- 520 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Anlar Anılar Hayaller ve Pişmanlıkla...r
Anlar anılar hayaller ve pişmanlıklar…
Hayatı dilediği gibi yaşamış kaç kişi çıkar aramızdan? diye soracak olursak eğer…
Ooo…Ben! Diyebilenlerin sayısını n sanıldığı kadar az olmadığına inanıyorum ben.
Son yılların moda olan tanımlarından biriydi çünkü, yaşadıkları tatsız kötü ve hatta kınanacak olaylar karşısında gayet mutlu bir yüz ve kendinden emin bir sesle “yaşadıklarımı yaşamam gerekiyormuş. Hiç birinden pişmanlık duymuyorum” diyenleri düşünüyorum da…
Aslında bu hiç de öyle bir soru- bir cevapla geçiştirilecek bir konu değil. Soruyu sorduğunuz kişinin kim ve nasıl biri olduğuyla yakından ilintili
Yaşadığı ülkeden tutun da yaşı cinsiyeti eğitimi aile yapısı yaşam biçimi içinde bulunduğu çevre ve daha pek çok şeyle alakalı bir durum.
Karakterini kişisel özelliklerini de hesaba dahil etmek gerekir tabi.
Hayat görüşü beklentileri idealleri hayal gücü ise hayatı nasıl yaşadığı hakkında en belirleyici olanlarıdır.
Üç erkek kardeş popüler bir semtte tanınmış bir kuru yemişçi dükkanın sahipleri.
Ara sıra yolum düştüğünde ayak üstü iki laf etmek istesem yüz bulamam fazla. Hem müşteri kuyruğunda hem paranın tadından olsa gerek bana ayıracak zamanları olmadığındandı.
Bir defasında “kitaplarla aranız nasıl, okumayı seviyormusunuz” diye soracak oldum .
Yüzüme bile bakmadan “yok be abla. Sabahtan akşam geç saate kadar buradayız. Çok yoruluyoruz. İki lokma yer yemez küt! atıyoruz kafayı. Çocukları bile sevemiyoruz” dedi en büyükleri hepsinin adına.
Köyünün bir adım ötesine bile gitmemiş ta ki komşu köye gelin gidene değin. Okuma yazması yok. Ailesi okula gitmesini zinhar istememiş.
Onun aklı fikri okumakta kalmış. Okuyup yazar olmakta. Köyünü ailesini içinde yüreğinde gözünde kalan her bir şeyi yazmak!
Koca evinde şansı ters dönüyor. Çünkü kocası karısının en yakın arkadaşı dostu olmakta gecikmiyor. Kendi eliyle götürüp köy okulunun okuma-yazma kursuna kaydediyor genç karısını.
Kadın bir çılgın bir şaşkın. Okudukça kendi hayallerine bile sığamıyor. Kursı birincilikle bitiriyor.
Hayali mektuplar yazarak başlıyor yazarlık deneyimlerine.
Şimdi hayatta olmayan ülkenin en tanınmış köylü bir yazarınadır bu mektuplar. Bütün hayali bir gün bu mektupları ona ulaştırmaktır.
Yolu köye düşen bir gazeteciye anlatıyor hayatını ve hayallerini.
Söz veriyor gazeteci kadın. Yaşamdan beklentisi idealleri ve hayalleri olan bu kadına.
Sözünü ettiği ünlü yazar o sıralar yurt dışındadır. Döner dönmez kendisini arayacağını hatta tanıştıracağını bile söyüyor.
Kısa süre sonra gelen bir haberin bir gün sonrasında karı-koca İstanbul’un yolunu tutarlar. Ünlü yazar ikisini de çok sıcak ve içten bir şekilde karşılar. Konuk eder üstelik. Bu arada kadının kendisine yazdığı mektupları da okur.
Bu gün bu çok ünlü yazarımız beyaz atına binip gitti belki ama..Bu kadın yazdığı kitaplarla adını duyuran köy kökenli bir yazar…
Hayat gerçekten çok şaşırtıcı..Garip..Tuhaf..Anlaşılmaz ve..ve ..ve..
Bazen istediğiniz kadar çabalayın didinin zaman ve emek harcayın yine de size bir tebessümü bile çok görüyor..
Bazen de oturduğunuz yerde kapıdan kovsanız bacadan giriyor..
Bazen de yarı yolda bırakıyor namussuz!
Önemli olan bir ölümlü olarak geride elimizden geldiğince güzel yararlı çalışmalar değerli anılar bırakmak. Sevgiyle saygıyla hatırlanmak ve elimizde kalan an’ları şimdiki akılımızla yaşayabilmek her şeye Rağmen.
ANLAR
Eğer, yeniden başlayabilseydim yaşamaya,
İkincisinde, daha çok hata yapardım.
Kusursuz olmaya çalışmaz, sırtüstü yatardım.
Neşeli olurdum, ilkinde olmadığım kadar,
Çok az şeyi
Ciddiyetle yapardım.
Temizlik sorun bile olmazdı asla.
Daha çok riske girerdim.
Seyahat ederdim daha fazla.
Daha çok güneş doğuşu izler,
Daha çok dağa tırmanır, daha çok nehirde yüzerdim.
Görmediğim bir çok yere giderdim.
Dondurma yerdim doyasıya ve daha az bezelye.
Gerçek sorunlarım olurdu hayali olanların yerine.
Yaşamın her anını gerçek ve verimli kılan insanlardandım ben.
Yeniden başlayabilseydim eğer, yalnız mutlu anlarım olurdu.
Farkında mısınız bilmem. Yaşam budur zaten.
Anlar, sadece anlar. Siz de anı yaşayın.
Hiçbir yere yanında termometre, su, şemsiye ve paraşüt almadan,
Gitmeyen insanlardandım ben.
Yeniden başlayabilseydim eğer, hiçbir şey taşımazdım.
Eğer yeniden başlayabilseydim,
İlkbaharda pabuçlarımı fırlatır atardım.
Ve sonbahar bitene kadar yürürdüm çıplak ayaklarla.
Bilinmeyen yollar keşfeder, güneşin tadına varır,
Çocuklarla oynardım, bir şansım olsaydı eğer.
Ama işte 85’indeyim ve biliyorum...
ÖLÜYORUM...
Jorge Luis BORGES
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.