- 418 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Hapçı
Atladık sabahın yedisinde trene, Eskişehir’e doğru gidiyoruz, oradan aktarmalı otobüs ile Bursa’ya geçeceğim, hanımla çocukları almaya. Sabah trende herkes uyku mahmuru sersemlemiş bir vaziyette. Yolculuğumuz aşağı yukarı iki saate yakın sürüyor. İçimden neler geçiriyorum, şöyle konuşkan biri gelse de yanıma, yol çabuk bitse bari...
Sabah öğrenci gençlerle dolu tren, kimi yalnız, kimi sevgilisi ile, tabi ki öğrenciden başka kişilerde var trende az da olsa. Baktım iki koltuk öte de iki delikanlı; biri kısa boylu tıknaz, diğeri ondan biraz daha uzunca ve hafif bıyıklı. Tam karşıları boş, hemen kaykıldım azıcık gittim karşılarına oturdum. Birinin kulağında volkmen türü birşey var, bir yandan da kendi kendine mırıldanıyor sessizce...
Çoğu arkadaş tirendekilerin anladığım kadarı ile, uzaktan birbirlerine hal hatır soruyorlar, konuşmalar çoğu argo’’Baba naaber’’ ...’’İyi baba ne olsun işte, bus ilen gidecektik, sonra karar değiştirdik, trene bindik.’’
Lafa nereden girsem diye düşünüyorum..
-Öğrenci misiniz?
Volkmen dinlemeyeni cevap verdi...
-Evet abi, okula gidiyoruz
Klasik okul sorularından sormayayım dedim çocuklara içimden, sıkılırlar...
dersler nasıl filanı bir kalem geç...
-Okulunuzun Sosyal imkanları, faaliyetleri nasıl?
-Spor salonlarımız, tiyatro, sinema salonlarımız, küçük bir ormanımız hepsi var amca...
Bu arada da çaktırmadan hap yapmaya başladı arkadaş...
Ben de hiç görmüyormuş gibi yapıyorum...
Kafa yapayım dedim biraz...
-Eczacılık mı okuyorsunuz?
Volkmen dinlemeyenle karşılıklı konuşuyoruz...
-Ben İşletme okuyorum, arkadaşım Uluslararası İlişkiler...
Maşallah dedim içimden burnunuzla ilişkileriniz mükemmel gidiyor...
Oğlandaki tavır aynen ’’alçak dağları ben yarattım, yüksekler babamdan miras kaldı’’ tavrı
-Aynı evde mi kalıyorsunuz?
-Evet amca, benim bitiyor bu sene, onun daha bir senesi var.
Bu arada çaktırmadan hapçılığı sürdürüyor.
Konuyu dağıtayım dedim.
-Hastalanmayın sakın bu sıralar, grip kol geziyormuş grip
hastalanırsanızda haplarınızı alın mutlaka...
Adamlara ima yoluyla bir şeyler anlatmaya çalışıyorum, ama anlayan kim...
Laf çarpayım dedim azıcık.
-Aslında sen çok zeki bir çocuğa benziyorsun, eczacılık bile okursun biraz gayret etsen deyiverdim...
Lakin çocuğun anlama özürlü olduğunu ben anlayamadım.
-Yok be amca eczacılık bizi aşar zor o zor.
-Öyle deme ama delikanlı, kendinizi geliştirip ilaç milaç yapma, hap yapma işine girersiniz ileride, Türkiyeyi dünyaya tanıtırsınız, hatta yaptığınız hapların patentini bile alıp dünyaya pazarlarsınız...
Bu yine anlamayıp, ya da anlamamazlığa vurup.
-Zor dedik be amca o işler zor bizim boyumuzu aşar fersah fersah.
O arada volkmen dinleyende kulaklığı çıkarıp sohbete katıldı...
-Ne diyor abi?(Bana dönerek)
Benlen konuşan cevap verdi, hemde burun karıştırma hızını kesmeden...
-İlla Eczacılık okusaydınız ya diyor.
Öbürü de lafa bodozlama dalıp
-Bizim kafamız buna zor basıyor dayı, eczacılık zor zor.
Burun yine aynı hızla karıştırılıyor.
-Siz okumasanız bile,eczacılıkta okuyan arkadaşlarınız vardır mutlaka aynı üniversiteden.
-He he var bir ik tane kız arkadaş.
-Tamam işte siz iktisatçı, onlar eczacı, bir bütün oluşturursunuz.
-Sen bu ilaç işine iyi kafayı taktın amca, yoksa ecza depon filan mı var?
-Yok be arslanım, ben ayakkabıcıyım, birden hap yapma işi geliverdi aklıma öyle
bazen hapı bizde yutuyoruz, siz de...
-Gençler dedim, dünyanın ilk hapını kim yutmuştur biliyor musunuz?
-Yooo nerden bilek amca...
-Dünyanın ilk hapını Amerika Kıta’sın da Milattan Önce sekizinci yüzyılda Hapnius adlı bir Kızılderili yutmuştur, hapın adı da oradan gelir zaten, habire yazıp duruyorum çocuklara...
Birbirlerinin suratına da bakarak
-Len oğlum milattan önce sekizinci yüzyılda Amerika var mıydı ya?
- Varmış demek ki abi, baksana amca biliyo, yine de okula gidince tarihte okuyan Şefiğe soralım o daha iyisini bilir.
Çocuklarda muhabbet bol, laf ganimet.
-Bak sana hapla ilgili bir espri yapayım amca...
-Hadi yap, beğenmezsem silerim ama dedim.
-Hapşu de...
-Say ki dedim hap şu!!!
-Şu haptan yok, bu haptan var...
Hİ Hİ Hİ HA HA HA HO HO HO
Sesli sesli gülüşmeler, güya onlar da benlen kafa yapıyorlar...
Trende Eskişehir’e yaklaştı iyice...
-Siz yine de düşünün Eczacılığı düşünün ilaç yaparsınız, hap yaparsınız, Türkiyeyi kalkındırırsınız, akıllı
çocuklara benziyorsunuz...
Daha da anlamadılarsa ne yapabilirim?