- 616 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
DİNİ UYGULAMADA BAZI YANLIŞLIKLAR
DİNİ UYGULAMADA BAZI YANLIŞLIKLAR
Dini konular da bazı insanlarımız bilerek veya bilmeyerek yanlış fikirlerin sahibi durumundalar. Ben atalarımdan böyle gördüm böyle yaparım sabit fikirliler maalesef. Anamın babamın dini yaşantısını terk mi edeceğim diyenler var. Kimse kimseye dini yaşantıların terkini istemez. Dinin doğru olarak emirlerine uyulmasını ister. Anan baban ataların hep yanlış yaşayıp uygulayıp gelmişse sendemi bu yanlışlığa devam edeceksin. Oku araştır doğru olanı bul ikna ol ve ona göre dinini yaşa.
Maalesef cami imamlarımız olsun dini konularda bilgili olan profesör olmuşlar koskoca diyanet teşkilatı da bu konuda suskun ve yanlışlıkların yaşanmasına doğruların ortaya konulmasında vurdumduymazlar. Çünkü din iyi bir ticaret rant kapısı. Gerçekler öğretilirse onların etrafında kimseler kalmayacak. Din tacirliği bitecek. Cemaatleri dağılacak. Tarikatları bitecek. Yanlış doğru birçok saçmalıkları içinde barındıran dini oluşumlar belki de mezhepler yeniden sorgulanır hale gelecek. Dine yapılan uydurma ilaveler çıkarmalar fikirler ayıklanacak halk yığınları bilinçlenecek. Biat kültürü çökecek bilime ve akla dayalı dini hayatı yaşama hız kazanacak. İnsanlarımız aydınlığa kavuşacak. Gerçek din Allah’ın dini yeniden zuhur edecek.
Bu yazıda birkaç başlık altındaki konularda olmaması gerekenleri yapılmaması gerekenleri açıklayıp anlatmaya çalışacağım. Kendimce doğru bulduklarımı yanlış olanların yapılmamasını izaha gayret göstereceğim.
KURAN:
Kuranı maalesef okumak için değil işlemeli temiz bir torba içine koyup evimizin bir duvarına asmak için bulunduruyoruz. Onu ölüler kitabı haline getirdik. Cenazelerimiz olduğunda aklımıza geliyor ve ölünün arkasından sık sık okumaya başlıyoruz. Manasını bilmediğimiz ne anlatıldığının farkında bile olmadığımız sureleri ölünün arkasından okuyoruz. Aynen namaz da Tebbet suresini okuduğumuz gibi. 1400 sene önce ölüp gitmiş peygamberin amcasına Allah’ın bedduasını elin ayağın kurusun Ebu Lehep diye okumaya devam ediyoruz. Çünkü namazda dua edilir.
Allah’tan başka hiçbir isim varlık adı anılmaz. Kendimizi haşa Allah’ın yerine koyup peygambere Kevser suresi ile namaz da okuyarak ona kevseri veririz. Belki bana kızılacak ama gerçek ne diyor ben ona bakarım.
Kuran kendisi bilmeden anlamadan okunan ibadet falan değildir. Aynı zaman da sureleri yaşayan insanlar içindir asla ölülere okunsun mantığı ile bağdaşmaz. Allah diyor ki: Biz bu kitabı okuyup anlayasınız diye indirdik diyor. Yaşayan insanları uyarmak için gönderilmiştir. Kuran gelmiş geçmiş bütün semavi Allah’ın dinlerinin içinde yer alan vahiylerin restorasyonu bütünü tamamlanmışıdır.
Ne yazık ki kuranı Müslüman olmayanlar okunması gerektiği şekilde okuyup kendilerine bir pay çıkarmaya çalışırken biz papağanlık yapıp manasını bilmeden okuyoruz. Bunun sonucunda ne bir sevap kazanıyoruz ne bir ibadet etmiş oluyoruz nede iman ettiğimizi söylediğimiz halde nasıl amel edileceğinden uzak kalıyoruz.
Bazı saf dirik dinciler muskacılar ise kuranı başka maksatlar için kullanıyor. Cahil halkı kuranın içeriğini bilmediği için işi ticarete döküyorlar. Kendilerini kul ile Allah arasına aracı gibi sokuyorlar. Bazı dinlerin saçma ve tüccarlığını sanat ediniyorlar. Büyü efsun yapmak şirinlik adı ile anılan muskalar yazmak ölülere hayır diye ilahileştirerek şiirler okumayı biliyorlar. Gerçek olarak kitabın dedikleri ile hiç ilgilenilmiyor. Sonuç olarak da Müslüman geçinip Müslümanlığı ile öğünüp ibadet ettiğini zannediyorlar.
RUM SURESİ: 30/41
İnsanların bizzat kendi işledikleri yüzünden karada ve denizde düzen bozuldu ki Allah yaptıklarının bir kısmını onlara tattırsın; belki de dönerler.
Bu surede görüyoruz ki insan kendi yaşamındaki suç ve iyilikler yüzünden düzeni bozacağı belirtiliyor. Ve deniliyor ki; Onlara bilhassa ahrette verilecek cezalarının çok çok küçük bir benzerini bela ve musibet olarak verir ve tattırır. Nuh kavmine Lut kavmine verilen musibetler bunun birer örneğidir. Kuraklı verip toplumu terbiye etmesi, temizlikten uzaklaşılıp her nevi pisliği yaşam biçimi yapan toplumlara salgın hastalıklar vermesi gibi.
Kader ölçü demektir. Kâinatta her şey bir ölçü çerçevesinde var edilmiştir. Bizim ne yapacağımızı Allah biliyor. İrademizi kullanarak yaptığımız iyi ve kötü işler bir ölçüye bağlıdır. En küçük bir ölçüsüzlük tüm düzenin âlemin mevcudiyetinin işleyişinin bozulması demektir. Örneğin bir yıl içinde yeryüzüne yağan yağmur miktarı o yıl içinde buharlaşan yok olan su miktarına eşittir. Bu eşitlik hiç bozulmaz.