- 609 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
ŞİMDİ
Yaşamımızda verdiğimiz en zor kararlar, acı çekeceğimizi bildiğimiz kararlardır. Elleriniz bir ateş içinde yanarken kımıldamamak gibi, çocuğunuzu ağlarken görüp elinizden bir şey gelmemesi gibi.İşin en kötüsü ölüm fermanınızı kendi elinizle imzalamanız gibi.Umutsuzluktan ve çaresizlikten de ötedir yaşadığınız duygu. Sanki bedeniniz büyük bir ağırlığın altında kalmış, kımıldayacak gücünüz kalmamış. Ve biraz ötenizde çaresiz bir insan sizden yardım istemektedir. Ah bu durumda olmasanız, hemen kurtaracaksınız onu, Ve ondaki sizi, ama kımıldayamıyorsunuz bile. Ruhsal anlamda her kes bir kaç kez yaşar böyle duyguları...
Onuru kırılmış, umutları yok edilmiştir saygısızca. Hoyrat bir el tarafından oradan oraya savrulmuştur inandığı bütün şeyler. Beden yırtık bir çanta gibi, taşıyacak güçten yoksundur ruhu. Bitmiştir yaşama sevinci. Ne güç kalmıştır artık savaşacak ne de inanç.
Şimdi, durma zamanıdır...
Şimdi, günün karanlığı boğulduğu andır...
Şimdi, kımıldayacak kadar halin bile olmadığında, Fikret Demirağ dizelerine sığınmaktır:
’Sevgi bazı düzenlerde
bir kınalı kekliktir
uçar iken gider kanadından vurulur
Gider gelir bir sevda ağlar gecede...
Kin öyle bir kasırga gibi eser
ki rüzgarında çocuk yapraklar ve yontuların saçları bile savrulur
Gider gelir bir çaylak ağlar gecede.’
Oysa çaylak değildir bilirsiniz. Çektiğniz acı da ne ilktir, ne de son olacaktır. Artık kini öfkeyi bitirmelidir.
Şimdi Bedri Rahmi Eyüboğlu’na bırakıp sözü, bir kenara çekilme vaktidir:
’Yalnızlığın kadarsın
Yalnızlığın mis kokmalı
Yalnızlık dediğin büyük bir zindan
Dünyanın en kalabalık zindanı
Dinden imandan çıkarır
Ama öyle bir adam eder ki insanı’
O zaman adam olana dek susmalı
Şimdi, susma vaktidir
Şimdi adam olma vaktidir
,