Baharın Soluğu
Henüz ilk cemre düştü. Şubat soğuğunun beli yavaş yavaş kırılmaya yüz tutsa da baharın sıcak nefesi sarıp sarmalamadı tam anlamıyla doğayı. Gidip yerinde görmek nasip olmasa da Datça’da bademlerin çiçek açtığını haberlerde izlemek dahi içimizi ısıttı gözlerimizi aydın etti. Uzaktan da olsa baharın soluğunu hissettik.
Bir öğrencinin yazdığı kompozisyonda baharı anlatırken kullandığı “Nisan senenin en hanımefendi ayıdır.” cümlesi bahar mevzu edildiğinde hep benim en favori cümlemdir. Yani üstüne söz söylenilemeyecek miyarda bir söz. Sizce de nisanı bundan daha güzel anlatabilecek bir cümle kurulabilir mi? Tabi erguvanların kendi lisanınca baharı, nisanı anlatması hariç. Beşer diliyle kurulan cümle demek istiyorum.
“Nisan senenin en hanımefendi ayıdır.” cümlesi bahara dair bir şeylerden bahsedilse hemen aklıma gelir. Kuracağım cümlelerin bu cümlenin yanında yavan kalacağı endişesi sarar beni, kalemimin şirazesi bozulur. Duygularım yalpalar. Bu söze tutunarak çıkmaya çalışırım işin içinden. Erik dallarını, badem ağaçlarını ve kiraz çiçeklerini düşünerek teselli etmeye çalışırım kendimi.
Ankara bir bozkır kenti olduğu için ta Akdeniz ve Ege kıyılarında açan çiçeklerin ikliminden gelen sıcaklıkta duyarız baharın soluğunu. Ve iple çekeriz “senenin en hanımefendi ayı nisanın gelmesini.
Nisan gelsin ki: Ankara’nın sisli yamaçlarına baharın indiğini hissedelim.
Sonra bir şarkı tutturalım Ankara Rüzgarı isimli:
“Pembe küçük dudağın söyledi şarkımızı
İndi bahar Ankara’nın sisli yamaçlarına
İçli sesin ah ne kadar açtı gönül yasını
Her gören ağladı, kalbini bağladı dalgalı saçlarına
Söyledim aşkımı ben, Ankara rüzgarına
Olmadı kaldı benim her hevesim yarına
Her gören ağladı kalbini bağladı dalgalı saçlarına
Önce biraz gülecek, kalbe ümit katacak
Söz verecek, gelmeyecek, hep seni aldatacak
Sev diyecek, sevmeyecek, belki de ağlatacak
Boş yere ağlama, kalbini bağlama Ankara kızlarına
Söyledim aşkımı ben, Ankara rüzgarına
Olmadı kaldı benim her hevesim yarına
Boş yere ağlama, kalbini bağlama Ankara kızlarına.” Yüreğimizi bu şarkının notalarına bağlayalım, nağmelerinin sıcaklığında ısıtalım baharın soluğunu geç de olsa yakından hissedelim. Bir Ankara anemonun güzelliğini seyredelim sükût demlerinde.
Daha ikinci cemre düşmedi. Arada koskoca mart var. Bu durumda biz “senenin en hanımefendi ayı nisanın” Ankara’yı teşrifini biraz daha bekleyeceğiz. Şimdilik Akdeniz ve Ege kıyılarında açan badem çiçeklerinin renginde duyacağız baharın soluğunu. Hasretin damak buran kekreliğini hissedeceğiz. Elimizden başka bir şey gelmiyor.
Ankara, 23.02.2017 İbrahim Kilik
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.