- 706 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Еще один день
Где-то за углом раздавалась веселая испанская песенка, которая соответствовала моему внутреннему настрою. На улице было не так уж и людно, как и полагается в послеобеденноевремя, солнце светило ярко, но в то же время уже не было такого пекла, как неделю тому назад. Я вышел из дома в поисках случайных прохожих, чьи взгляды по достоинству оценят хорошо сидевший на мне наряд, хоть и в коей-то степени потрепанный. Раскованность движений, прямота взгляда и веселое расположение духамогли привлечь новые знакомства и обеспечить вполне интересное времяпровождение.
Но не тут- то было. Вместо этого я увидел, как довольно внушительный паренек агрессивно пытается разукрасить физиономия того, что помладше. Тут конечно в первую очередь в душу прокралось легкое волнение, что же делать? Проявлять геройство не вполне уместно, учитывая неравные силы, но совесть и честь не позволяли оставаться в стороне. Пришлось вмешаться. В итоге, оставшись с ссадинами и синяком, смятой одеждой и некоторым смятением в голове, через некоторое время я уже сидел на бордюре с тем, кого защищал.
-Как зовут тебя?-спросил я.
- Александр.
-Меня Марлен. -Я протянул ему руку.
Щуплый паренек- подросток пожал руку в ответ. Так я обрел новое знакомство. Чтобы сгладить это недоразумение дня, я предложил ему как есть прогуляться к берегу, посмотреть на улов рыбаков, окунуться во все еще теплые воды, провожая уходящее лето. Вдоль накупавшись, мы побрели по прибрежной полосе, кидая камни так, что они шлепали по воде несколько раз и скрывались в глубине. Мимо пролетали чайки, то и дело ныряя в воду за очередной порцией рыбы, проплывали то и дело катера и байдарки. На каменистом берегу встречались клешни раков, яичная скорлупа и еще всякий мусор. Свежий ветер, пропахший рыбой, трепал мои волосы, заполнял все мое нутро еще одной порцией радости существования. Александр оказался скромным малым, но довольно приветливым собеседником. Он мне рассказал о том, как приятно рыбачить ранним утром на лодке, переплыв на другую сторону реки, и отдыхать на том берегу, поросшем камышами, с собой взяв лишь буханку хлеба и кусок копченной колбасы с огурцами. На свежем воздухе эта еда кажется божественной. Тут я с ним согласился, т.к. мне показалось, что любое с’естное, что сейчас мне попадет в рот, будет изумительным. Пора было и подкрепиться. Солнце скатилось к горизонту, отдавая оранжевыми бликами на воде. Бесчисленные раки стали выходить на берег в поисках пищи. Скрипя камнями под ногами, усталые, но довольные, мы повернули в сторону города. Договорившись о встрече на условленном месте, попрощавшись, мы разошлись по домам.
Так прошел еще один день моей жизни, и он прошел не зря, потому что я обрел друга, и с ним вот так просто, в хорошем расположении духа мы провели остаток дня, который, как и многие другие, запомнится надолго.
Köşenin ötesinde İspanyolca neşeli bir şarkı çalıyordu, bu da benim o andaki moralimi tam yansıtıyordu. Sokaklar pek kalabalık değildi, zaten oğleden sonra bu durum burası için normaldi. Hava güneşliydi ancak yine de bir hafta öncesi gibi artık hararetli değildi. Yolda geçen insanlar bakışlarıyla takdir edecekleri, dağınık olsa da üzerimde gayet iyi oturan kıyafetimi sergilemek için kendimi dışarı atmıştım. Yürüyüşümdeki rahatlık, dik bakışlarım ve neşeli halim yeni arkadaş edinme şansımı artırabilir ve güzel zaman geçirmemi sağlayacaktı.
Ancak meğer durum sandığım gibi değildi. Beklentilerimin yerine karşımda şöyle bir tablo çıkmıştı: iri yapılı bir genç adam yaşı daha küçük olan başka bir genci dövmeye yöneliyordu. Tabi o sırada içimde bir kararsızlık anı geçmişti, ne yapsam acaba, diye. Güçlerimiz kıyaslanırsa kahramanlık yapmanın yeri değildi, ancak vicdanım ve namusum buna duyarsız kalmamamı emrediyordu. Artık müdahale etmeye karar verdim. Bunun sonucunda, sıyırıklar ve morluklar, buruşmuş kıyafetimle ve kafamdaki neye uğradımığımın şaşkınlığıyla yanımdaki korumaya çalıştığım gençle beraber kaldırım bordüründe oturuyorduk.
-Adın ne senin?- dedim.
- Aleksander.
-Benim adım da Marlen. – dedim ve elimi ona doğru uzattım.
Zayıf vucutlu genç cevaben elimi sıktı. Böylece yeni bir arkadaşla tanışmış oldum. O gün yaşamış olduğumuz keyifsizliği düzeltmek için sahile gidip, balıkçıların tuttukları balıklara bakmayı, daha soğumamış deniz suyuna dalmayı ve böylece geçip gitmekte olan yaz mevsimini uğurlamayı önerdim. Doya doya yüzdükten sonra taşları denize atarak sahil boyunca yürüdük. . Yanımızdan uçup geçen martılar balığını avlamak için denize dalıyorlardı, arada botlarla tekneler de geçiyorlar. Kayalı sahilde yürürken etrafta yerlerde yengeçlerin pençeleri, yumurta kabukları ve oraya has çeşitli çöpler yatıryordu. Balık kokulu rüzgar saçlarımla oynuyor, içimi yeni prosyon yaşama sevinciyle dolduruyordu. Aeksandr, mütevazi bir genç, ancak oldukça samimi bir arkadaş olduğunu fark ettim. Bana anlattığına göre, balık avlamak için sabah erkenden kalkıp, yanında sadece ekmekle salam ve salatalık alarak nehrin karşı yakasına geçip orada dinlenmek, çok zevklidir. Açık ve temiz havada bu yiyecekler çok lezzetlidir. Bu hususu ben de kabul etmiştim, çünkü o anda elime geçecek her türlü yiyecek benim için çok lezzetli olacak görünüyordu. Artık birşeyler atıştırma zamanı gelmişti. Güneş denizdeki turuncu yansımaları ile ufka doğru kaydı. Sayısızca olan yengeçler yem aramak için sahile çıkıyorlar. Ayakların altındaki taşların gıcırtısıyla yorgun ama neşeli halimizle şehre doğru yürüdük. Anlaştığımız yerde tekrer buluşmak üzere ve vedalaşarak evlerimize dağıldık.
Böylece hayatımın bir daha gününü geçirmiştim. Bu günüm boşuna geçmemişti, çünkü bir dost kazandım ve artık onunla, hep hatırımda kalacak olan, hayatımın en güzel günlerin birini neşeli bir şekilde çok iyi geçirmiştik.