Tılsımlı Su
Çayın doğuşu ile ilgili fantastik öyküyü yazdığımdan bu yana epey bir süre geçti. Öykümüzün kahramanı Çia ve Şehzade derin bir aşk uykusunun kollarında uyuyor şimdi.
Bir adına demlik güzeli dediğim çayın meşrubatlar içerisinde hayal kurmaya en uygun içecek olduğunu söylemeye hacet görmüyorum. Çünkü bu "malumun ilamı" olur. Çay, yağmur damlalarının katresi ile güneşin şualarından aldığı hassayı en cömert biçimde suya sunan efsanevi bitki. Yeşilin siyaha tebdili için bir çok işlemden geçtikten sonra paketlenen güzellik. Buğusu üstünde bir albeni mümessili.
Kendine özgü usaresi ve rayihası ile efsane olmayı en çok hak eden bitki. Çay bahçelerinin taraçalarına aklımızın ve gönlümüzün asılı kalmasına sebep olan gizemi ve güzelliği harflerin de başını döndürür daima. Bu güzellikten esinlenen kalemin rüyası kâh şiir olur kâh öykü sonra dökülür beyaz sayfalara. Tıpkı demliğin derunundan ince belliye dökülen tılsımlı su gibi.
Demliğin sinesinde damıtılan tılsımlı suya çay denir literatürde. Bu tılsımlı suyun gizemini henüz çözen çıkmadığından harflerle ünsiyet ederek ona dair güzellikleri anlatamaya çalışırız nicedir. Yazdıklarımız hiçbir mahfilde dikkate alınmasa da alınganlık göstermeyip durmadan yazarız. Aslında yazar çizer takımından da değiliz. Sözün güzelini dermeye, dikene su vermeye çalışan bir fakir bahçıvanız. Nazımız, ancak harflere ve sözcüklere geçer. Sitemimiz kendimizedir. Bu hâle alıştık. Hayallerimize olsun ket vuramıyor matbuat dünyasının egemen güçleri. Tılsımlı suyla alakalı aralıksız yazıyoruz. Bazen deneme bazen şiir ete kemiğe bürünüyor. Sözün özü gerekli ilgi ve alakayı gördüğümüz de söylenemez. Ama, bu bizim harflerle ünsiyet kurmamıza, yazmamıza asla mani değil.
Hem çay içmeyi seviyoruz hem de çaya dair yazmayı. Çay mevzu olduğunda sözcükler koşarak geliyor iklimimize. Hayalimizi süslüyor her biri. Bu demden sonra çayla ilgili yazmak icap ediyor.
Çoğu kez aldığımız eleştiri kendimizi tekrarladığımız noktasında olsa da biz her şiirde her yazıda tılsımlı suya farklı bir pencereden baktığımız inancındayız. Burada şu gerçeği de ikrar etmeliyiz:Biz sadece tılsımlı suyun üftadesi değiliz. Onunla ilgili cümle avadanlıkla ayrı bir muhabbetimiz vakidir.
Semaverin, demliğin, isli çaydanlığın ayrı bir değeri, yeri var yanımızda.
Tevazu sözcüğünün, cümle içecek arasında en çok çaya yakıştığına imanımız var. Kahve çaya göre daha aristokrat. Çay halkın içeceği. Bu tevazu abidesi albenili içecek meşrubat âleminin vazgeçilmezi olarak geçecektir tarihe. Müverrihler mutlaka not düşecektir tılsımlı su ile ilgili.
Musikişinaslar, kaşıkla bardağın çıkardığı sesten mülhem besteler yapacaktır. Tambur, ut ve ney sesi karışacaktır çayın rayihasına. En berrak türküler çaya dair söylenecektir. Çayın Piri Sahibü’l Çay Âsaf Osman efendi bir çok makamda çay demleyecektir haziruna. Bestenigâr, Suzinak , Ferahnak, Mahur, Hicaz Buselik…
Ve biz dahi nefes alıp verdiğimiz sürece çaya dair çok şiir yazacağız. Denemeler ve öyküler kaleme alacağız. Ta ki emri Hak vaki olana değin. Kimi dem çaydanlık isini Leyla sürmesi mesabesinde göreceğiz. Kimi dem çayın ışıltısını çay melikesinin gamzesi ile bir bileceğiz. Harflerin hislerine tercüman olacağız. Tılsımlı suyun tılsımını çözemesek dahi. Ona dair yazmak mutadımız devam edecek…
Ankara, 21.02.2017 İbrahim Kilik
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.