- 1395 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
Bu gün sıkılıyorum senden İzmir
Bu gün sıkılıyorum senden İzmir..Birbirimizi artık taşıyamayacak kadar yorulduk. Günlerdir baş başayız. Sen bana, ben sana kelimelerimiz bitene kadar konuştuk. Sen insanlarını sakladın benden, ben yüreğimi döktüm boşalttığın bütün sokaklara..Sen gemilerini yaktın..Ben gönlümü saldım mavine...Kısacası İzmir, boşa koyduk dolmadı, doluya koyduk almadı..İkimizin de çaresiz olduğunu bile bile kanırttık kendimizi. Sen beni ayarttın, ben seni..
Nankörlük ettiğimi düşünüyorsun değil mi? Benim ne istediğimi sen çok iyi biliyordun İzmir…Ve yüzyıldır saklıyordun onu benden…Yüz yıldır beklediğimi çıkarıp böğründen bana gösterirken, aslında bulduğumu sandığım anda kaybedeceğimi bildiğin için yüzün ekşiydi biliyorum. Belki de yüzyıldır ben bunları yaşamayayım diye saklamıştın..Onun için kaçıyordu martılar benden..Gözümün içine baka baka, sırrını saklayamazlardı çünkü..
Bu gün sıkıldım senden İzmir. Git başımdan. Hatırlatma bana…Üç şiirlik ömrümü..Ağlıyorsam sana ne ha! Sana ne terlerimden güzelleştiğimden..Hastaysam sana ne be İzmir! Saçlarım bile acıyorsa ve hüzün kanatarak geçiyorsa kalbimi… sana ne bundan? Git başımdan ..giiit! Kemancını, dilencini, Pasaport’unu, Kemeraltı’nı, vapurunu , çayını, çorbanı, sabahını, akşamını, martını,serçeni, alda giiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiit!
Şiir yazmayacağım bu akşam..Martılara simit de atmayacağım..Bakmayacağım batarken güneş, kızılına bulanmayacağım…Ayaklarım zikreden bir derviş derinliğinde ve aşkın telaşında saldırmayacak sokaklarına.. Her çalan telefona Hızır arıyor gibi koşmayacağım…Giiiiiiiiiiiitttttttttttttttt! Kimse beni sormayacak, bende kimseyi merak etmeyeceğim. Sende sorma…Sana ne lan ağlıyorsam..Martılarına mı mahçup oluyorsun..?
Sıkıldım hep seninle baş başa kalmaktan İzmir..Ben küçücük adam, sen koca şehir..adaletsizlik bu be İzmir! Ne kadar yalnızım görmüyor musun? Kalelerini korumak için kendini koruyanlar benim küçücük ve masum çakıl taşlarımı da kendilerine duvar yapıp kaçtılar. Çırılçıplak koca dünyanın ortasında, savunmasız, kalakaldım.Yıkıldı sahnem, yırtıldı maskem, maskesiz ne kadar çirkinim be İzmir! Oyunumu bozdular. Mızıkçılık ettiler..Oyuncaklarımı kırdılar. İnceltme beni diyenler kalınlaşıp, beni incelttiler…
Ne o takma mı? Diyorsun? Yeniden yaparız mı sanıyorsun? Yeniden yapmak için çok yaşlıyım be İzmir. Bin yaşındayım..görmüyor musun? Kaçırdım son treni bilmiyor musun?
Bu akşam sıkıldım senden İzmir…Keşke bunları anlatacağım senden başka birisi olsaydı be İzmir..Sahi benim niye hiç dostum yok…Her şeyin ve herkesin sırrını anlattığı ve anlatılanı kaderi gibi saklayan benim, yalnızların her uzattığında eline el veren benim, susuz kalana gönlümü emziren benim..çaresize çare olamasam da omuz biriktiren benim..Aç kalanla son lokmasını paylaşan benim.. benim neden bir sırdaşım yok..Halime bak be İzmir..her şeyi parke taşlarına anlatıyorum..oysa elimi tutacak bir dost eli sıcaklığı,içimi ürpertecek bir dost bakışı isterdim..Bir bardaklık demli çay muhabbeti isterdim..Çok görüyorlar be İzmir..
Babam ölmeseydi keşke be İzmir…Akıl verenimde yok..Dua edenim de..
Tamam İzmir…tamam kızma…Sen beni uyarmıştın “çıkarma suratını maskenden dışarı” diye..”Çok özel bir dünyan var” diye..”Sokma oraya kimseyi” diye..”Güneşe bakma, yalnızca güneşi düşün,gözlerin kamaşır” demiştin..”Masken ve koltuk değneklerin olmadan çıkma insanların arasına,acımazlar” demiştin…haklısın…Ama o içimdeki çocuk yok mu İzmir ? Fırlayıp çıkıverdi işte..tutamadım..Alın yazısı gibi bir akşam sonrası çıkarıp içindeki vicdanı, tütün tarlalarından Ege’nin soğuk sularına gömünce..ellerimi uzatıverdim..yıldızların uzaklığına uzanır gibi…
şair adamın
kavruk bir yüreği
savruk bir türküsü
sigarası
demli çayı
uğrunda sabahladığı
mavi bir hikayesi olmalı
herkesten sakladığı
şair olamadımsa
kavgadan değil
yoldan, omuzdan değil
dilden, gönülden değil
İşte bundandır…
Çünkü; şair adamın
sevdası olmalı, sevdalısı da
İnan İzmir..O içimdeki çocuk var ya…O yaptı her şeyi.. Sen nasıl şairsin dedi..ne mavi bir hikayen, ne sevdan var..ne de sevdalın..Hadi bırak kendini sıkmayı, bir kerecik onun rüzgarına takılalım..Masken acıtmadı mı suratını ? Çıkar maskeni bir kerecik yüzün nefes alsın..İnandım be İzmir! Matematikten sıkılan lise bir öğrencisinin defterin kenarına karaladıkları gibi, yani çocukluğumda hep yaptığım gibi hayatın kenarını karalamaya başladım..Oraya martılar, serçeler, küçükte olsa bir güneş kondurdum..Hem oda sevdi bu oyunu, sardunyalı bir kahve çiziverdi kenarına…Ne vardı ki bunda İzmir ?
Ihlamurlar çiçek açtı Alsancak’ta , ona da söylesen ya… be İzmir..
İzmir..sıkıldım senden..sıkıldım bu akşam..puslu ve ağır havan gibi gelme üzerime ..buğulu cama güneş çizerken kırılacağını nereden bilirdim ve her tarafımın kesileceğini..
Sıkıldım senden İzmir..Hiç çekilmiyorsun..Karanlık ve sessizsin..istesen de istemesen de..
Ona gidiyorum…Başta da dediğim gibi…bile bile…BİLE BİLE…bile bileeeeeeeeeee..! Yusuf gibi..Hüseyin gibi…aşka gidiyorum..Affet beni İzmir..affet…Ya yanarım kül olurum..ya da küllerimden tekrar doğarım..bir Anka kuşu gibi.. Belki de ben martı değildirim haaaa..!
İzmir,uykum var. İzmir günlerdir uykusuzum…Sorma bana neden niçin diye.. uyumak istiyorum..git...Eğer beni çok düşünüyorsan..eski gecelerimi geri getir..Bana ait olan dünyamı, içinde asla ne olduğunu bilmediğim ve açmadığım hediye kutumu getir..Hayal kurmak istiyorum..küçük prens gibi..Kapat bütün pencerelerini İzmir..hiç bir serçe girmesin içeri..Kör et beni..Görmeyeyim kimsenin gözünün içindeki gülü..sağır et beni,duymayayım hiç bir şarkıyı…hatta bomba et patlat beni.. Tam da burada, Konak meydanında ırzına geçilmiş kanamalı bir yürekle sövüyorum işte …gücün yetiyorsa getir gözlerimin son sahibini..getiremiyorsan s..tir giiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiit..!
YORUMLAR
benim düşünceme göre; kendimize kızdığımızda ve öfkelendiğimizde, karşımıza kim çıkarsa ona boşaltırız bütün öfkemizi ve kızgınlığımızı...karşımızdakine söylediklerimiz aslında kendimize söylemek isteyipte söyleyemediklerimizdir...sizin yazınızda ki durumunuzdan da böyle bir yansıma oldu bana...izmir nasibini almış kendinize olan öfke ve kızgınlığınızdan...çok iyi olmuş ama bu...öfke ve kızgınlığın birikimi de zarar verir, ruhsal ve bedensel patlamalara sebep olur...izmir sizin içinizde ki siz olmuş ve sizi dinlemiş sessizce...acımasız bir iç konuşma ve hesaplaşma yapmışsınız...bu iyidir...arasıra yapılmalıdır...ben de yaparım bunu sık sık...yastık alırım ben elime bir tane ve o benimdir...yumruklarım onu boşaltırım ona birikmiş bütün öfkemi ve kızgınlığımı...kuş gibi hafiflerim...bir meleğe dönüşürüm hatta...nacizane tavsiyemdir...çok dolduğunuzda bir de bunu deneyin bakalım...
sürç-ü lisan ettiysem affola...iç hesaplaşmanın yazıyla güzel bir ifadesiydi...kutlarım...