- 1497 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
"RAĞMEN" Lİ SEVGİLER...
Adem ve Havva’dan bu yana aşk üzerine söylen sözler yazılan kitaplar şiirler güfteler üst üste konulabilseydi eğer uzaya yol olurdu belli ki..
Dünyaca ünlü yazarların yaşadıkları aşklar da eserleri kadar ilgi görmüştür tarih boyunca.
Aşk öncelikle ikiye ayrılır: Dünyevi ve İlahi Aşk.
Zamanımızda gerçek değer anlam ve yüceliğini yitiren sevgiyi de üçe ayırıyor konunun uzmanları.
SEVGİ ÜÇ TÜRDÜR.."(eğer-çünkü-rağmen)
“Eğer” ve “Çünkü” lü sevgiler şarta koşula ve bencilliğe dayalı olmalarına karşın, “Rağmen” li sevgiler ise insanoğlunun özlemini duyduğu en muteber ve en soylu türüdür. Çünkü ne bir beklenti ne şart ne çıkar vardır özünde. İşte bundan dolayıdır ki böyle bir sevgiyi hem elde etmek hem karşısındakine sunabilmek oldukça zordur.
Ve çoklukla yoğun akıl duygu ve ruh zenginliğine sahip olmayı gerektirir gibi geliyor bana.
Japon yazar Toyotome “ Bugün yaşamınızı sürdürebilmenizin nedeni ’Rağmen’ türü sevgiyi şu anda yaşamanız ya da birgün bu sevgiyi bulacağınıza inancınızdır.Bugün yaşadığımız toplumda herkesi doyuracak bu sevgiyi bulmak zor. Çünkü herkesin sevgiye ihtiyacı var.. Kimsede başkasına verecek fazlası yok" diye açıklıyor.. Ve anlatıyor "Yakınımızda olan birinin bu sevgiyi bize vermesini bekleriz. Ama o da aynı şeyi başkasından beklemektedir." Peki bu dünyada sevgi ne kadar var?..
Yazara göre, açlığımızı biraz bastıracak kadar..
Ve de yemek öncesi tadımlık gelen iştah açıcılar gibi.. Bu minnacık tadım, bizi daha müthiş bir sevgi açlığına tahrik ve teşvik ediyor. Bu minnacık tadım sevgiye ne kadar muhtaç olduğumuzu anlatıyor.
Büyük bir hırsla ana yemeğin gelmesini ve bizi doyurmasını bekliyoruz..
Hani nerede?.. Hepsi o.. Ve asıl çarpıcı cümle en sonda..
"Dünyadaki en büyük kıtlık, ’rağmen’ türü sevginin yeterince olmayışıdır!.."Bu üçüncü tür sevgide, insan "Bir şey olduğu için" değil, "Bir şey olmasına rağmen" sevilir.
Güzelliğe bakar misiniz?..Rağmen sevgi..Esmeralda, Qusimodo’yu dünyanın en çirkin,
en korkunç kamburu olmasına "rağmen" sever.
Asil, yakışıklı zengin delikanlı da Esmeralda’ya Çingene olmasına "rağmen"
tapar!.. "Kişi dünyanın en çirkin, en zavallı, en sefil insani olabilir. Bunlara ’rağmen’ sevilebilir. Tabii bu sevgiyle karsılaşması şartı ile.."
İşte “Rağmen” e rağmen kalplerde yer eden gerçek öykülerden bir-kaçını "rağmen" li sevenler için derledim.
Japonya’da yaşanmış gerçek bir olay şöyledir: Evini yeniden dekore ettirmek isteyen Japon bunun için bir duvarı yıkar. Japon evlerinde genellikle iki tahta duvar arasında çukur bir boşluk bulunur. Duvarı yıkarken, orada dışarıdan gelen bir çivinin ayağına battığı için sıkışmış bir kertenkele görür. Adam bunu gördüğünde kendini kötü hisseder ve aynı zamanda meraklanır da kertenkelenin ayağına çakılmış çiviyi görünce.
Muhtemelen bu çivi 10 yıl önce, ev yapılırken çakılmıştı. Peki nasıl olmuş da kertenkele bu pozisyonda hiç kıpırdamadan 10 yıl boyunca yaşamayı başarmış ? Karanlık bir duvar boşluğunda hiç kıpırdamadan 10 yıl boyunca yaşamak çok zor olmalı.
Böylece adam çalışmayı bırakır ve kertenkeleyi izlemeye başlar. Sonra nereden çıktığını fark edemediği başka bir kertenkele gelir ağzında taşıdığı yemekle... Adamı sersemletir gördüğü manzara. Bu nasıl bir sevgi? Ayağı çivilenmiş kertenkele, 10 yıldır diğer kertenkele tarafından beslenmektedir...
GELECEĞİNİ BİLİYORDUM !
Savaşın en kanlı günlerinden biri. Asker, en iyi arkadaşının az ileride kanlar içinde yere düştüğünü görür. İnsanın başını bir saniye bile siperin üzerinde tutamayacağı ateş yağmuru altındaydılar. Asker teğmene koştu.
- Teğmenim, fırlayıp arkadaşımı alıp gelebilir miyim?
"Delirdin mi? der gibi baktı teğmen.
- Gitmeye değer mi? Arkadaşın delik deşik olmuş. Büyük olasılıkla ölmüştür bile. Kendi hayatını da tehlikeye atma
Asker ısrar etti. Teğmen:
- Peki... Git o zaman ...
İnanılması güç bir mucize. Asker o korkunç ateş yağmuru altında arkadaşına ulaştı. Onu sırtına aldı koşa koşa döndü. Birlikte siperin içine yuvarlandılar. Teğmen, kanlar içindeki askeri muayene etti. Sonra onu sipere taşıyan askere döndü:
- Sana değmez, hayatını tehlikeye atmana değmez, demiştim. Bak haklı çıktım. Bu zaten ölmüş dedi teğmen.
"Değdi teğmenim" dedi asker.
- Nasıl değdi?" dedi teğmen.
- Bu adam ölmüş görmüyor musun?
- Gene de değdi komutanım. Çünkü yanına ulaştığımda henüz sağdı. Onun son sözlerini duymak dünyaya bedeldi benim için. Ve arkadaşının son sözlerini hıçkırarak tekrarladı teğmene:
"Geleceğini biliyordum !.." demişti arkadaşı... "Geleceğini biliyordum !..."
İNSANI DÜZELTMEK
Adam, bir haftanın yorgunluğundan sonra pazar sabahı kalktığında bütün haftanın yorgunluğunu çıkarmak için eline gazetesini aldı ve bütün gün miskinlik yapıp evde oturacağını düsündü. Tam bunları düşünürken oğlu koşarak geldi ve sinemaya ne zaman gideceklerini sordu. Baba oğluna söz vermişti bu hafta sonu sinemaya götürecekti ama hiç dışarıya çıkmak istemediğinden bir bahane uydurması gerekiyordu.
Sonra gazetenin promosyon olarak dağıttığı dünya haritası gözüne ilişti. Önce dünya haritasını küçük parçalara ayırdı ve oğluna eğer bu haritayı düzeltebilirsen seni sinemaya götüreceğim dedi. Sonra düşündü; oh be kurtuldum en iyi coğrafya profesörünü bile getirsen bu haritayı akşama kadar düzeltemez.
Aradan on dakika geçtikten sonra oğlu babasının yanına koşarak geldi ve baba haritayı düzelttim, artık sinemaya gidebiliriz dedi. Adam önce inanamadı ve görmek istedi. Gördüğünde de hayretler içinde kaldı ve bunu nasıl yaptığını sordu.
Çocuk şöyle cevap verdi :
Bana verdiğin haritanın arkasında bir insan vardı.
İNSANI DÜZELTTİĞİM ZAMAN DÜNYA KENDİLİĞİNDEN DÜZELMİŞTİ.
Umudum ben, besle inancınla beni
Ceylanım ben, gözlerimden iç masumiyeti
Aşkım ben, yüreğinde sakla beni
Papatyayım ben, saçlarına bezek yap güzelliğimi.
Uzun bir serüvenim ben, okyanuslarda sür izimi
En güzel şiirim ben insanlığa dair,
Tak kaleminin ucuna,
Ebediyen yaz beni…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.