- 613 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Ölüm
Ölüm
Tüm canlıların ölüme mahkum olması, “Ölümsüzlük” arayışının esas kaynağı!
Ölüm, “Canlı” olan için anlamlı! “Ölümsüzlük”, bildik manada canlı olan için anlamlı olmaz! Canlılığın nasıl tarif edildiği de önemli! Canlılık, sınırsız kaynaktan tercih ile ruhsal tasarı alanına çekilen ve madde hacim ile algılanan bir faaliyet gibi.
“Boyutlar” konusu anlaşılmadan “Ölüm ve ölümsüzlük” yeterince anlaşılmaz! 3. Boyutta “Ölümsüzlük” mümkün değildir çünkü madde hacim kazandığında ölmeye başlıyor. Zaman- mekan izafiyeti ve entropi, eskime, bozulma başlıyor! 3. Boyutta canlılık, ölüme doğru bir akışla mümkün! 3. Boyutta maddenin açığa çıkması ile ölümü arasındaki faaliyete “Canlılık” diyebilirim.
Hiçlik, boyutsuz ve sınırsız ana kaynak! Her şey, hiçlikten çekilir! Bu çekim, “Tercih” ile yani “Ben” ile olur! Ben buna 1. Boyut diyorum. Tercih, ruhsal levhada tasarlanır; ben buna 2. Boyut diyorum. Tasarı, madde alanında “Hacim” kazanır; ben buna 3. Boyut diyorum.
1. Boyutta, “Alan ve hacim” tanımlı değil! Alan ve hacim sınırının olmaması hiçliği kapsayacak potansiyele de işaret eder ama “Tercih” hakikati bir başka şeye işaret eder! Sınırsız potansiyelin tercihe sunulması, tercihin kapsamını mutlak değil de potansiyel olarak belirliyor! Kısaca “Sınırsızlık tercihe sunuluyor ama tercih ne kadarını kapsayabiliyor?” Sorusu “Ben” için belirleyici oluyor! Bu soru olmasaydı ben tercihini, 1. Boyut olarak adlandırmaya da gerek olmayacaktı!
2. Boyutta, “Hacim” tanımlı değil! Hacim sınırının olmaması tasarı alanının madde gibi olmadığı yani madde gibi eskime ve “Ölüm” akıbetinin olmadığına işaret eder!
3. Boyutta, “Hacim” tanımlı olduğundan hatta bu boyut “Hacim” madde boyutu olduğundan klasik fizik kurallarının işlemesi gerekli! Zaman ve mekanın gereği olan izafiyetler de kaçınılmaz! “Büyük-küçük, önce-sonra, az-çok, iyi-kötü, güzel-çirkin gibi” göreceli kıyasların olması da kaçınılmaz!
Hiçlikten 1. Boyuta “Tercih” ile çekilen “Şey”, 2. Boyutta (ruhsal alan levha) tasarlanır; 3. Boyutta ise bu tasarı, madde (hacim) kazanır görünür ya da fiziksel olarak algılanır!
Toparlayalım; hiçlik, boyutsuz; 1. Boyut, “Ben-tercih”; 2. Boyut, “Ruh-tasarı-levha”; 3. Boyut, “Madde-hacim-kütle”
Canlılığı geniş manada 3. Boyutta hacim ve kütle olarak düşünelim. Yani madde! Maddenin moleküler yapısının gelişmiş hali, hücre; hücrelerin gelişmiş hali, organizma! “Ölüm” sadece 3. Boyutta tanımlı olduğundan çünkü eskime ve entropi, bozulma ölüme dair olduğundan “Ölümsüzlük” 3. Boyutta bulunmaz! Canlılık zaten ölüme mahkum olmak ile mümkün! Madde hacminde, “Ölümsüzlük” mutlak olarak mümkün değildir!
Madde klasik “Hacim” fizik alanında yani 3. Boyutta gözlendiğinde “Fizik bilimi kanunları” olarak adlandırılan davranışlar söz konusu! Madde kuantum alanda gözlenmeye çalışıldığında ise gözlemciye göreceli sonuçlar çıkması şaşırtıcı olur! Bunun sebebi 3. Boyutta yapılan gözlemin 2. Boyuta doğru kaymasıyla açıklanabilir! Meşhur “Çifte yarık deneyi” ile maddenin 2. Boyuttaki tasarısına yakınlaşmak söz konusu! Bu gözlem 3. Boyutta olduğundan 2. Boyuta dair olan kısmı gözleme girmiyor, bu da şaşırtıcı oluyor ve sanki madde, bildik fizik hacminde gösterdiği sonucu kuantum alanda göstermiyor ya da farklı davranıyor sanısını verir! “Hacim ve alan” konusunu da şöyle düşünelim; “Alan”, 2. Boyutun levha yani ruhsal alanı; “Hacim” ise maddenin kütle kazanmış hali! Tasarı olarak 2. Boyut; madde olarak 3. Boyut! Hacimden alana kaydıkça, klasik hacim fiziğinden kuantum alana doğru gidiliyor demektir!
Son tahlilde; ölümsüzlüğü, 2. Boyutta, 1. Boyutta ve hiçlikte aramak gerekir! Ancak “Ölüm”, sadece 3. Boyutta tanımlı olduğundan yani canlılıkla anlam kazandığından oralarda “Ölümsüzlük” dahi söz konusu değil. Buna “Mutlak varlık” denilebilir! Toparlarsam hiçlik, her şeyin sınırsız kaynağı; “Ölüm” ile sınırlanamaz! 1. Boyut, “Tercih-ben”, madde boyutu haricinde “Ölüm” ile sınırlanamaz! 2. Boyut, “Ruh-levha-tasarı”, madde boyutu haricinde “Ölüm” ile sınırlanmaz! En son tahlilde; “O”, ölümlü olmaz; “Ben” ölümlü olmam; “Ruh” ölümlü olmaz! “Beden” ise ölümsüz olmaz!
Saygılarımla,
Ahmet Bektaş
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.