- 575 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
E Robot ile Geçenlerde Kafa Çekmeye Gittik
Telefon edince Sayın Robota ki zaten telefonumu asla açmamazlık etmez, benim numaramı orada görünce, hemen alo dedi peşine de ’’ Ahmet neredesin sen ya epeydir aramıyorsun?’’ cümlesini ekledi, biraz fırça, biraz da sitemler ile beraber... Ya nereden arayayım Sayın Robot, susss ses çıkarmayın Robot kod adı ha esas ismi zaten, ....... Neyse söylemiyorum oradan bana işaret ediyor gerçek adımı söyleme, bütün büyü bozulur diye, eli ile hemşirelerin hastanelerde yaptığı gibi sus işareti yapıyor. Görüntülü telefon canım, yoksa nereden işaret edecek. Bir de şarkı mırıldanmaya başladı eskilerden, eskileri de bilir ha Sayın E Robot ’’Sus sus kimseler duymasın, sus sus sevgilim duymasın.’’ Aslında E Robot’un sevgilisini de tanıyorum da neyse onun adını söylemeyeyim. Gerçi Robot’un adını da söylemedim.
- Söylemedim değil mi?
- Yok yok Allah var söylemedin ismimi cismimi Ahmet.
- Biz eski dostuz hiç seni deşifre eder miyim?
- Biliyorum, biliyorum sağ ol dostum can arkadaşım benim.
- Ne demek ya lafı bile olmaz İsmail’cim
- Ne İsmail’i ya?
- Çaktırma çaktırma kod adın İsmail ya anlasana.
- Ben anlarımda başkaları anlamaz. Bir daha böyle espriler yapma.
- Tamam Robotcum ya E’cim tamam ya!
Biraz sıkılmıştık ikimizde son günlerde ülkenin gündeminden ve yaşananlardan dolayı, en güzel yapılacak iş azıcık kafa dağıtmak olacaktı... Nerelere gitsek ki Robot kardeşim ile... Şimdi ’’Kardeşin Robot ise sen de Robotsundur.’’ diye bir şey geçiyordur aklınızdan. Yok, yok hem vallahi hem de billahi o da robot değil ben de robot değilim. Hem kardeşim dedi isem manevi kardeşim ya anlayın işte. Robotluk kim, biz kim? Yeter ki duygularımız düşüncelerimiz birlerinin emrine girip de hareketlerimiz robotlaşmasın... Hem Robotlar makine yağı ile beslenir, biz de çok şükür tere yağı ve margarin ile besleniyoruz Robot Kardeşim ile...
- Ben arada kullanırım makine yağı birader.
- Yok ya inanmam vallahi! Ne makinesi ne yağı?
- Kullanırım dedi isem ev de dikiş makinesi var birader yanlış anlama ona sürerim işte...
- Haaaa! Tamam öyle desene...
Sakarya’ya takılırız E Robotcuğum ile o da bira içer ben de arada bir iki bira kaptırırım. Epeydir de ağzıma sürmemiştim. Bir de ortaya kuru yemiş ile patates söyleriz, daha ne olsun Robotcuğum. Nasıl olsa hesaplarda ondandır. Allah var bonkördür Eeee Robotcuğum. Büyük E’den sonra ki küçük e’leri saymayın canım. E Robotun yavruları filan değil onlar...
- Robotcum ya ne olacak bu Fenerbahçenin hali?
Sıkı Fenerlidir, bir türlü çevirip de küçükten beri Cimbomlu yapamadımdı...
- Ya bırak Ahmet yaralarımı deşme, bu sene de sana sevdanın yolları, yasak bize de Avrupa’nın yolları...
- Gerçi biz sizden daha kötü durumdayız Robot’cum.
- Ya hep Robot’cum deme bana alınıyorum bak. Şimdi garç gurç sesler çıkartacağım. Ver şuradan bir iki litre makine yağı da gıcırdayan yerlerime süreyim.
Kakara kakara kikiri kikiri gülüşmeler havada uçuşur...
- Birader deşifre mi edelim de seni herkes öğrensin mi ismini cismini? İstersen söyleyeyim gerçek ismini Necati diye...
- Yapma şu espriyi yapma ya, yüreğime mi indirceksin sen benim. Neyse girelim şurada ki lapacılara
- Girelim birader
E Robot dostum ile gireriz birahaneden içeri. Garson gelir, siparişlerimizi alır ve beş dakika sonra masamız tam donanımlıdır...
- Hadi birader şerefe
- Şeref de kim yahu?
- Ya Robotcum bu kötü espriyi sen de her seferinde yapıyorsun.
- Ne yapayım birader kötü bir espri ama ilk aklıma o geldi...
- Tamam tamam Robotcum af ettim dert etme. Nasıl olsa hesaplar senden, onun için katlanabilirim senin esprilerine kırk yıllık dostluğumuzun hatırına...
- Oldu mu o kadar Ahmet ya?
- Oldu tabi oldu, altmış ihtilalini, 12 Martı, Seksen İhtilalini hep beraber yaşadık be Robotcum. Robotcum mu dedim düzeltiyorum, ekliyorum E Robotcum...
- Biraz fazla attın birader altmış ihtilali olduğunda ben babamın damarlarında vitamindim. Sen de belki annenin karnında kiracıydın, beş kuruş kira ödemeden evin tahliye olmasını bekliyordun.
- Doğrusun... Hadi çek birader yavaş gidiyorsun.
O arada arabesk bir parça çalmaya başlar hoparlörlerden bangır bangır Ferdi Tayfur ’’Bakışlarıııın bana biraz cesaret versiiiiiiiiiiiiiin, korkuyorum sana aşktan söz etmeye beeeeeeeeeeeeen.’’
- Of ki of be Ahmet bu şarkıyı duyunca hemen ilk sevgilim geliyor aklıma?
- Evet evet bilirim Robotcum, yanda ki apartmandan Esma ile çıkmıştınız bir ara değil mi?
- Haklısın, sonra çekip gitti İzmir’e babası devlet memuruydu.
- Arkasından epeyce ağlamıştın Robotcum.
- Üç gün ağladım da yine de aklımdan çıkmadı ...
E Robot kafamı tutup çekmeye başladı kendine doğru. Kafamı eline alıp sallamaya da başladı bir an da dünyam karardı, başım dönmeye başladı. Allak bullak olmuştum. Dur yapma demeye kalmadı bu iyice sallıyor kafamı...
- Ya birader Robotcum yapma şunu, yapma şunu sallama kafamı? Ben biliyorum artık bunun peşinden gelecek cümleyi...
- Bilirsin bilirsin sen zaten benim bütün esprilerimi biliyorsun be Ahmet... Bu da kafa çekmek işte hem de sarhoş olmadan...
Yanda ki masadan kızlı erkekli gruplar başlarını çevirip garip garip bakarlar. Bakışlarında ’’Ne yapıyor bu hırbolar anlamı vardır sanki.’’ Ben ve E Robotcum da ’’Hıyarlık yapmayın işte iki kafa yaptıysak ne olmuş. Bunlar bizim salakça espriler sınıfının alt sıralarında ki espriler.’’ bakışını onlara geri iade ederiz bir şekilde...
- Havalarda bayağı soğudu değil mi Robotcum ya...
- Boş ver senin havan iyi mi ona bak.
- Yok be yok, hava cıva ile hava atma ile işim olmaz sen de bilirsin.
- Hadi iki çek de ısınalım.
- Çok okuduğunu biliyorum, neler okuyorsun bu sıralar.
- Hiç ya ne okuyayım işte elime ne geçerse onu okuyorum. Bu ara klasiklere sardırdım epeyce. Arada sırada da hanımın çocukların canını okuyorum, bazen de onlar benim canımı okuyor...
-
Biri iki saat takıldıktan sonra E Robotcum hesabı limitsiz kredi kartı ile öder. Kardeşim benim ne kadar da bonkördür ya, unutmam onun elinin bolluğunu, genişliğini, unutamam...