- 751 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
14 ŞUBAT ZEYNEP KAMİL SEVGİLİLER GÜNÜ KUTLU OLSUN
14 ŞUBAT ZEYNEP KAMİL SEVGİLİLER GÜNÜ KUTLU OLSUN
Merhaba, bugün 14 Şubat sevgililer günü. Ne yazık ki dünya bu günü “VALENTİNES DAY” olarak kutlarken, gözden kaçan, ya da kendi değerlerimiz olan şahsiyetleri umarsamazlıktan geliyor ve o değerler hakkında hiçbir fikre sahip olamıyoruz.
Eğer bugün sevgililer günü olarak kutlanacaksa, bunun adı “VALENTİNES DAY” değil,” milli değerlerimiz ve milli şahsiyetlerimize sahip çıkarak bu ve benzeri günleri daha bir anlamlı kılarak daha bir samimi, daha bir içtenlikle kutlarız düşüncesiyle sizlerle bir değerimizi, bir aşkı ve bir savgi kahramanlarının yaşam öyküsünü paylaşmak istiyorum!
Evet bu kahramanlar bütün Türkiye’nin yakından tanıdığı ama öylesine, sadece isimleriyle tanıdığı ki Valentines de kimmiş dedirtecek “Zeynep Kamil kadın doğum hastahanesinin kurucuları ve günümüze miras olarak bırakan şahsiyetlerdir!
Belki de dünyada hiçbir örneğine rastlayamayacağınız öykülere, romanlara, şiirlere konu olmamış bir aşk öyküsü ki bu öyküde değil Valentines, belki Leyla ile Mecnun, Ferhat ile Şirin, Yusuf ile Züleyha bile böylesi bir saygın aşkı yaşamadıklarına şahit olacaksınız!
Zeynep Kamil ismi denildiğinde İstanbul’da bir semtin ya da bir çocuk hastanesini akla gelir. Bu hastanesi evli çiftlerin sadece meyvelerini topladığı bir hastane değildir. Üsküdarın Zeynep Kamil semtine adını veren Zeynep Kamil Çocuk Hastanesinde bir asrı aşkın süreden bu yana dünyaya gelen tüm bebeklerin göbek bağları Zeynep, erkek bebeklerin göbek bağları ise Kamil adıyla kesilir! Yaşam bu isimlerle merhaba der ve Zeynep Kamil’i kim olduklarını bilmeden gelecek nesillere taşırlar. Hastanenin bahçesindeki türbede, aşklarını ve birbirlerine olan sadakatlerini pekiştirircesine yan yana sandukalarda iki yüce Aşık, Zeynep Hanımefendi ve Kamil Paşaya merhaba diyen çığlıklarıyla aşkı ölümsüzleştirirler!
Zeynep ile Kamil Mısırda Başlayan, İstanbul’da Noktalanan Bir Aşkın Öyküsüdür!
Zeynep Hanımefendi ile Kamil Paşa’nın ölümsüz aşkıyla ilgili rivayet olunan, Katip Yusuf Kamil Bey, atandığı yeni işine başlamak için Mısır’a gider. Bu gidiş sadece yeni bir iş değil, yeni bir yaşamında öyküsü olacağının farkında değildir.
Mısır Valisi Kavalalı Mehmed Ali Paşa’nın kızı Zeynep Sultan ile karşılaşır. Bu karşılaşma sadece yaşamları boyunca değil, yaşam sonrasında da ayrı Zeynep sultandan ayrı bir ahiret birlikteliği olamayacağını düşünüyordu. Ki Zeynep sultanın da kendisine karşı aynı duyguları beslediğinin farkındaydı.
Zeynep sultanda, İstanbul’dan gelen bu katibe aşık olmuştu ve o da biliyordu yaşamı boyunca ve yaşamı sonrasının da Yusuf Kamil’in sadakatle kendisine bağlı kalacağını. Her kutsi aşkta engeller olduğu gibi, böylesi yüce bir aşkta da bir engel çıkmıştı. Ve bu engel, zuhur etmiş her ikisini de birbirinden ayırmıştı.
Bu engel, okuma yazma bile bilmediği ileri sürülen Mısır Valisi Mehmet Ali Paşa’nın kendisiydi. Kızının, bir katibe olan aşkına karşı çıkacak ama Mehmet Ali Paşa, yaşamındaki ilk karşı duruşunun yenilgisini kızından alacaktı. Kızı, aşkının büyüklüğü karşısında baba sevgisini, saygısı ve hatta baba korkusunu görmezden gelecek ve tüm engellere rağmen aşkı için girdiği savaştan bir aşk kahramanı olarak tarihte yerini alacaktı! Herşeye rağmen Mehmet Ali Paşa ise, kızının bu zaferin kabul edecek ve böylesi bir aşk önünde boyun eğecek hatta Kamil paşanın makamını yükseltmekle kalmadı. Üstelik elini kavrayarak Zeynep sultanın eliyle birleştirdi. Bununla da yetinmeyen baba, Zeynep sultanla Kaiml paşaya görkemli bir düğün yaparak aşklarını taçlandırdı.
Ne var ki bu mutluluk pek te uzun sürmedi. Aralarına kara kedi girmiş ve Zeynep sultanla Kamil paşanın ayrılmalarına vesile olmuştu. Bu kara kedi, Mehmet Ali Paşanın torunu ve yönetimde etkin bir yeri olan Abbas Hilmi Paşaydı. Eniştesi Yusuf Kamil beyin Fransız yanlısı olduğunu ileri sürmüş, Abbas Hilmi Paşa, teyzesiyle eniştesini ayırmıştı! Ama Padişah Abdülmecid’in araya girmesiyle tekrar bir araya gelmelerini sağlamıştı!
Ne var ki bu onların ilk kopuşları olmayacak, Abdülmecid’in başlattığı linç girişimini Sultan Abdülhamid devam ettirecekti. İki aşık, kısa aralıklarla Mısırdan İstanbul’a getirildiler ve nikahları tazelenerek, yeniden evlendirildiler. Eşinden ayrı kaldığı sürede paşalığa yükselen ve artık Yusuf Kamil Paşa olarak anılan damada nikâh tazelenmesinde Londra Büyükelçisi Mustafa Reşit Paşa, Zeynep sultana da Şeyhülislam Arif Hikmet bey şahitlik etmişlerdi Uzun bir ayrılıktan sonrası İstanbul’da birbirlerine kavuşan çift, el ele vererek İstanbul’u hayır yapıtlarıyla donatmaya başladılar. Elele tutuşmaları sadece hayr işleri yaptırmak için değil, Zeynep sultan yolun karşısına geçmek için kaldırımdan ayak atsa Kamil paşa, Zeynep sultanın ayağı kaymasın, düşüp te bir yerleri zarar görmesin diye işini bırakır, yolun karşısına geçinceye kadar kendisine eşlik ederdi.
Zeynep Kamil Hastanesi ise, aşklarını taçlandıracak eserlerinden birisidir.
Zeynep Kamil Hastanesi, Yusuf Kamil Paşa ile eşi Zeynep sultan yaşamları boyunca, yaşadıkları semtteki bu özel mülklerinde, hastalara ücretsiz hizmet vermişlerdir! Ne var ki böylesi kutsi bir aşk’ı aynı kültürün mensubu olan biz Türk halkı bilmez, bilsek te önemsemeyiz! Ama sözkonusu Valentines olunca hepimizde bir batı kültürü hayranlığıyla, yarı Türkçe yarı ecnebice göstermelik, gündelik aşklarımızı “aşkıııım Valentines day’ın kutlu olsun” iğrençliğiyle o yüce, o kutsal aşkı kirletiriz.
Milli değerleriyle aşkın kutsiyetine, yüceliğine inanan ve değerlerine sahip çıkan, yaşları ve cinsiyetleri ne olur ise olsun, herkesin Zeynep Kamil günü kutlu olsun!
Efkan ÖTGÜN
YORUMLAR
Değerli hocam aynen dediğiniz gibi. Valentine diyerek siyonist mazoşist sadist emperyalist haçlı ordusunun oyunlarına gelmemeliyiz, bunlar hep üst aklın halkımıza dayatmaları, Sn milli hükumetimizi yıpratma çabalarıdır. Halbuki hepimiz Zeynep-Kamil'in türbesinde üç gulhü bir elham okuyarak sevgililer gününü milli manevi değerlerimize en uygun şekilde kutlayabiliriz. Eğer İstanbul'da değilsek ya da Zeynep-Kamil türbesine gidemiyorsak, 14 Şubat gecesi evimizde eşimiz dostumuzla toplaşıp sevgililer mevlidi okutmalıyız. Bence böylesi kültürümüze en uygun olanıdır. Saygılarımla...