- 654 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Bizim Çocuklar (1)
Kışın yeni başladığı günler...Doğuda (özellikle Erzurumda) kış geçirmemiş olanların bilemeyeceği kadar soğuk bir hava... İş hayatına daha ilk adımımı attığım anda dini imanı para olmuş kişilerle karşı karşıya kaldığım bir gün...Durakta ellerim cebimde sinirli bir şekilde otobüs bekliyorum. Benden biraz ileride bir erkek çocuğu da bekliyor.Eski bir pantolon, muhtemelen ikinci veya üçüncü el eski bir kaban, ayağında yine eskimiş ayakkabılar ve sırtında yırtık bir çanta...Ancak yüzünde tarif edemeyeceğim kadar mutlu bir gülümseme var. Çünkü ellerindeki kocaman torbalarda ve çantasında kullanılmış kitaplar taşıyor. Çaktırmadan kitaplara bakıyorum lise sınavlarına hazırlık kitapları...Onu seyrettiğimi fark ettirmemeye çalışarak düşüncelere dalıyorum.
Halinden belli olduğu gibi maddi açıdan sıkıntıları olan bir ailenin çocuğu. Belki liseyi kazanıp artık bu kitaplara ihtiyaç duymayan birinden kitapları aldı, belki de umut vadeden bir çocuk olduğu için birileri onun için bu kitapları temin etti. Kesin olan bir şey var ki çok mutlu. Öyle bir hevesle taşıyor ki kitapları aslında onun için ne kadar ağır olduklarının farkında bile değil.İstemsiz olarak üniversiteye hazırlandığım dönemdeki bir anım aklıma geliyor; arkadaşlarıma çözüp bitirdiğiniz kitapları atmayın ihtiyacı olanlara verin diyorum. Bir çoğu hayatında ikinci el herhangi bir şey kullanmadığı için çözülmüş kitap ne işe yarar cevabını alıyorum.Silinir dediğimde ise aldığım cevap saçmalama oluyor! Ama işte bu çocuk, şanslı bir çocuksa, büyük bir hevesle evine gidecek, yaşıtlarından çoğunun yüzüne bile bakmayacağı çözülmüş binlerce sayfayı tek tek silip tertemiz bir hale getirecek. Sonra da oturup büyük bir azimle çalışmaya başlayacak. Kurslara gidip özel ders alan yüzlerce rakibiyle aynı sınava girecek ve eminim ki önce çok iyi bir liseye oradan da çok iyi bir üniversiteye yerleşecek. Çünkü hayatta çalışıp kendisine iyi bir gelecek hazırlamaktan başka bir çaresi olmadığını bilecek. Bütün bunlardan daha önemlisi hiçbir zaman arkasında servetine güvendiği bir ailesi veya nüfuslu bir tanıdığı olmayacak. Yıllar sonra geldiği noktaya hiç kimseye dayanmadan kendi dişiyle tırnağıyla gelecek. Tüm bunları düşünürken hiç tanımadığım halde o çocukla gurur duydum. Gidip alnına kocaman bir öpücük kondurmak ve "sakın değişme" demek istedim. Çünkü biliyorum ki onun da karşısına neden o yırtık ayakkabıları giymek yerine yenisini almadığını soracak kadar akıl fukarası okul arkadaşları; beden eğitimi derslerine özel kıyafet ve ayakkabı alamadığı için herkesin içinde hakaret eden, alamayacağı kadar pahalı kitap isimleri verip dersi o kitapları okuyarak geçiren sözde eğitimciler çıkacak.O sabahlara kadar başkalarından aldığı kitapları silip çalışırken, klasik tabirle yokluk nedir bilmeyen yaşıtları yepyeni kitapları çöpe atacak ama buna rağmen ondan çok daha iyi okullara ve işlere sahip olacak. Tek bir farkla; bizim çocuğumuzun yanında şerefi varken, çevresi ve serveti sayesinde olduğu yere gelenlerin yanında sadece başkalarının isimleri olacak.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.