- 327 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Bir pulcu öğretmen !
Epey zaman önceydi.
Görevim icabı Simav-Yağmurlar Köyüne gitmiştim.
Yolda hep aklımda öğretmenin durumu vardı.Çünkü köy hem ile hem de ilçeye uzaktı.Dolayısıyla “problemli” bir durum olabilirdi.
Ancak "gördüğüm manzara" hiç de öyle değildi.
Öğretmen,gayet temiz giyimli ve morali de yüksekti.
Öğleye yaklaştığı için,beni lojmana yemeğe davet etmişti.Lojman da pırıl pırıldı,ev hanımı olan eşi de gayet hamarat!
Gördüğüm durum,tahmin ettiğimden çok farklıydı.
Dağın başında “morali” bu denli yüksek tutan bir özelliği olmalıydı öğretmenin.
Dayanamadım sordum:
-Meraklarınız var mı?
-Olmaz olur mu hocam,ben filatelistim!
-Pardon, nedir o?
-Filateli.
-İlk kez duymuştum,necidir bu iş,neler yapmaktasın?
Hemen dolabını açtı,birden çok koleksiyon çıkardı.Başladı pullar üzerine konuşmaya.
-Filateli,pulculuk demek hocam.Ben Kadıköy-Filateli Derneği üyesiyim.İstanbul dahil dünyanın birçok yerinden yazışma arkadaşım var.Onlarla yazışarak,elimizdeki pulların değerini öğrenir,duruma göre de satışını yapar veya alırız!
İlginçti!
Küçücük bir köyde koca bir dünyası vardı öğretmenin.
Ama tersi olana da çok rastladım hayatta.
Koca bir şehirde sıkışıp kalan da çoktu.İzmir’de,İstanbul’da.Hatta şehir “sıkmıştı” bazılarını.”Dar gelen ayakkabı” gibi!
Yazar Leyla Navaro,”İki Boy Ufak Pabuç” der ya bir kitabında o hesap.
Dolayısıyla özelliği,merakı olan insanların “mutluluğu” hep ilgimi çekmiştir.Diğerleri ise “yitik hayatlar” gibi de denebilir!
Ve Sokrat’ın şu sözü de çok anlamlı gelir bana:
-Meraklarınız varsa seyahate çıkınız!
Denemek isterseniz,buyrunuz,zaman ve mekan sizin.