- 1019 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Toplumdaki Ayrışma Derinleşiyor
Ankara, 15.02.2017
Sevgili dostlar, şurası artık bir gerçek ki Türkiye 16 Nisan 2017 Pazar günü Başkanlık Sistemini oylamak için hızla sandığa doğru gidiyor.
Yüksek Seçim Kurulu da seçmen listelerini güncellemek için çalışmalara başladı ve 18 Şubat -26 Şubat tarihleri arasında seçmen listeleri askıda olacak.
Adeta rejimin değişikliğe uğrayacağı bu çok önemli günler arefesinde gerek sosyal medya üzerinden ve gerekse siyaset, iş, üniversite cenahlarından da yarışa katılan söylem ve demeçleri de buna eklersek gidişatımız iyi değil; sonumuzun, hiç de iyi günlere açılacağı gözükmüyor.
Başta, bu süreci en uygun bir ortamda geçirmekle halkın seçtiği ve bizleri yönetenler olmak üzere, en sorumlu kişilerin ağzından çıkanları kulakları duymuyor; her geçen gün ayrışmaya yüz tutan toplum kesimleri arasındaki açtıkları bu yarıkların derin vadilere, uçurumlara dönüşmeye başladığından ya habersizler veya görmüyorlar; duymuyorlar.
Lütfen aklımızı başımıza alalım.
Ayrıştırmaktan ve ayrılmaktan hiç kimseye fayda gelmez. Ülkemizin uçuruma yuvarlanmasından, bir tek bundan nemalanacak ve ağızlarını şapırdatacak birileri varsa o da dış güçlerdir, düşmanlarımız olacaktır. Bu güzel ülke, TürkiyeCumhuriyeti; birilerinin himayesinde ve himmeti ile onların hediyesiyle kurulmuş bir ülke değildir. Bilakis, her milimetre karesi şehit kanları ile yoğrulmuş; binlerce, milyonlarca isimsiz atalarımızın kanları ve canları pahasına savaşılarak, mücadele ile kazanılmış ve kurulmuş bir ülkedir.
Bu ülkenin uçurumun kenarından dönmesinin üzerinden henüz daha bir yıl bile geçmemişken, 15 Temmuz 2016 darbe girişimi hafızalarda canlılığını koruyorken farklı ideolojisi, dünya görüşü olan herkesin ortaya koyduğu “Yenikapı Ruhu” o kadar çabuk unutuldu ki insanın muhayyilesi almıyor. Balıkların bile hafızaları bu kadar kısa süreli olamaz. Kaldı ki biz insanlar, aklını kullanan canlılar olarak biliniyoruz.
Türkiye, kültürlerin harman olduğu, insanların zenginleştirdiği dünya üzerindeki ender ülkelerden birisidir. Böyle olunca da bu güzel vatan toprakları hemen her ülkenin iştahını kabartıyor, elde etmenin; bölüp - parçalamanın arayışları hiç bitmiyor.
Neler denemediler ki!
Fazla geriye gitmeye gerek yok. İsyanlarla başlayan süreç, etnik kimlikler üzerinden yapıldı tutmadı. İnançlar üzerinden denediler olmadı. Bütün olumsuzluklara rağmen dimdik ayakta duruyorsa bunda en büyük pay milletimizin sağduyusu ve birlikte yaşama ve oyunun kimler tarafından tezgâhlandığının bilincinde olmasındandır. Keçecizâde Fuat Paşa’nın siyasi literatüre geçmiş olan, “siz dışarıdan, biz içeriden yıkmaya çalıştığımız halde…” ifadesi, o günün dünyasında Osmanlı mirasına konmak için adeta leş kargaları gibi bekleşen Batılı devletlerin kendi aralarında kurdukları “Haçlı İttifakı”na dikkat çektiği kadar, onlarla işbirliği yaparak kendi devletine ve milletine ihanet eden kimi Osmanlı aydınlarına ve devlet adamlarına da ciddi bir ikaz niteliğindeydi belki. Bugünün dünden farklı olduğunu kimse inkâr edemez.
Sönmeye yüz tutmuşken, birden bire birilerinin galeyana gelmesiyle ortaya atılan “Parlamenter Sistem” yerine “Başkanlık Sistemi”ne geçiş için yapılan Anayasa Değişikliğinin Halkoyuna sunulması arefesinde yaşananları hiç kimse hoş karşılayamaz ve benimseyemez.
Madem ki Milletin iradesine başvurulacak, madem ki halkımıza güveniliyor; o halde neden bu kin, nefret, ayrılık tohumları ekmek? Topluma dayatılmaya çalışılan “sizden-bizden!” ayrıştırmaları, ötekileştirmeler i neden? Kendi düşüncesinde olmayanları, farklı düşünenleri teröristlikle, düşmanlıkla yaftalamak, aynı kefeye koymak da neyin nesi?
Bu süreçte bir defa olsun siyasilerin de politik kimliklerinden sıyrılıp “Devlet Adamı” kisvesine bürünmelerini çok arzuluyoruz millet olarak.
Bu süreçte herkese görev düşüyor. Başta Sayın Cumhurbaşkanı’na, Başbakan’a, muhalefet Partisi Genel Başkanlarına, Milletvekillerine ve en önemlisi de halkımıza büyük görevler düşüyor. Kimsenin oyununa gelmemeliyiz. Daha ılımlı ve empati ile yaklaşmalıyız. Fikirlerimizi birbirimize dikte etmeye, kabule zorlamalıyız. Sonuç ne çıkarsa çıksın yine bu topraklar üzerinde beraberce yaşayacağız. Bizim gideceğimiz başka bir ülke yok.
Hiçbir seçim, bu kadar ayrıştırıcı olmamış ve hiçbir zaman seçmenlerimiz, insanımız merkezden uzaklaşarak farklı kutuplara itilmemişler ve çekilmemişlerdi.
Ayrılık tohumları bu defa dilim söylemeye varmıyor ama korkarım ki tutacak gibi. Titreyip kendimize dönmenin zamanı. Kilometrelerce ötedeki örneklere bakmaya gerek yok, birkaç metre öteye, hatta içimizdeki, yeni komşularımıza; Suriyelilere, Iraklılara bakıp ders alalım yeter. Çünkü bu gün o gün.
Ankara, 15.02.2017
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.