ilk mektup...
İlk mektup.
Yaşamımız boyunca sevgiliye yazdığımız bir ilk mektubumuz vardır. Ne zaman sevdiğini anlatmaya çalışan bir kız hayal etsem. En güzel elbiselerini giyinmiş, heyecanlı süslenişlerle düğüne gitmeye hazırlanan kızlar aklıma gelir. Köy düğünü tabiri biraz kaba olur. Sokak aralarında, köylerde, mahallelerde yapılan düğünleri hatırlayınca aklıma yansıyan hep bakışlar olur.
Düğüne gitmek için hazırlanan kızlar vardır. Ve ilk sevgiler, aşklar düğünlerde başlar. Gecenin verdiği güzellik içinde, müziğin eşliğinde adımları ile çoşan gençler halay çekerken. Köşelerde onları izleyen süslenmiş kızlar bulunur. Bakarlar, izlerler, belki de severler. Aşıktırlar onlar artık.
Sonrası hep aynıdır. Ufacık bir kağıt parçasına duygularını dökmeye başlamadan önce, sevdiklerini görmek için evlerinin önünde onların geçmesini beklerler, pencere kenarında bakışmalar, aralarını yapacak ortak bir arkadaş bulmaya çalışırlar.
Aşıktır kızlar artık. Mektup yazmak için sebebleri vardır. Ve ben diye başlarlar, ben diye bitinceye kadar mektup hep onlardan bahseder. Sevgidir mektup yazdıran, sevgidir sözcükleri süsleyen, sevgidir bakışları farklı kılan, ortak bir şarkı seçmeleri sevgidendir. Beklemeler, özlemler, ağlamalar, mutluluklar, umudlar sevgidir hep.
İlk mektubta neler yazılır ki, nasıl başlanır ilk mektuba, hangi sözcüktür ilk yazılan. Herhalde ben sözcüğüdür. Ben, sonrasında diğer sözcük gelir seni ve artık başlanmıştır mektuba. Devamını hepimiz biliriz. Ben, seni diye başlayan bir mektubun sonunu hepimiz az çok tahmin ederiz.
Ben hiçbir düğünde böyle bir mektub almadım. Lise yıllarımda mahalle düğünlerinde oynayanların, oyunlarına çift ayakla başlamaları. Halat oyunu ile son bulmasına kadar geçen sürede, içtikleri bir kaç kadehle şarhoş numarısı yapmaları, tabancaya sarılıp yedilik bir şov ile geceye devam etmelerinin altında hep aynı mana olduğunu gördüm. İlk mektubu yazacak kıza burdayım demek istediklerini bilirdim.
Herkes bir ilk mektup almak ister, bir ilk mektup yazan sevdiği olsun ister. Bir ilk mektup yazan birinin ellerinde sözcüklerin ne kadar değiştini görmek ister. Aslında her sevgili bir ilk mektup içinde isminin geçtiğini okumak ister. Aralıklı zamanlarda sevdiğini hatırlamak için ilk mektubunu gizlice okumak hevesini yaşamayı sever.
Ve yürürüz.
Kaderimizin bize, yürüşümüzün sonunda karşımıza ilk mektubu yazacak birisini çıkartacağını bilmeden yürürüz.
ilk mektubu yazan birisi olabilecek ihtimalini düşünmeden yürürüz.
………………………
Yarın için ilk mektubu yazan ben olmalıyım.