- 646 Okunma
- 4 Yorum
- 1 Beğeni
YAZAN KİŞİNİN KİMLİĞİ...
Israrcı satırlar tutuklu akil meclisinde yorgun ve ruhban gölgelerin bir de dibi tutmuş bir acının körüklendiği lanet bir imde ve lanet seyrinde yine ölümlü güncemin de saf tuttuğu saflık derecesindeki insan sevgim lakin… mütenasip bir dilde, münferit bir yürekte bir de dirliğe hezeyan bulaşan salkım saçak beyanlarımın da buhar olup uçtuğu can pazarı cümlelerim kadar pervasız belki de nankör bir kediye teslim ettiğim ciğeri yine bana teslim edeceğini ummama saniyeler kala…
Debdebeli bir çöküş/müş hani ve farkına vardığım hastalıklı bir acı. Dertop benliğin güdümlü seyrinde hangi akla hizmetse tüm gücümü sonuna kadar harcadığım bir o kadar kendimi de harcadığım yetmezmiş gibi altın tepside sunduğum sefil benliğim.
Gel de güven.
Şartsız koşulsuz sev.
Teslim ol kim ise yakın mezarında elimde beyaz bayrak seğirtirken bir taştan diğerine. Taş dediğim de taştan bir yüreği kucağına almış sayısız lahit tabir-i caizse ölü toprağı serili güncemin sayfalarında ve asla kurutmadığım çiçekler zira kuruyan tek çiçek olma şerefini kimseye hibe etmeyeceğim.
Bir durakta mola ise varlığımın anlık es’i ve külfetse sevmek ne çok yük binmiş sevenlerin omzuna.
Bilindik bir sevda masalı ise sevgiden dem vurduğuma misal biliniz ki; bu ne bir rüya ne de göreceli bir aşk masalı.
Hicap edilesi aslında hem de yüklediğim sevgi kontörüne dayanmaz iken akıllı cihazlar bu yüzden kullandığım faturalı hattıma gelen döküm içler acısı. Yemin etsem başım ağrımaz zaten akılsız bir başın cezasını sadece ruh çekiyor ve tüm çekici imgelerle nasıl da içli dışlıyım.
Bingo!
Tecelli eden yeni bir döküm ve izleğinde onca kaydın yine teneşir paklayan sair şiir belki de yazmaya doyamadığım hikâye kahramanları.
Hep mi mutlu biter masallar?
Öyle ya, kandığım/ız kaç milyonuncu yalandı.
Hep midir kaybeden en kötü ve zalim?
Ne demezsiniz hele ki barınağından olan bir kedi yavrusuna dahi sahip çıkamazken yoksa… reddediyorum tüm beyanlarımı… demekse bana yakışan o zaman rotamı yeniden sabit kılıyorum hele ki ağzımdan tek yalan çıkmazken defolu kimliklerine toz kondurmayan dünya ahalisi.
Sen.
Ben kim miyim?
Bensiz bir sen’e düşer miydi yolun?
Tüy sıklet ne çok yalan yine de evet, yine de yaşamak için ve tabii ki de ruh sağlımızı korumak adına inanmak zorundayız ya gerçek yalanlarla yolumuz kesişip de biz hala inandırılıyorsak?
Ne önemi var bu saatten sonra hele ki aylarca yoğun bakımın önünde nöbet tutulası saatlere ve günlere rahmet yükleyip geçmişi tek kalemde silme ediminde bulunuyorsam…gerisi detay, demek isterdim aslında hayat bir ayrıntı, deyip yine yüklendiğim hayallerimi boy boy çerçevelere sığdırmazken…
Gerekçesi ne olabilir ki yalan bir sevgide tezahür eden kıvılcımların ya da elden ne mi gelir, demeli?
Kısıtlı ise hezeyanlarınız sizden mutlusu yok.
Kapalı ise gönül gözünüz demek ki eşrafınıza hükmünüz de geçiyor nazınız da.
Ya paranoyak bir akımın mensubu iseniz?
Göreceli ya da muhafazalı dünyalar.
En çok imrendiğim kim, diye sorarsanız şartsız koşulsuz iki isim veririm.
Biri yine bizden ama çok uzaklarda yaşıyor ve bunca başarısına rağmen pek de sevilmeyen bir yazar. Geçelim ikinci şıkka:
Deneme türünün yaratıcısı merhum Montaigne…
Aklıma nereden geldiyse demek gibi bir saygısızlık da yapmayacağım zira bana deneme aşkını sevdiren yine bizzat okuduğum hayat hikâyesinde hayata baş kaldırışına destek veren hangi minvalse yine kaleme aldıkları.
Gizemli bir mekânda kimine göre hayattan soyutlandığı bir ortamda kaleme aldıkları…
Giz.
Sır.
Başarı.
İdealler.
Belki de tutuklu aşklar tıpkı Kafka’nın hastalıklı dünyasında ve hastalıklı bedeninde olup bitenler.
İşte yanıldığımız nokta ve de kenetlendiğimiz:
Yazının içeriğine ve edebi konumuna vakıf olmadan sadece yazarın iç beyanını ve duygularını sorguluyoruz. Ben ya da siz ya da dünya ahalisinden kim ise.
Tanınmazlık bir racon belki de.
Kıyımın sonucunda hayata küsen onca insan oysaki kıyama duran bir benlikten maruzat bellenen lakin kör noktada aymaz bir sancı.
Sancının deviniminde yoldan çıkan bir benlik…
Aşkın nazarında yıkıma uğrayan.
Dostluğun peyzajında kundaklanan masumiyet ve yitip giden güven duygusu.
Gel-geç aklın yıkıma uğradığı ve akla zarar kuşatılmışlığı ruhun ve yüreğin derin bir mezarda yolculuğu.
Katı hatta kaskatı.
Oysaki sevmekle başlayan bir yolculuğun tohumları değil miyiz her birimiz?
Sevgiden mütevellit ve ihtirasın, aşkın beyanı işte kundaktaki masumiyet. İnsan ne için yaşarsa belki de o yüzden bunca zarara uğruyor. Sevgiden kıyıma uzanan bir yolculuk. Dostluğun şeceresini tutarken uğruna sarf edilen gıybetin de en alasını yaşıyor kimi zaman en ağır faturayı ödemeye mecbur kılındığınız.
Belki de evet, belki de varlığın hezeyanlarından üreyen o kırık terennüm:
Hiçliğin hükmünde var olma kaygısı iken şerh düşülesi.
Varlığın terennümüne dayanamayan şeytan ve yoldaşı yine hin fikirli belli ki tuzağa düşe masum bir gönle kondurmak gayreti ile yalanı dolan nihayetinde nefretin gücü, sefaletin katsayısı hele ki aşkı ayaklar altına alan cahil bir bildirge yine dökülen gözyaşının israf edildiği oysaki aşka ve güzelliğe namzet olmalıydı kayıp coğrafyaların tutuklu sevdalıları.
Ve evet…
Kişinin duyguları bildikleri ile ters orantılıdır.
Ne kadar az bilirsen o kadar az kafan kızar.
Bu yüzden evrenin tüm bilinmezliği ve yine eşlik eden duygularımızın sadece sevgi ve saygı odaklı olduğu gerçeği aslında olması gereken en azından kaybetmeden iyi niyetimizi ve saklı tuttuğumuz hayallerimiz…
YORUMLAR
"Kişinin duyguları bildikleri ile ters orantılıdır.
Ne kadar az bilirsen o kadar az kafan kızar.
Bu yüzden evrenin tüm bilinmezliği ve yine eşlik eden duygularımızın sadece sevgi ve saygı odaklı olduğu gerçeği aslında olması gereken en azından kaybetmeden iyi niyetimizi ve saklı tuttuğumuz hayallerimiz…" (Gülüm Çamlısoy)
Yazınız güzel olmuş. Tebrik eder, saygılar sunarım...
Gülüm Çamlısoy
Eşlik etmeniz büyük incelik.
Saygı ve selamlarımla...
İlginç saptamalarla, iç seslerinin tavan yaptığı, edebiyatın, yazın dünyasının enginlerine kanat açarcasına geniş hayal dünyalarının harmanlandığı ilginç bir yazı. Ne diyeyim, algı gücünüz ve kaleminizin akıcılığını saygımla selamlıyorum Gülüm hanımefendi.
Her cümlesi geniş anlamlar içeren böylesi yazılarla hemhal olunca farklı tatlar yaşadığımı belirtmek isterim.
Emeğe ve sanata saygımla esenlikler.
Gülüm Çamlısoy
Hayatın her aşamasında inanılmaz sorgulara maruz kalmanın yarattığı o çökkünlük ve derken edebiyatın sihirli dünyasına süzülüşüm.
Çok çok farklı kalemlerle haşır neşirim ve kaliteli bir zaman dilimi olmasını arzulayıp okuduklarımda da seçiciyim.
Değerli bir gazetecinin bir denemesinde okuduğum üzere:
İyi okur sayısı iyi yazar sayısından çok az.
İyi bir okuyucu olduğumu düşünürdüm ve iyi bir insan olduğumu belki iyi bir dost ve iyi bir evlat bu bağlamda hep sorgularım kendimi ki bu da çevremden etkilendiğim gerçeği ile ACIMASIZCA KENDİMİ SORGULADIĞIM.
Sanırım canımın acımasına alıştım lakin NE KENDİMDEN VAZGEÇECEĞİM NE SEVMEKTEN NE İNANMAKTAN NE DE HAYAL KURMAKTAN.
Tüm yüreğimle teşekkür ediyorum çok değerli hocam.
Umut verdiniz ve ışık tuttunuz ki buna o kadar çok ihtiyacım var ki.
Yürek dolusu selam ve saygılarımla...
Sıradışılığı yoklamaya çalışırken ve peşinden koşarken yanlış tanımlamalar da yapıyoruz, yanlışa da maruz kalıyoruz galiba. Yazmak ve anlatabilmek becerisi birbirinden çok ayrı şeyler; okuduğunu anlamak sanatı ise çok ayrı. Kelimeleri veya cümleleri birbirinin yazısına istinaden alıp copy yapıp kullanmak ise hakaret; O insanın duygularına diye düşünüyorum. Ki burada çok gördüğüm özele müdahale bence.Tabii özenme değil kastettiğim çünkü öğrenme amacı taşırsa sonu gelmez bir macera başlar insan hayatında özenme ile kelime kelimeyi doğurur; yücelir.
Kimlik nedir ki? Diye düşünmüşümdür hep. Ben kimim ? Diye de...anahtar sadece kimlik, altından bile olsa açmadıktan sonra kapıları ve varamadıktan sonra anlamanın tadına ve var olamadıktan sonra sevi nin ışığında; ne önemi var ki bir gün açacağı bir kapının bulunması gerçekliğinin .
"Kendini karşı fikirlerle sorgula. Verecek cevap yoksa nasıl sorduğunun bir önemi yoktur." Cümlesini çok severim. Herkes düşünmeli değil mi başkası ile ilgili konuşurken önce " ben kimim!" Diye. Vicdanın oluştuğu nokta bu mudur ki acaba?
Sevgilerimle Gülüm Hanımcığım
Gülüm Çamlısoy
Sorgulanmak bence kimliğin ihlali hele ki söz konusu olan özelin ve sınırların ihlali ise.
Tanıdığımı sanıyordum benlik denen gelişimin yine bende yarattığı o farkındalık ve ne mi yaptım?
İstifayı bastım çalıştığım bankada ve inanılmaz bir dalış yaptım psikoloji biliminin bilinmezliğine. Sözüm ona çözecektim ama önce kendimi de öğrenecektim dünya neden bu denli adaletsiz.
Bölüm başkanı ile tartıştım bir gün:
‘’İşte, hocam. Her arayışımı sonlandırdım ve artık yüzeydeyim.’’
‘’Emin olma’’ dedi.
Güldüm ama son gülen iyi gülermiş.
İnsanlar anlam veremiyor neden kafayı yazmakla bu denli bozmuşken ve ben de suçluyorum kendimi:
‘’yetmedi mi yazdıklarım?’’
Her gün ve her yeni duygu her yeni sorgu her yeni umut ve bitimsiz bir duygu sarmalı üstelik özgürlüğümü ilan ettiğim satırlar.
Yaşamakla yazmak arasındaki o eşsiz korelasyon.
Hem öyle saatler de almıyor ne ise yazacağım.
Gün boyu dolan benliğim.
Sorumluluklarım.
Sevdiğim insanlar.
Değerlerim.
Yine o bitimsiz umut denen döngüde kaybolup yeniden bulmaya aday iken içimdeki koca bilinmez.
Ve tek gerçek:
Asla yanlış bir şey yapmıyorum.
Ve evet, kimsenin hakkını yemiyorum.
Ayrıca inanmaya devam edeceğim: yanılsam da içim acısa da kırılsam da..
Ve sevmek de kaçınılmaz üstelik beklentim de yok.
Tüm sevgimle güzel dostum..
Sizi görmek çok iyi geldi.
İpekyildiz
Benden de çılgınmışsınız siz! Harikasınız ! Elinize sağlık!
Ama diğer işten nasıl para kazanacaksınız? Hele hele sorumluluklarınız varsa, ben mesela iki kızımın sorumluluğunu taşıyorum ; dolar da kandırmaca düşmede, yükselecek yine! Yani hem sevindim ayrıldığınıza hem ne düşüneceğimi bilemedim şimdi!
Yalnız Bi yandan da düşünüyorum ki
Yakın zamanda Bi dost tarafından bana öğretilen şey şu an tek bildiğim ve uygulamaya özen gösterdiğimi size söylemek isterim:
Hazzı yaşayabilmek için acı'yı onunla birlikte kabul etmek gerek...
Umarım her şeyin en mükemmeli sizi bulur ki bu cesaretle bulacak da! Darısı başıma
Sevgimle hep
Gülüm Çamlısoy
Zaten geçmişi ve yaptığım hataları arkamda bıraktım. İsraf ettiğim ise ömrün gel-gitlerinin sunumu ve kayıp addedilen diğer yandan kazanım olarak bana dönen.
Hep iki yönlü bir yolculuk: Bir tarafta olumlu addedilen ve bir de madalyonun gerçek yüzü.
Sağlık olsun.
Sevgimlesiniz.