GELDİM-GÖRDÜM-YENDİM
“Veni-Vidi-Vici”
(Julios Sezar)
Tarihi kaynaklara göre, M.Ö. 100-101 yılları arasında yaşadığı tahmin edilen Roma İmparatoru Julios Sezar, Pontus asıllı Basforos kralı 2. Pharneke ile Zile Altıağaç mevkiinde çok kanlı bir savaş yapar. Savaşta her iki taraf da büyük kayıplar verir. Ancak savaşı Roma İmparatoru Sezar kazanır.
Bunun üzerine dünyaca ünlü sözü “Veni-Vidi-Vici”, yani ‘Geldim-Gördüm-Yendim’ diyerek durumu Roma’ya bildirir. Sezar, Zile’de kaleye taş bir kitabe yaptırarak, dünyaca ünlü bu sözünü oraya da yazdırır.
“Âyinesi iştir kişinin lâfa bakılmaz;
Zatın görünür rütbe-i aklı eserinde...”
(Ziya Paşa)
Değil mi ki güçlü kılan uygulamadır; o hâlde “Yaparım, ederim, başarırım” diyenden daha fazla inandırıcı olabilmemiz için “Yaptım, ettim, başardım!” dememiz icap eder. Bunun içinse, duygu ve düşüncelerimizi kuvveden fiile geçirmemiz gerekir. Aksi takdirde kararlı ve güçlü olmadığımızı peşinen kabul etmiş sayılırız.
“Yaparım, yapacağım” deme; “Yaptım!” de...
“Ederim, edeceğim” deme; “Ettim!” de...
“Koşarım, koşacağım” deme; “Koştum!” de...
“Yenerim, yeneceğim” deme; “Yendim!” de...
(Peynir Gemisi, 1998)
Yaşımız, başımız ne olursa olsun, bir hususta kendimizi ispatlamak ya da başarımızı ibraz etmek için mutlak surette kararlı, azimli ve sözünün eri olmamız gerekir. Sosyal yaşantımızda bazen küçük bir çocuğun bile, büyüklere taş çıkartırcasına, odaklandığı bir noktada ne denli başarılı olabildiğini gözlemlemiyor muyuz?
Elbet muayyen bir başarıya ulaşabilmek için hiç tereddüt etmeksizin bir yerden başlamak icap eder. ‘Başlamak, bitirmenin yarısıdır...’ derler. Bir işi ikmal edebilmek için evvela başlamak; başarabilmek içinse, başaracağına yürekten inanmak; esasta ise, azim ve kararlılığından asla taviz vermemek iktiza eder.
Mutlak başarıya ulaşmak yolunda özünde iyimserlik, iyi niyet ve gayretkeşliği muhkem kılmak ve teşvik etmek anlayışını barındıran “Zafer uğruna her yol mubahtır!” söyleminin bazı suiniyetli insanlarca şahsi ve siyasi menfaatleri için maksatlı yorumlanarak insanlığa nice zararların, zulümlerin, yıkımların, haksızlıkların ve kötülüklerin reva görüldüğü de zaman zaman yaşanan acı hakikatlerdir.
Bir fayda istihsal etmek şöyle dursun; her başarının başarana, topluma ve beşeriyete, hiçbir şüpheye mahal bırakmaksızın, en küçük bir zarar, sıkıntı, huzursuzluk, kısaca olumsuzluk yaşatmaması, hem de başarı coşkusunun hiç kimseye madden ve mânen bir kasâvet vermemesi rasyonel mantığın ve toplum şuurunun bir gereğidir.
Büyük kurtarıcımız, Cumhuriyetimizin kurucusu, ulu önder, dünya lideri Atatürk diyor ki: “Zafer, ‘Zafer benimdir!’ diyebilenindir. Başarı ise, ‘Başaracağım!’ diye başlayarak sonunda ‘Başardım!’ diyebilenindir.”
Her şeyden evvel duygu ve düşüncelerin tartışmasız başarılı bir şekilde ibrazı için kesin kararlılıkla ve azimle mutlak surette tatbik mevkiine konulmasının şart olduğuna inanmalıyız... Bu anlayışla tarihten ve edebiyattan bazı örnekler de vermeye çalışarak konu başlığını kompoze etmek istedim.
Saygılarımla.
YORUMLAR
“Yaparım, yapacağım” deme; “Yaptım!” de...
“Ederim, edeceğim” deme; “Ettim!” de...
“Koşarım, koşacağım” deme; “Koştum!” de...
“Yenerim, yeneceğim” deme; “Yendim!” de...
Gerçekten de uyulması gereken sözler...
Önemli bir konuya insanı sıkmayan örnekler vererek değinmişsiniz. Yazdıklarınıza katılmamak elde değil...
Kaleminize ve duyarlılığınıza sağlık...