Bir Rüya
Bir rüya
Bir sabah kalktığımda terden sırılsıklam olmuştum.
Gördüğüm rüyayı hayra mı yorsam şer mi desem anlayamamıştım.
Apar topar duşumu alıp yola çıktım. Aksi gibi arabada çalışmadı. Hiç problem çıkarmamıştı daha önce bana oysaki. Mecburen telefon edip şirketten araba istedim. Aracı getiren şöför benden kontak anahtarlarını alıp arabanın tamiri için servisi ararken ben gelen araçla yola çıkmıştım. Her zamanki gibi ana yola çıkacakken çocuğun biri son anda fırlamıştı yola. Allahtan hızlı olmadığım için durabilmiştim. Çocuğa kızacaktım ama hala rüyanın etkisinde olduğumu ve kendime gelemediğimi anladım. Belki de çocuk yola son anda çıkmamıştı. Ben dikkatsizlik yapmıştım.
Bütün gün hiçbir iş yapmadan sağa sola emirler yağdırıp çalışıyormuş gibi yaparak akşamı etmiştim. Fakat hala bu rüyanın etkisinden kurtulamamıştım. Öğle yemeğinde en candan arkadaşımın bile yanına gitmeyip yemeğimi tek başıma yemiştim. Zaten kahvaltı içinde inmemiştim yemekhaneye. Aşçı kadın da şaşırmıştı anlaşılan bu duruma. Bekârlığın verdiği rahatlıktan ve patronun toleransından dolayı kahvaltım hep o hazırladı. Ve sabah ilk işi çay servisiyle birlikte bana hazırladığı kahvaltı tepsisini getirirdi. Sonra da Orhan Bey artık seni de evlendirsek kahvaltılarını evinde yapabilsen diye ince bir serzenişte bulunup ayrılırdı yanımdan. Bu sabahta hazırlamıştı kadıncağız ama suratına bile bakmadan geri çevirmiştim hazırladıkların.
Akşam yemeği için arkadaşlarla daha önceden sözleştiğimiz için hep birlikte sık sık gittiğimiz o balıkçı lokantasına gidecektik. Fakat benim durumumda hiç değişiklik yoktu hala canlı cenaze gibi geziyordum ortalıkta.
Arabanın servisten alınması gerektiğini bahane edip arkadaşları ekip doğruca servise gittim. Servis kapanmıştı. Neyse yarın şoförü gönderir aldırtırım diye düşünerek evin yolunu tuttum.
Aslında şoförü arayıp aracın bu akşam bende kalacağını söylemem gerekiyordu ama bunu bile yapacak halde değildim.
Hemen bir duş aldım. Sonra evin karşısındaki pideciye telefon edip bir şey sipariş ettim. Her zamanki gibi 14 -15 yaşlarında olan pidecinin oğlu getirmişti siparişlerimi. Teşekkür bile etmeden parasını ödeyip kapıyı kapattın çocuğun yüzüne. Ben kapıyı kapattığım anda zil tekrar çaldı. Sinirlenerek açtım kapıyı. Aslında çocuğu paparalamayı düşünüyordum. Ama çocuk elindeki paketleri gösterip siparişlerinizi almadınız deyince hiç sesimi çıkarmadan paketleri alıp kapıyı kapatıp elimdeki paketleri mutfak taşına bıraktım. Canım hiçte yemek istemiyordu.
Neler oluyordu bana bir rüya beni ne hale getirmişti böyle. Daha önce hiç bu kadar etkilendiğim bir şey olmamıştı. Çok tuhaftı yalnızlıktan deliriyor olabilir miydim?
Normalde bilgisayarımı açıp karıştırıyor olmam gerekirdi şimdi. Ama onu bile yapmayı canım istemedi
Ertesi sabah yine kan ter içinde uyanmıştım. Üstelik bir önceki günkü rüyayı aynen görmüştüm.
Ben derhal bir psikiyatra gitmeliyim diye düşündüm. Yalnızlık insanı deli edebilimiydi. Böyle bir şey duymamıştım ama durumum hiçte normal değildi.
Birkaç küçük ayrıntının dışında bir önceki günü aynen yaşadım. Hiçbir iş yapmadan sağa sola emirler yağdırıp çalışıyormuş gibi görünüp sonra bir bahane uydurup akşam paydosundan hemen sonra eve damlıyordum. Sonra televizyon karşısında uyuyup kalıyordum. Ve o rüyayı her gece görüyordum.
On beş gün böyle devam etmişti bu durum.
Neydi bu rüya; Daha önce MSN de tanıştığım hatta tanıştığım bile tam olarak söylenemez karşılaştığım ama mutlaka çok etkilendiğim ve benimle görüşmeyi bir daha kabul etmeyen o yıldız gözlü ahu her gece rüyama gelinlikler içinde giriyor ve bana sen ne biçim adamsın hala evlenme teklif etmiyorsun diyor du.
Hiç huyum olmamasına rağmen mahalle caminin imamına giderek rüya mı anlattım.
Bana biraz sitem etti önce “On beş gündür yatsı namazına gelmiyorsun camiye. Ne oldu kardeşim artık camimiz sizi sıkıyor mu” yoksa diye kinaye yapmayı da unutmadı tabii. Bir şey de diyemedim haklı idi.
Sonra rüyamı anlatım olanları da ekleyince. “ Sen bu kızı bul ve konuş oğlum zannediyorum ki o kısa dediğin görüşmede ikinizden birinde ya da her ikinizde birden oluşan hisler nedeniyle aranızda nikah gerekli olmuş olabilir “ dedi.
Hemen işe telefon edip kendimi çok kötü hissettiğimi ve işe gelmeyeceğimi haber verip. Doğruca eve gidip bu hanımın bende olan tüm adreslerine mesajlar yağdırmaya başladım. Fakat hiç cevap gelmiyordu. Nasıl ulaşabileceğimi düşünürken birden tanışmamıza vesile olan site aklıma geldi.
Siteye girdim. İsmi çok yakın olan bir başka site adresi daha vardı. Önce siteye bir mesaj bıraktım. Sonra da her ihtimale karşı ismini karıştırmış olabilirim diye reklâmını gördüğün ikinci siteye girdim.
Neyse uzatmayım sonunda bir yerlerde buldum izini. Ve dedim ki BENİMLE EVLENİR MİSİN?
Şimdi onun cevabını beklediğimi mi sanıyorsunuz?
Türkünün de dediği gibi.
"Eşeği saldır çayıra
Otlayıp karnın doyura
Gördüğü düşü hayra
Yoranın da ..."
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.