- 982 Okunma
- 1 Yorum
- 2 Beğeni
ENGELSİZ DÜNYAM-1
GİRİŞ
Bir engelli gençtir Mesut.
Çok sevecen bir ailede yaşamaktadır.
Ama öyle bir hayal dünyası vardır ki, orada hiçbir engel yoktur onun önünde.
Sık sık ziyaret eder engelsiz dünyasını.
Orada dürüst, sevgi dolu ve gözünü budaktan sakınmayan bir yiğittir Mesut.
Kâh engellilere, kâh engelsizlere yardım eder. İnsanlıktan yoksun olanlara insanlık dersi verir.
Aslında engelli-engelsiz ayırımı da göreceli değil midir?
Bedenen engelli olan birçok kişi insanlıktan engellilere insanlık dersi verir.
Öte yandan hangimiz tam olarak engelsiz olduğumuzu söyleyebiliriz ki?
Herkesin kendince engelli olduğu yönler vardır çünkü kimse tüm arzularını gerçekleştiremez.
O halde engelli ve engelsizi sadece bedenen düşünmeyip onları bizlerden biri olarak değerlendirmeliyiz.
Bu öykü serisini yazarken tüm dostların yorum ve önerileri değerlendirmeye alınacaktır.
Şimdiden teşekkür ederim.
Kadir Tozlu
21.02.2017
KAMERA ŞAKASI
Mesut her zaman yürüdüğü yolun rampa başlangıcına kadar ağır adımlarla yürüyordu. Kafası yine dalgındı. Yanına kadar gelen bir engelli arabasını farketmemiti. Engellinin sesiyle irkildi…
“Abi bir yardım eder misin? Rampayı yalnız başıma çıkamıyorum”
“Tabi ki, neden olmasın!” dedi ve arabayı itmeye başladı.
“Allah razı olsun” dedi arabadaki engelli.
Nedendir engellilere karşı bir zaafı vardı Mesut’un. Ayrıca gördüğü kadarıyla rampanın eğimi bir akülü arabasının tırmanabileceğinden fazlaydı. Böyle yüksek eğimli rampalarının sıklığının engellilere erişim zorluğu çıkarttığı kesindi. Ama sanki bu engellinin yüzünde yardım bekleyen bir sevecen eda görememişti. Mesut biraz zorlansa da rampanın başına kadar itti arabayı.
“Size de çok zahmet oldu” dedi engelli, “şu hırdavatçı dükkânının yanında durabiliriz.”
Dediği gibi yaptı Mesut. Arabayı hırdavatçı dükkânının önünde durdurdu. Engelli, arabanın frenini çektikten sonra:
“Yardım eder misiniz, size yine zahmet olacak” dedi engelli ve elini Mesut’a uzattı. Mesut engellinin ayağa kalkmasına biraz da şaşkın, yardım etti. Engelli (sandığı kişi) ayağa kalktıktan sonra teşekkür etti ve Mesut’un şaşkın bakışları altında yürüyüp oradan uzaklaşmaya başladı…
Mesut adamın arkasından önce şaşkın, sonra da sinirli bir ifadeyle baktıktan sonra ani bir kararla hırdavatçı dükkânına girdi ve bir çamaşır ipi istedi. İpi alır almaz da, “parasını birazdan veririm” diyerek dışarı fırladı. Adamın arkasından koşmaya hazırlanırken dışarıda bekleyen birkaç kişi:
“Dur arkadaşım, bu bir kamera şakasıydı” diyor ve kameranın yerini göstermeye çalışıyorlardı.
“Sizinle ve kameranızla sonra ilgilenirim” diyerek silkindi ve onlardan kurtulup doğruca adamın peşinden koşmaya başladı Mesut. Adam kaçmak yerine onu: “Arkadaşım, küçük bir kamera şakası yapalım dedik” diye ikna etmeye çalışadursun, Mesut adamı yakalayarak yaka paça arabanın yanına getirdi. Hırdavatçı dükkânının önünde toplanan bir grup onu durdurmaya çalışadursun, Mesut:
“Kimse karışmasın, yoksa sonunuz fena olur” diye tehditkâr bir şekilde bağırdı.
“Otur bakalım şu arabaya!” dedi adama…
Ne olduğunu şaşıran adam arabaya oturmak üzereyken Mesut: “Dur!” diye seslendi. “Arabaya yüzün dönük, yani diz çökerek oturacaksın” dedi.
“Nasıl olur Abi” dedi adam.
“Sen dediğimi yap” dedi Mesut.
Adam arabaya yüzü dönük olarak diz çöküp oturdu. Kenarda izleyen adamların yüz ifadesi biraz şaşkın, biraz meraklı, birazcık da gülümsemeye dönüktü. Mesut adamı önce arabaya güzelce bağladıktan sonra arabayı da yandaki tabela direğine bağladı.
Adamın arkadaşlarından biri Mesut’un yanına gelerek:
“Ya, Abi, çok uzattınız. Basit bir kamera şakasıydı yapmak istediğimiz!” deyince.
“Ne amaçla yapıyorsunuz bu kamera şakalarını?” diye sordu Mesut.
“Biraz izleyiciler gülsün, eğlensin istedik yalnızca” dedi adam.
“Gülsünler öyle mi? Eğlensinler öyle mi?” dedi Mesut… “Bir engellinin aczine gülüp geçsin izleyicileriniz öyle mi?”
“Yok be abi” dedi adam, “onu demek istemedim!”
“Ya ne demek istedin?” diye sordu Mesut, “Şimdi çekin bu adamı kameraya ve kanalınızda gösterin. Gülerlerse buna gülsün, bununla eğlensin izleyicileriniz.” Dedi ve devam etti: “Engelli bireylerin topluma katılmalarındaki en büyük engellerden biri sizin bu ayırımcılığınız ve onları alay konusu yapmanızdır.”
“Ya abi…” diye onu ikna etmeye çalışırlarken annesinin sesiyle irkildi Mesut…
“Yemeğini getirdim oğlum” dedi annesi…
“Anne, ne yaptın… Hayallerimin içine ettin!”
“Hayallerine devam edersin oğlum, bak en sevdiğin yemekleri yaptım” dedi annesi.
Mesut önce yemeğe göz attı ve yüzünde bir memnuniyet ifadesi belirdi. Sonra annesine sevgi ile baktı:
“Senin elinden çıkan her yemek güzeldir zaten, sen hep güzel şeyler yaparsın anneciğim” dedi Mesut. “Sen olmasan ne yapardım ben?” dedi ve devam etti…
“Ama şu engellilerle alay edenler var ya! Onlarla daha işim bitmedi. Şu yemeğimi bitireyim, benden çekecekleri var. Bana ha! Hem de benim hayallerimde…”
(devam edecek)
Kadir Tozlu
21.02.2017
NOT: Mesut 20’li yaşlarda yüksek öğrenim görmüş bir engellidir. Ancak sık sık ziyaret ettiği hayal dünyasında engelsiz olup sürekli başta engelliler olmak üzere insanları korur ve yardım eder. Annesi, babası ve kız kardeşi Ayça ile birlikte yaşar. Ayça engelli değildir ama Mesut’un hayal dünyasında engelli rolündedir.
YORUMLAR
superbaba
Sayfama hoş geldiniz. Onur verdiniz.
Sizi Antoloji'den de tanırdım ama nedendir bilmem burada pek yolumuz kesişmedi.
Tekrar teşekkürler...
Saygılar...