- 1097 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
AŞK KAPIYI ÇALINCA
Sabrımı gamzelerinin sihri ile tarâc edeli
O güzel gözlerinin nûruna yandım ezeli
Acı,öldürme ki kalbimde hayâlin yaşasın
Yeter ey,gözleri sevda dolu esmer güzeli
Aşk değil de telefonum çaldı bir sabah üstü. Arayan kişi kendisini tanıttı olması gerektiği gibi. Tanıtmasa da olurdu. Yüreğinin güzelliği bakışlarının her zamanki ışıltılı sıcaklığı sesine de sinmişti çünkü. Özel bir sesti tıpkı kendisi gibi..
Bir iki hal-hatır sorma faslından sonra “Sana bir sürprizim var. Saat dört-beş gibi bana gelebilir misin?” dedi.
“Ayy…Bu davet sürpriz kokuyor. Sürprizlere bayılırım. Güzel bir sürpriz olmalı” dedim heyecanla.
“Güzel çok güzel hem de…Ben evleniyorum!” demez mi?
Sesindeki coşkuda kalp atışlarını duyar gibiydim.
“Tabii gelirim. Saat üç buçuk da bir randevum var. Beşte kapındayım!” dedim sevinçle.
“İnan bu müjdeyi ilk kez sana veriyorum arkadaşım.” Dediği sözleri beni çok mutlu etmişti. Çok…
Oldukça yeni sayılırdı tanışıklığımız. Bir sosyal etkinlik sırasında görmüş ve görür görmez ben de kendisinden çok etkilenmiştim. Temiz kalbi. İçtenliği iyi niyeti düşünceli zarif ve özverili tavrıyla herkesin sevgisini kazanmış olduğunu fark ettim.
Ne olursa olsun daima gülen yüzü cana yakın sözleri ışıl ışıl bakan gözleri ile bir gözün diğerine güvenmediği günümüzde belli ki güven duygusunun unutulmuş hazzını yaşatıyordu insanlara…
Zamanın geçmesini iple çektim. Randevuma saatinden önce gittim. Şaşırtıcı şekilde hiç beklemeden ve kısa sürede işimi tamamladım. Saat dört buçukta kapısındaydım.
Aynı semtte oturuyorduk fakat ilk kez gidiyordum evlerine.
Apartmanın bahçe kapısında karşıladı beni sevgiyle.
Kısa bir hoş-beş faslının ardından “Çay suyu kaynamıştır. Demleyip geliyorum. Uzun uzun anlatacağım her şeyi” diyerek yanımdan ayrıldı.
“Kızım gel bak kim geldi. Resimleri de getir olur mu evladım?” diyen sesini duydum bir ara. Kime seslendiğini anlayamadım. Kimseler yoktu görünürde çünkü.
Derken, elinde bir deste fotoğrafla on yaşlarındaki kız torunu karşımda belirdi.
“Yukarı kattaydım. Geldiğinizi duymadım.” dedi babaannesinden kopya çektiği güler yüzü ışıl ışıl bakan gözleriyle.
Bana göre zamanın çöz çözebilirsen cinsinden çözülebilmesi zor bir denklemdi o da diğer yetişkin çocuklar gibi. Gizemli ve tuhaf bir bilge…
Ne zaman onlardan biriyle göz göze gelsem...
Kendimi öylesine şaşkın korumasız ve çaresiz hissederim ki içimden halime ağlamak gelir bazen…
Bu küçük hanımla ilk karşılaşmamız değildi. Bir Huzurevi’nde yaptığım Tiyatro etkinliğine babaannesiyle birlikte o da gelmişti. Gelmekle kalmamış yaptığı profesyonel dansla izleyenleri kendisine hayran bırakmıştı.
Kanepede yanıma oturdu. Hatırımı sordu ve elindeki fotoğraflara açıklama yaparak uzattı bana onları tek tek.
Babaannesi müstakbel eşi ile ailece yemek masasında..
Birbirleriyle baş başa..
El ele..
Diz dize..
Göz göze..
Konuşurlarken..
Bakışırlarken..
Gülüşürlerken..
Her fotoğraf karesinde mutlulukları sel gibi akıyor ikisinin de gözlerinden…
Yıllar önce bembeyaz gelinliği içinde iki vesikalık fotoğrafın yapıştırıldığı kalın deftere imzasını attığında on yedi yaşlarındaymış.
O andan itibaren sevgili kocasından bir prenses bir kraliçe kabulü görmüş. Başının tacı gönlünün sultanı olmuş her daim. Gözünden dilinden sakınıp saklamış onu ölene dek…
Kapıdan her çıkışında “En mutsuz anlarım seni bırakıp işime gittiğim anlar oluyor. En mutlu anlarım ise sana kavuşmanın heyecanıyla ayaklarımın birbirine dolandığı eve dönüş saatlerim…” diyen bu imrenilesi aşkın kahramanı adamla olan evliliğinden iki çocuk sahibi oluyor. Biri erkek biri kız.
AŞK…
Her zaman her kapıyı çalmaz. Çalsa da her kapı açılmaz. Ve her gönülde aynı kabulü aynı karşılığı görmez aşk…
ÖLÜM…
Her zaman her kapıyı mutlaka çalar. Ve çalınan kapıların açılmaması asla mümkün olmaz.
Bu ilahi yasa her gönülde aynı kabulü görür. Ve her insan tevekkülle boyun eğer her koşulda ve hiç itirazsız ona.
Alınan her soluk bir gün mutlaka tükenecektir. Ve o beden nasıl ki yaşama tek başına gelmişse. Tek başına çıkıp gidecektir bu yaşamdan yine.
Bir akşam vakti çalan kapıdan yüreği sevda dolu bu güzel insan da çıkıp gider aniden.
Yarım kalan daha pek çok mutlulukları geride bıraktığı ailesinin yaşaması dileğiyle.
Bu ayrılığın yangınları için için sürüp gitse de sevgili karısının yüreğinde…
O iki çocuk annesi olduğunu ve bu ciddi sorumluluğu artık tek başına üstlenmesi gerektiğini çok iyi bilmektedir.
Geçen süreçte çocuklar tahsillerini tamamlar ve çalışma hayatına atarlar adımlarını.
Kızı evlenir yuvadan uçar kendi kanatlarıyla kendi yuvası yönüne doğru.
Oğlu evlenir ancak baba ocağında kalır.
Annesiyle birlikte yaşamaya devam eder güzel eşiyle birlikte.
Güzel torunu dünyaya geldiğinde onun dünyası da bir başka güzelleşir.
İstanbul dışında yaşayan kızından olan torunu da anneanne olmanın bir başka mutluluğunu yaşatır ona.
Önüme çektiği orta masayı maharetli elleriyle yaptığı yöresel yiyecekler ve şıkır şıkır bardaklarda dumanı tüten çaylarla donattı.
“İzninizle dersimin başına dönmek zorundayım. Yarın önemli bir sınavım var.” Diyerek yanımdan kalkan torununun yerine babaannesi oturdu.
Nefesimi tutmuş anlatacaklarını dinlemeye hazırlanırken sabırsızlıkla…Evden çıkarken çantama attığım üzeri minik nazar boncuklu kırmızı küçük keseyi çantamdan çıkarıp uzattım kendisine.
Sarı bağcıklarını çözdü. İçinden bir tutam gelin kınası ve benim ilave ettiğim sarı altın lira görünümünde çikolata çıkınca önce şaşkınlıkla baktı yüzüme. Ardından “Ne kadar zarif ve ince düşüncelisin canım arkadaşım” diyerek sarıldı boynuma gözleri dolu dolu.
“Anlatacaklarına iyice motive olman içindi bu” dedim muzipçe.
Gözleri güldü ışıl ışıl. “Aynen söylediğin gibi olacak” dedi ve başladı anlatmaya içtenlikle.
“Aslında yeni tanıdığım biri değil. Gelinimin çok yakın bir akrabası. Ailece görüşüyorduk. Yıllarca hasta yatan eşine büyük özveriyle ve şefkatle baktı. Eşinin vefatının ardından onu evlendirmek isteyenlerden bir de gelinimmiş meğer…
Her ikimizin aile bireyleriyle birlikte aynı masanın çevresinde toplandığımız akşam yemeğinde çok etkileyici sözlerle evlenme teklifinde bulundu bana. Başta torunlarımız olmak üzere sevinç nidaları ortalığı çınlattı. Oğlumun ve kızımın gözleri yaşlarla doldu.
Benim duygularımı soracak olursan…
Sesini her duyduğumda, yüzüme her baktığında, elime her dokunduğunda kalbim o an duracak gibi oluyor. Yanı başımdayken bile özlüyorum. Bulutlarda uçuyorum anlayacağın…
İnanıyor musun buna?..Bu yaştan sonra hem de..."
“Canım benim. Sen bu mutluluğu gerçekten hak ediyorsun. Ayrıca yaş dedin de…Duymuş muydun bilmem. Yapılan istatistiklere göre gerçek aşkın bilincine erkekler kırk yaş, kadınlar ise altmış yaş sonrası varıyorlarmış. E boşuna dememişler kadının saçı uzun aklı kısa! Diye. Bu yaştan sonra aklımız başımıza geliyor demek ki!..
Ve bu bilimsel araştırma sonucuna dayanarak mutluluğunun bir ömür boyu süreceğine inanıyorum ben” dedim…
"Bence en güzelini bu şarkının şu sözleri söylemiyor mu?" dedi şarkıyı usul usul mırıldanarak.
İkinci bahar yaşıyor ömrüm/ gel benim yarim oluver şimdi/ Seni bir gül gibi öpe koklaya/ gözümden dilimden sakınır saklar/ bu günkü aklımla severim şimdi...
( Bire bir yaşanmış olan bu aşk ikinci Baharlarını yaşayanlara armağan olsun)
YORUMLAR
B A Y I L D I M bu gerçek öyküye..
İçimi ısıttı her cümlesi ..
Aşk yaşam sevinci olmalı gerçekten.
Sevgilerimle harika kalem...
DEVRİM DENİZERİ
Yazıyı beğenmeniz beni çok mutlu etti..Ee kolay iş mi Sevgili Dilek USTA'ya yazı beğendirebilmek..
Sevgiler ve aşkla açan çiçekler hiç solmasın gönlünüzde...
Dilek USTA
Çok güzel bir yazı gerçekten. Duygusal ve umut verici.
Ama ne bileyim insan eşi öldükten sonra nasıl evlenebilir tekrar aklım almıyor! Ve en önemlisi evlenmek değil ilk aşk'a ihanet etmek hususu. Ve ben aşk'ın bir kereye mahsus olduğunu düşünürken gerçek aşk ın yaş ile doğru orantılı olacağı görüşüne katılamadım .
Bence yukarıda anlattığınız ilişkide iki kişi de belli iliskiler yaşamış ama geç vakitte aşk'ı bulmuş olanlardan. En azından ben öyle hayal etmek istiyorum :)))Aşık'a ve aşk'a saygısızlık etmemek için.
Teşekkürler paylaşımınıza
Sevgilerimle
DEVRİM DENİZERİ
Değerli yorumunuza çok Teşekkürler ediyor Sevgilerimi yolluyorum içtenlikle..
"aşk egoyu yener" Sözü de hoşuma gider benim
Basit bir söyleniş dairesinde çok anlamlı ve hakikatli bulurum, açıkçası
Hani, bir başkası için benliğinden, eğilimlerinden vaz geçmek, onda erimek, yenilenmek, var olmak
Kuşkusuz kadın veya erkeğe duyulması kadar, ilahi aşk, doğa, vatan kavramları, değerler, idealler alanında kendi bireyselliğinden daha yüksek bir noktaya odaklanmak, bağlanmak, yüceltmek
Açıktır ki, noktayı koymanın güçlüğünü duyuran bir alandayız
Nihayet hocam
Yüreğinize, emeğinize, kaleminize, kelamınıza bereket
Saygı ve selamlarımla...
DEVRİM DENİZERİ
Çocukluk ve ilk gençlik yıllarımda yaşıtlarım sokta oynar ilk aşklarının romantik duygularını yaşarken dolu dizgin..Ben toplumu gözler vatanın kutsiyetini düşünür ezberime aldığım ilk şiir olan "Memleket İsterim" şiirine dalar giderdim..
Şöyle ya da böyle iki insan arasındaki aşk konusunda benim ne hatırlayacak ne anlatacak bir anım bile olmadı maalesef..
Oysa insani ideallere ahlaki değerlere kötülüklerle savaşmak adına bu güne değin verdiğim emekler sayısız anılarla dolu..
Biraz da şuna inandım ki insan çocukluğunun düşleriyle yaşıyor hayatı ve ölüm anında da bunlar geçiyor gözlerinin önünden bir bir..
Çok değerli aziz hocam; son sözüm ahlakın olmadığı yerde hiç bir güzellik barınamaz AŞK bile ..
Saygılarımı sunuyorum sevgilerimle birlikte size..
Şimdi bu yazınızdan sonra Ferhat Göçer'in aşkın mevsimi olmaz şarkısını size armağan ediyorum.Gerçekten aşkın yaşı yok fakat siz bu anlatımla beni cumhuriyetin ilk yıllarında akıcı yazan yazarları var ya Ömer Seyfettin ,Reşat Nuri gibi onların eserlerini okurken duyduğum hazzı verdi yazınız.
Emeğiniz inanılmaz güzel eser çıkarmış.Sade,akıcı ve şık olmuş...kaleminiz dert görmesin hep yazsın ,yüreğiniz şen olsun efendim...Tebrikler..saygılar...
DEVRİM DENİZERİ
İyi ki siz de girdiniz gönlüme ve iyi ki varsınız..
Bu şarkıyı hiç dinlememiştim..Şimdi internetten bulup dinleyeceğim..
Şu var ki kaleme aldığım her yazı gibi bu da yaşanmışlığın öyküsü olsa da Aşk benim değil kapıma sokağıma bile uğramadı. Öbür alemde inşallah desem onu da erkekler kaptı! Bir dahaki gelişte artık!
Sonsuz sevgi ve gül kokulu Selamlar yoluyorum kalben..