- 942 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Afara
"AFARA" nedir bilen var mı?
Belediyeye memur olan bir köylüm, bizim sürekli aynı kanalları seyrettiğimiz için Ülkeden haberimiz olmadığını söyledi.
Yandaş medya ülkedeki fakirleri göstermiyormuş. Ülkede fakirler daha fakir olmuş.
ALLAH-U EKBER!
Yahu! Hadi bizim yandaş Medya göstermiyor, Bizim köy ve İlimizin bütün köylerinde yaşayanlar, 15,20 sene önceki hallerini unuttular mı? Memleketin en fakiri sen ben değil miydik!
Bir bak kendi köyüne, 15,20 yaşındaki kızlara, oğlanlara, yevmiyeyle Pamuk sulayacak, çapa yaptıracak..çalıştıracak genç bulabiliyor musun?
İlk okul beşi bitirince, tarla sahiplerinin çocukları da dahil tarım işçisi olmuyor muydu?
Liseye gidebilen kaç çocuk vardı. Yaşlısı, Dulu, Öğrencisi, Engellisi maaşa bağlanmadı mı köylünün, Bütün Türkiye’nin?
Neymiş efendim zaman değişmiş her şeyi makine yapıyormuş.
Zaman insanın yaşını değiştirir. Yaşam şartı Allah’ın izniyle İnsanın gayretiyle değişir.
Hadi tarlada bakımı, hasadı makineler yapıyor, ya hasat sonrası
Ürün kalıntılarını toplamak için (afara yapmak için) kış gelinceye kadar, boş tarlalarda dönüp duran yaşlı kadınlar, çocuklar, genç kızlar nerede?
İnsanlar bir ihtimal yapışkan otuna, pıtrak otuna dolanıp kalmış pamuk bulmak için santim santim tarlaları dedektif gibi ararlardı. Nasrettin Hocanın fıkrasına dönmüştü millet.
"Hocanın bir komşusuna uzun süredir ödeyemediği bir borcu varmış, komşusu istemekten utanır olmuş ama Hoca bu borcunu bir türlü ödeyemiyor muş.
Bir gün komşusu utana sıkıla yine Hocanın evine gelmiş, Hoca da o sırada evinin önünü kazıyormuş, anlamış komşusunun niye geldiğini: "merak etme komşum biliyorum sende sıkıntı içindesin, fakat sevinebilirsin kısa zaman sonra borcunu ödeyeceğim" demiş.
Komşusu umutsuz: "nasıl?" diye sorunca Hoca başlamış anlatmaya:
"burayı niye kazıyorum sandın, çalı ekeceğim, çalılar büyüyecek,
köylünün koyunları buradan geçerken çalıya takılacak, çalıya takılan yünleri biriktirip satacağım ve borcunu ödeyeceğim"
Komşusu ister istemez gülümsemiş sinirden" Hoca: "seni gidi seni, peşin parayı duyunca nasılda güldün" demiş.
Köylülerinde durumu bu fıkra gibi olurdu, çapa yevmiyeleri alınınca borçlar ödenecek, olmadı, (haşif) denilen büyümüş pamuklar arasındaki otları elle çekme işinin gelmesi beklenir, o da olmayınca hasat toplamaya kalır borçların ödenmesi.
Fakat toplanan hasat tefecinin borcuna yetmeyince, çoluk çocuk yaşlı genç başlar hasat artığı aramaya, tabi borç ödemek için değil, kışlık zahire koyabilmek için. Borçlar diğer yaza devreder.
Artık birbirine borcundan, şehirdeki esnafa olan borcundan utanan millet, borçlusuyla karşılaşmamak için gittiği yolları değiştirir.
Üstelik yalnız köylüler değil, İlçeden de kadınlar kızlar gelir, Hasat sonrası boş tarlalar arı kovanı gibi olurdu.
Oysa önceden insanlar toplardı pamuğu, geride çok az kalıntı bırakırlardı, şimdi makinalar topluyor, ürünün neredeyse dörtte biri yerlerde, niye kimse dönüp bakmaya bile tenezzül etmiyor.
Köydeki de, kentteki de, aynı imkandan eşit yararlanıyor, kimse çağın dışında gerisinde kalmıyor.
Kaldı ki, senin girdiğin belediyeler bile 1,2 sene maaş veremiyorlardı çalışanlarına. Memur olmakta pek önemsenen bir şey değildi yani...
Bütün bunları televizyonların göstermesine gerek var mı kardeşim?
Sen ne yaşadığını görmeyecek kadar kör’sen dünyanın bütün televizyon kanalları sana gerçeği anlatsa ne fayda!
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.