- 671 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
SONBAHARDA GİZ
Hayat,
Yaşamak alnımızın yazısı olmuş adeta. Sonbaharda sararıp ilkbaharda yemyeşil olan yaprak misali,inadına yaşıyoruz.Sararıp soluyoruz, sonrasında ise düşüyoruz toprağa. Düşünmeden,umarsızca geçiyorlar üzerimizden,eziyorlar bizi. Çok az kişi fark ediyor sonbahardaki yaprağın güzelliğini, ondaki anlamı çok az yürek görebiliyor.
Çöpçüler, süpürme derdine giriveriyor garipçe. Kimi insanlar ayağıyla itiveriyor bir kenara yaprakları. Kimileriyse farkında bile olmuyor. Oysa, kim bilir ne yaşanmışlıklar barındırıyor ’yaprak’ dediğimiz. Ağaçla tanışmasından tutun toprağa misafir olmasına kadar... Bu kadar derin anıları varken yaprağın, bizim yaptığımız ne peki? Üzerinden geçmek, çoğu zaman varlığını görmeyerek. "İyi bir çocuk olursanız Şirinler’i görebilirsiniz." derlerdi küçükken bize. Belki de şimdi iyi bir insan olabilirsek sonbaharda yaprakları duyabiliriz, ne dersiniz ? Eminim ki bize öğreteceği çok şey vardır yaprakların, onca yaşanmışlığın hatırına. Dinlenilesi şeyler olsa gerek anlatacakları.
Kendi anılarıyla başlayacaktır yaprak anlatmaya. "Sabrını da al öyle gel." demiştir muhabbetten önce. Yaşadıkları özet geçilecek şeyler değildir. Baştan uyarısını yapar sana. Sonra başlar yeşilden sarıya giden uzun yolculuk. Önce küçüktür yaprak,ufak bir yeşilden ibarettir. Büyür,büyür... Kendisinde çiçek de büyütür ayrıca, çiçekle beraber büyür yaprak. Kendisi kocaman bir yeşil,içinde ise hoş görünümlü,naif kokulu bir çiçek... Eğer sevilmezse bu güzellikler, çürür gider kuruyamadan. Kuruyabilmek, sararabilmek de bir marifettir. Zamanı, beklemeyi gerektirir bu da.Sabrı gerektirir. Zamanından önce kurumaz, çürür yaprak,ölür. Kim ister ki bile bile ölmeyi? Yaprak da istemeyecektir. Sevilmek ister bu yüzden, gülümsemek ister. Zamanı gelince ise ’sararmak’ ister.
İşte,geldi yaprağın beklediği zaman. Sararıp toprağa düşeceği vakit geldi. Bu bir son değil, asıl başlangıç aslında. Yaprağa ’Merhaba’ dedirten şey, o toprakta büyüyen bitki değil miydi, yani o toprak değil miydi? Bak, toprağına kavuştu yaprak. Sararması sonu değil, başlangıcı yaprağın. Sararması ’alnının yazısı’ değil yaprağın. Sararması, yaprağın ’Sabrı’ !
YORUMLAR
merhaba.."sonbahar" genelde ilgimi çeker.Bir kere "bolluk" mevsimidir ama en güzel anlatımı da Küçük Ağacın Eğitimi adlı kitapta,nine ile torun arasındaki diyalogda geçer bence:
-Sonbahar,hayatın hüznüdür!
Çok hoş, sonbaharda çok kuvvetli esmeyen rüzgarlarla başlayan yaprakların uçuşması, toprakla buluşması, o güzelim naif ortamı kelimelerle resmetmek gibi bir yazı.
Bir an uğruna nice güzel şarkıların dabestelendiği sonbaharda, kendimi Karadeniz bölgesinin bakir ormanlarında yaprakların renkten renge girdiği bir kayın ormanında hissettim Eda hanım. teşekkürler.
Emeğe ve sanata saygımla esenlikler.
Yapraklar üzerinden hayat ile ilgili yoğun bir anlatım. Genel boyutuyla kafa yorulan, her kelimesi özenle seçilen bir yazı. Benzetilen öğeler de yazıya farklı bir boyut kazandırıyor. Düşünsel yöne gelirsek, bir yazar için duygu yoğunluğu birçok nesneye özel anlamlar biçip farklı bakış açılarını ortaya koyuyor. Yapraklar özde hayatın albenisi görünümündedir. Güller de öyle. Ağaçlar ise başka kökten gelse de yere sağlam basıyor. Insan ise hepsinde ama ağaç kadar ne köklü ne de yere sağlam basar. Bu da insanın farkı sanırım. Merkezde ise akıp giden bir hayat var. Yüreğinize sağlık...