- 582 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
ECEL (Denemeler)
Gel diye bir ses duyulur veya duyulmaz ama çağırır. Nereye çağırır bilinmez. Gel der, kulaktan ses girmez beyin bu sesi yüreğiyle işitir.
Kim bilir nereye çağırır ölüme belki de, bilemezsin belki de seni o çağıran yerde bekliyordur, en güzel gelecek. Ses derinden derine yoğunlaşıp da içinden dolu dolu yankılanır gel diye, kendi kendine sorarsın nereye ne zaman nasıl niçin gibi soruları, o sadece gel der. O sese aldırmazsın, içine bir kara bulut çökmeye başlar. Hayır dersin boş ver o sese boş ver dersin, lakin o ses bir uyarıcıdır. Zaten o ses duysan da duymasan da gel denilen yere gitmek zorunda kalırsın. Bir bakarsın hazırlıksız yakalanırsın, o şeye aşka veya ölüme o zaman anlarsın, anlamamaya çalışsan da o sesin gücünü.
Gidersin veya bambaşka bir diyara sonu çok güzel olur belki, gittiğin yer ölümdür ondan sonrası ise belki cennet. Düşünüp durursun bu kadar benim elimde evet benim elimde her şeyi ben yönlendirebilirim dersin ve kendi kendine bunu kanıtlamak için yolda giderken sola mı sağa mı? Diye düşünüp sağ dersin, sonra az yürüyüp “kaderi ben yönlendirmeliyim” deyip sola dönüp gidersin. İçini bir azim bir mutluluk sarar. Lakin kader oradaki her şeyi detayları ile yazmıştır gittiğin hayır da şer de olsa kaderin elindedir senin oynadığın senin oynadığın senaryo, o her şeyi önceden yazmıştır. Lakin bunu sırf itiraz etmeyesin diye sana da yaşatır. Sen ise bir bir yaşadığını kendin yazdın sanırsın. Evet kendi iradendir ama kader zaten bilir bütün olacakları, itirazın için yaşarsın sen tekrardan hayatını.
Ve bir bakarsın bir ses gelir derinden, yüreğinden başka bir kulak duymaz bu sesi “gel” der, “gel ne olursan ol yine gel” o zamana kadar yaşadıkların geçer gözünün önünden, bu daveti istesen de istemesen de reddedemezsin; çünkü seni çağıran eceldir.