin giysisidir. Onlar şehvetlerini birbirleriyle giderirler. Birbirleriyle örtünürler.” şeklinde ifade edilir eşler arasındaki ilişki. Ayrılık veya ölüm halinde o giysiler onlardan çıkar. Çıplak kalırlar. Tasavvufa göre rüyada eşini çıplak gören ondan ayrılacak demektir. Ya ölerek ya da giderek…
Mecazi, aşklar insanı soyar, nihayetinde… Ya ayrılıkla ya da ölümle…
***
Onur BİLGE
ŞİİR FISILTILARI - 0038
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.